SİYASET

Zekeriya Say : Kavala mahkûm oldu, Gül utandı! Neden acaba?

Tarih
29 Nisan 2022
İzlenme
1029 Kişi

Abdullah Gül,  Ekim 2013’te, Amerika’da düzenlenen bir çalışma kahvaltısında, Gezi kalkışması için, “Bu ve benzeri olayların başlangıcı ile ilgili açıkçası gurur duyarım” demişti.

Bu açıklamadan sonra, “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla Meclis’te yaptığı konuşmasında ise Gezi olaylarının demokrasinin göstergesi olduğunu vurgulamıştı. Bununla yetinmeyen Gül, “Her şey sandık değil, mesajınızı aldık” ve “Cadı avı olmaz” diyerek, Gezi olaylarını destekler mahiyette açıklamalarda bulunmuştu.

Şubat 2019’da, üç beş ağacı bahane ederek iktidarı alaşağı etmeye yeltenen ve 10 kişinin ölümüne neden olan Geziciler hakkında, “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla soruşturma açıldı. 16 sanık hakkında, “Gaz maskesi, baret, deniz gözlüğü, motorcu kaskı, flama, sapan, sirke, solüsyon” ve “sargı bezi” gibi uyduruk delillerin “silah” olarak gösterildiği sulandırılmış  bir iddianame hazırlandı. 

Gezi destekçileri, karar dava öncesinde 746 müşteki arasında yer alan Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’a, “şikâyetlerini geri çekme” ve davaya yönelik “net tutumlarını” açıklamaları çağrısında bulundu.

Kendisine “Başbakan”lık koltuğunu bahşeden Ak Parti’ye hakkını helal etmeyen Davutoğlu, “bir daha tekerrür etmemesi dileğiyle” şikâyetinden feragat etti.

Ali Babacan ise, kendisine “Gezi Parkı davacısı” olduğunu hatırlatanlara, “Savcı tek taraflı değerlendirme yapmış, benim şikâyetim yok. Davacı değilim, müdahil değilim. Mağdur da değilim” şeklinde açıklama yaparak, bırakın davanın tarafı olmayı, az daha kendisinin de Gezi olduğunu iddia edecek beyanda bulundu.

Karar duruşmanın yapıldığı 18 Şubat 2020’de ise, Karar gazetesinde önceden hazırlanan bir röportaj yayınlandı. Gezi olayları esnasında Kabataş’ta deri eldivenli, üstü çıplak bir grubun tesettürlü bir kadına saldırdıkları iddiasını ortaya atan gazeteci Elif Çakır’ın sorularına cevap veren eski Cumhurbaşkanı Gül, bir kez daha Gezi ile gurur duyduğunu tekrar etti.

Bu açıklamanın yayınlandığı gün, 2 bin 970 yıla kadar müebbet hapis cezasıyla yargılanan tüm sanıklar beraat etti.

Müvekkillerine “ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini bekleyen” davanın avukatı Turgut Kazan bile Gezici provokatörlerin tamamı için beraat kararı verilmesini anlamlandıramadı.

Beklenmedik beraat kararı karşındaki şaşkınlığını gizleyemeyerek, “Sakın ola ki kimse, bunu bir yargı kararı olarak düşünmesin” deme gereği duydu.

Öyle ya!.

Hiç kimse, tüm sanıkların beraatine hükmedileceğini beklemiyordu.

Mahkemenin verdiği skandal kararın ertesi gününde Meclis Grup Toplantısına katılan ve Gezi olaylarını “alçak bir saldırı” olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmasında Gezi’ye sempatiyle yaklaşanları “gafletle”, değilse “ihanetle” suçladı.

Erdoğan daha önce de Gül’den farklı düşündüğünü belirterek,  “Mesaj alınmıştır derken içeriğinde ne var bunu bilemem” diyerek düşüncelerini açıkça beyan etmişti.

Erdoğan’ın bu sözleri o dönem yabancı bir radyoda; “Kaybolan Arkadaşlık” başlığı ile analiz edilmiş…

Analizde,

Abdullah Gül’ün; Tayyip Erdoğan’la yollarını bir süredir ayırmayı düşündüğünü ve Gezi Parkı olaylarının ona bu fırsatı sunduğu” belirtilmişti.

Böylece!

Gezi’de, “Kaos ortamı oluşturup Erdoğan’ı ülkeyi yönetemez hale getirmek” isteyen çapulcular, farkında olmadan Gül’ün, Başbakan Erdoğan ile arasına köprüler atmasını sağlamıştı.

İstinaf mahkemesinin 2 yıl önce verilen skandal beraat kararını bozmasının ardından 26 Nisan’da yeniden görülen Gezi ana davasında, bu kez maşeri vicdanları rahatlatan bir karar çıktı.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER