SİYASET

Serdar Tuncer : Teşekkürler Eren Erdem

Tarih
17 Aralık 2015
İzlenme
5213 Kişi

Halk Partisi vekili Eren Erdem'in Rus televizyon kanalına verdiği mülâkâtı dinleyince, Sultan Mahmud Han'ın yeni donanmayı kurmak için İngiltere'den müşavir olarak getirttiği İngiliz amirali Sir Adolphus Slade'ı hatırladım. Bizimkilerin Müşavir Paşa dediği amiral, buralarda yaşadıklarını sonradan kaleme aldığı bir hatırat yayınlamış.

'Kaptan Paşa' ismiyle Türkçe'ye tercüme edilen kitapta bir Osmanlı paşasının hanımı ile bir Rus generali arasında geçen çok enteresan bir konuşma var.

Erdem'i dinleyince kocası Ruslara esir düşen o hanımın, generalle yaptığı işte o konuşma geldi aklıma. Nasıl geldi demeyin. Akıl bu geliyor.

Dağcının Putin'e attığı zavallı tweeti görünce de Refii Cevat Ulunay'ı hatırlamıştım mesela. Refii Cevat'ın “Eski İstanbul Yosmaları" kitabını okurken gayri ihtiyarı 'Osmanlı'nın son dönem yosmasında olan erkeklik bu günün delikanlısında yok yahu' deyivermiştim zira. Dağdan yosmaya nasıl bir yol gitti, o tweet bu kitaba nereden bir çağrışım yaptı, bilemem. Ama ne yalan söyleyeyim geldi aklıma.

Yâhut herkesin çok ciddiye aldığı, benimse zavallı bir sevimlilik öyküsü olarak görüp güldüğüm çalışkan Profesör, Letonya maçındaki beraberliği ülkelerin nüfusuna, oradan da Cumhurbaşkanına bağlayınca Mükrimin Halil merhumu hayırla yâd etmiştim. “Bizim gâvurumuz başkasının gâvuruna benzemez" dermiş hani, bizden bir iz taşır, bize biraz benzer manasına.
Hey gidi Mükrimin Halil Hoca demiştim, gel de bir görüver ahvâli, şimdilerde bizim Türkümüz bile bize benzemiyor!
***
Neyse…
Hangi lüzumsuzlukta aklıma nelerin geldiğini tek tek anlatmaya kalkarsam, sayfa yetmez, soluğu spor sayfasında alırız da, yine lüzumsuz tükenmez güzel yurdumda. Spor sayfası demişken, o eleman Fatih hocayı göndereli takımın yüzü gülmüyor farkında mısınız?

Yine neyse…
Bizim meselemiz şu: Halk Partisi vekili Rus televizyonuna çıkıp özetle diyor ki: DAEŞ teröristleri, öldürücü kimyasal sarin gazının bileşenlerini Türkiye'den temin etmiştir, bürokrasi de bu işin içindedir.

Yaptığın ayıp değil mi, diyenlere savunması da şöyle: Ne var kardeşim ben aynı şeyi Meclis'te de söyledim.
İfadelerin mesnetsizliğinden mecranın yanlışlığına, 'devlet milletin namusudur peki vekilinin nesi oluyor'dan 'vekil olmasa namuslu olmak zorunda kalacak kimseler var'a, her aynı şeyin her yerde söylenemeyeceğine, yatak odası, Kadıköy meydanı filan deyip izah getirmekten daha bilmem nereye kadar söz söylenebilir, fakat gerek yok. Değmez.

Daha önce “Eğer İran-Türkiye karşı karşıya gelirse, Türkiye'ye karşı İran safında olurum. İran düşerse bütün doğu düşer" diyebilen kişi, bu gün de böyle yapmakta mazurdur, nefes tüketmeye de değmez.
***
Öyleyse Eren Erdem'e neden teşekkür ediyorsun diyorsanız, Osman Paşa'nın hanımının Rus generale karşı yiğit tavrını anlatmanın vakti gelmiş demektir.

Sir Alphonse Slade bahsi geçen kitabında Edirne'nin Ruslar tarafından işgâlini de anlatıyor. Önce meseleyi hatırlayalım.
20 Ağustos 1829. Rus ordusu Edirne'de. Ordu komutanı General Dibiç, halkın canıyla malının Rus çarının himâyesinde olduğunu bildirmiş, peşinden şehir meydanında büyük bir Ortodoks ayini. Bir Rus generali şehre askerî vali olmuş, esir düşen bir Osmanlı paşası da mahalli işlerde yardımcı olmak üzere Rus generalin yanında. Yani, tarihte ilk defa bir Osmanlı paşasının tuğları, Rus asâsının gölgesinde…

Olayın devamını Müşavir Paşa'nın kitabından okuyalım:

“Camilere ve halkın toplanabileceği her yere Rus nöbetçileri dikildi. Emniyet tedbiri olarak Türk halkın silahları toplanmaya başlandı. Türkler itiraz etmeyip silahlarını verdiler. Yalnız Ahıbolu'da esir düşen Osman Paşa'nın hanımı bu emre karşı geldi. Hanımefendi'yi yakaladılar. Rus generalinin karşısına çıkardılar. Kılıcın kendisinin olmadığını, kocasının kendisine emanet ettiğini, onun iznini almaksızın asla teslim etmeyeceğini bildirdi.

General kadını hayretle süzdü. Kadının yüzünde bir yüce devletin arda kalmış bütün haşmet ve iffetini gurur ve millî şuurunu okudu. Tek kelime söylemedi. Kadının kılıcı muhafaza edebilmesi için adamlarına emir verdi."
***
Sayın Vekil,
İşte size bunun için
Teşekkür ederiz.
Devletin iffet ve gururu ile millî şuurun tek cümlede geçtiği bu olayı anmamıza vesile olduğunuz için,
Yiğit bir kadının onurlu duruşunu aklımıza düşürerek, adamlığın cinsiyet meselesi değil şahsiyet meselesi olduğunu bir kez daha bize hatırlattığınız için, size millet olarak teşekkür ederiz sayın vekil.

TEFEKKÜR DİVÂNI

“Âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi
Âdem âdem olmayınca âdem netsin âdemi"
Vükelâya henüz mebus denildiği zamanlarda Ziya Paşa tarafından yazılan bir beyit. Söyleneli bir hayli zaman olmuş yani.
Peki bize ne söyler?
Kişi kâmil bir insan olmak istiyorsa, bir kâmil insan bulmalı kendine.
Kişi insan değilse, kâmil insan bile o kişiyi, bir yol bulup insan eyleyemez
Kısaca, eğer insansan erenlerle bir ol da erdemli bir insan ol diyor Ziya Paşa.

ANLAYAMAM

*Türkiye Rusya'yla karşı karşıya gelince Rus, İran'la ters düşse İranlı, Ermeni'yle kavga etse Ermeni olanların niye bir türlü Türk olamadıklarını ufak bir tahminle anlarım da; Türkiye Türklerle karşı karşıya gelse acaba bu zevat yanılıp Türk de olur mu diye umut ederim, bir bahane bulup olamayacaklarını bilirim, niye'sini anlayamam.
*Düşmanımızın bile mert olduğu zamanlarda yaşayamayışımızı nasip der anlarım da; yaşadığımız zamanlarda bizim bize namert oluşumuzu nasipsizlik diyerek anlayamam.
*Devlet milletin namusudur'u bin yıldır anlarım da; namus bazılarının nesidir'i bir dört sene anlayamam!

ÖZLÜ SÖZLÜK

Doğduğu vakit kulağına ismi fısıldanmadan evvel 'bu ismi sana nasıl bir insan olmaman gerektiğini hatırlaman için veriyoruz, ismimle müsemma olayım filan demeyesin sakın!' denmişçesine her hâliyle isminin zıddını haykıran kişiye 'ismiyle müsemma ifadesinin mefhumu muhalifiyle tecelli ettiği kişi' yâhut kısaca 'teşekkür ederim' denir.

Biri ve diğeri

*Biri onurunu yüzünde taşır; diğeri onursuzluğunu sözünde.
Birine -kadınlara hürmetle- yiğit denir, diğerine -dansözlerden özürle- dansöz!

Yenişafak
17 Aralık 2015

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER