DİNİ YAZILAR

Serdar Tuncer : Çünkü mevsim Ramazan

Tarih
08 Nisan 2022
İzlenme
1497 Kişi

Cenaze defnedilmiş, insanlar son vazifelerini yapıyor, Fatihalarını okuyup dağılacaklar birazdan. Hasan-ı Basri (r.a.) kalabalıktan birine yaklaşıyor ve bir soru soruyor:

-Bu kişi şayet dirilecek olsaydı ne yapardı?

Adamcağız şaşkın, ilk aklına geleni söylüyor ama cevap güzel, belli ki evvelden tefekkürü var:

-Allah’ın emirlerine daha fazla riayetkâr davranır, yasaklananlardan kaçınma hususunda daha fazla ihtimam gösterir, daha çok ibadet eder, iyilik ve ihsanda bulunur, günahlarına tevbe ederdi.

Hasan-ı Basrî (r.a.) her birimizin şu mübarek günlerde kulağına değil kalbine küpe yapması gereken muhteşem bir cevapla mukabele ediyor:

-Bu söylediklerin ondan geçti; senden geçmeden dediklerini yap!

Hepimizden geçecek bir gün, hepimiz bir gün o yoldan geçeceğiz. Toprağın altına girdikten sonra pişmanlık fayda vermeyecek. Dönsek dünyaya, bir imkan daha verilse neler neler yapmazdık ki diye düşüneceğiz belki de. Günah işleyen, ibadetlerini aksatan, kulluğun zevkine eremeyenler ‘bir hakkım daha olsa, bir daha gelsem dünyaya, günahlardan uzak dururdum, ibadetlerimi kamilen yerine getirmeye gayret ederdim’ diyecek. Ömrünü Allah’a kullukla geçiren, emir ve nehylere hassasiyet gösteren kimseler de pişman olacaklar. Keşke diyecekler, keşke daha çok ibadet etseydim, iyilik ve ihsanı biraz daha artırsaydım, gafletle geçen zamanların da hakkını verseydim keşke.

Kudemâ, ömrün hayırlı ve uzun olanını istermiş, toprağın altı üstünden hayırlıdır diye düşünürlermiş. İyi insanlar âaşamaya devam ettikçe iyiliklerini arttırma imkanına sahiptirler, fenalık edenlere gelince, onların da son nefesi vermeden evvel Hakk’a dönme, tevbe etme, iyi bir insan olma imkanları hâlâ vardır. Kara yere girince öyle mi ya? Bitmiştir biten, geçmişler olsun.

O günün ne zaman geleceği belli değil. Rahmet olsun Üstad’a.

“Büyük randevu bilsem nerede saat kaçta

Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta”

Gününü bilmiyoruz ama o günün bir gün mutlaka geleceğini biliyoruz. Bir şeyler yapmalı! İnsanoğlu gafildir buyrulmuş, kendisine kabir hazırlar da kendisini kabre hazırlamaz! Kabre hazırlanmalı! Şimdi değilse ne zaman diyor Fransızlar, güzel söz. Hazırlığa başlamanın tam vaktidir, çünkü mevsim Ramazan.

Niyaz ederek başlamalı işe. Cân-ı gönülden yakarmalı, kendimizin bile tenhasına çekilerek. Yâ rabbi demeli, sana kulluk etmem için beni gönderdiğin bu dünyada senin muradını gerçekleştirebilmem hususunda bana yardımcı ol. Sen dilemezsen ben dileyemem. Kulluk derdini düşür gönlüme, senin rızanın ehemmiyetini fark ettir bana. Razı olduğun işleri işleyebilmem için bana kuvvet ver, gayret ver, aşk ver. Rızanın olmadığı şeylerden kaçınmam için bana dirayet ver, sabır ver, tahammül ver.

Gökleri galeyana getirecek bir yakarışla, gözyaşlarını niyazımıza katık ederek, kalbimizin sızısıyla mayalayarak dualarımızı, el açmalı Ramazan’ın Rabbine.

Sen değil misin bu mübarek ayın gecelerinde yok mu isteyen istediğini vereyim buyuran? Af dileyen yok mu onu affedeyim diyen sen değil misin? Geldim işte, kapına geldim. Sen kuluna bir şey vermeyi murad ettin mi evvela onun kalbine o şeyin sızısını düşürürsün. Sızı gönlüme düştü Rabbim, ben yola düştüm, tut ellerimden.

Açılıverir bir de bakmışsınız kapılar, çünkü mevsim Ramazan.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER