DÜNYA

Nedret Ersanel : ‘Yeni Dünya’yı anlamayan ABD Başkanı seçilirse…

Tarih
04 Kasım 2020
İzlenme
1286 Kişi

Aylardır dünyanın neresinde ne kriz olursa, ‘hele şu Amerikan Başkanlık seçimleri belli olsun’ diyerek, stratejik açmazları ‘salıncak eyalet sandıkları’na bağlama döneminin son günündeyiz. Hoş, sonuçları almanın haftalar süreceği, ABD iç politikasının birbirinin kanını içeceği söylentileri almış başını gidiyor ya, aynı konu…

‘Amerika’yı o kadar eleştiriyorsunuz ama bakın seçimlerini bile dünya dört gözle izliyor’ diyenler de, ‘ölüsü bile yeter’ diyenler de artık haksız. ‘Artık’ın sebebi şu, bir önceki başkana kadar ABD ayağını sürüye sürüye de olsa ‘süper güç’tü. Şu anda da öyle mi?.. Ciğerlerinden gelen hırıltıyı duyabiliyoruz…

Bu yüzden, ‘katilinize âşık olmanın’ anlamı yok. Çünkü gelecek ABD Başkanı’nın görevi cenazeyi kaldırmak olabilir…

***

ABD seçim sonuçları belli oldu mu? 2020 ABD Başkanlık seçimlerini kim kazanacak? - Dünya HaberleriSandık gününe kadar Amerika’da sayısız uzman ve aydın, Trump’ın demokrasiye varoluşsal bir tehdit oluşturduğuna ilişkin sayısız anlatıda bulundu ve bunları tarihî örneklerle bezedi…

Gelgelelim, seçmenin bu elit okumaları satın almak bir yana farkında bile olmadığı izlenebiliyor. Bu nedenle, anket bağımlısı Amerika’nın tüm istatistikleri üç-beş-yedi puan farkla Biden’ı favori gösterirken, “kim seçilecek” sorusunu ülke sathında sokaklara yaydığınızda renk değişiyor. ‘Gizli/utangaç Trump oyu’ diye bir söylence almış-yürümüş durumda…

‘Artık’ kısmının bir parçası da burada; kimin Başkan olacağı Türkiye’yi ne kadar ilgilendiriyor? Amerikan matbuatı, Rusların “playbook”ları çıkarmaya başladığını söylüyor. Biden’ın politika yapma tarzına ilişkin arşivleri gözden geçirmeye başlamışlar yani…

Biden kazanırsa her ülke bunu yapacak. Türkiye de yapacak zira Biden’ın politika yapıcı olarak Ankara karşıtı pratiği desteklediği kadar, samimi Türkiye düşmanı olduğunu söyleyenler de çok…

ABD içinden veya dışından, Trump’ı ya da Biden’ı desteklerse desteklesin herkesin mutabık olduğu konu, “Amerikan tarihindeki en önemli seçim”in yaşandığı.

Yazarımız Nedret Ersanel'in acı günüİç politikada taraflar bu vurguyu genellikle seçmenlerini konsolide etmek için kullanırlar. Öte yandan bu ikaz ilk kez uluslararası gerçeklikle de örtüşüyor.

Bizi ilgilendiren kısım da burası…

Amerikalı siyaset bilimciler ve politik gözlemciler ‘tarihin en önemli seçimi’ değerlendirmesini ‘geçmişten’ örnekler vererek yapıyorlar. Amerikan siyasi yaşamının eski kriz/çökme noktalarına kıyas/benzetme yaparak, ‘bir dönemlik Trump iktidarının bile yıkıcı’ olduğunu, Biden’ın kazanması halinde dahi etkisinin/mirasın kolay atlatılamayacağını söylüyorlar…

Fakat bu ‘etki’ Trump’tan kaynaklanmıyor. Trump’ın katkısı var ama ana menba dünyanın ta kendisi!..

ABD ve dünyanın önünde durduğu eşik “benzersiz”. Doğal olarak, “tıpkı” diyerek eskiye yapılan göndermeler ve sayılan riskler, kıyas ya da ders çıkarmak için yanlış. Bu daha büyük felaketlere kapı açar. Hatta örnekler doğru olsa bile, “yeni dünya düzeni”nin sunduğu/sunacağı tercihler tamamen farklı olduğundan ağır kaoslara neden olabilir. Bu da daha önce not edilmemiş, haliyle önlem almakta zorlanılacak tecrübeler yaşayacağız demektir…

Bu halde, Biden veya Trump’ın vereceği reaksiyonlardır özünde Türkiye’yi ilgilendiren…

***

ABD'de başkanlık seçimi: Biden önde götürüyor, Trump'tan 'oy yığınları sihirli bir şekilde kayboldu' açıklaması - Sputnik TürkiyeŞunda anlaşalım; Amerikan ‘devlet mekanizmasının” şartlar değiştiğinde bile çalıştığını, çarkların döndüğünü gösteren örnek çok. İşte ‘Kürdistan’ meselesi, işte İsrail için yapılanlar ve işte kim seçilirse seçilsin değişmeyecek Çin hedefi. İşte Pasifik’te kurulmaya çalışılan ittifaklar işte Baltıklar’dan sökülerek bizim üzerimizden ve altımızdan geçerek Çin’e uzanan yırtılma… (‘The Return of Great-Power War’’, Kasım 2020, C. Layne, Foreign Affairs.)

Yani, II. Dünya Savaşı ertesinde kurulan dünya düzenini ayakta tutan tüm sütunları tekmeleyen Trump döneminde bile bu “sabitler” korunmaya/beslenmeye devam edildi.

Türkiye “sabiti” de burada. Burada ama bunlardan biri değil!..

Bugün, Baltıklar-Ukrayna-Belarus-Balkanlar-Karadeniz (Kırım)-Kafkasya (Gürcistan-Azerbaycan)-Afganistan’dan Çin’e uzanan, aşağıda; Doğu Akdeniz (Kıbrıs)-Suriye-Irak-İran-Pakistan’dan yine Çin’e dayanan ve Türkiye’nin “göbeğinde” bulunduğu alan diye tarif ettiğimiz stratejik havuz, ta 1947’de şöyle çiziliyordu; “Türkiye, stratejik coğrafi konumu ile İzlanda’dan Himalayalar’a kadar uzanan Batı savunma sisteminin dayanak noktasıdır”… (‘Türk-Amerikan İlişkileri, O. Sander, Say: 177.)

Coğrafya sabit ve stratejik değer artıyor ama Türkiye “sabitlenmiş” değil! İki yön de bize sırt dayamaya çalışılıyorlar, tamam, ama fark, Türkiye’nin artık Batı veya Doğu’nun dayanak noktası olmadığıdır…

***

Öte yandan yerleşik kabulü bozmamız lazım; Trump küresel düzenle öyle aklına estiği gibi oynamıyor. Tesadüfi ABD Başkanı olmaz. Tahmin edilemez olduğunu ilişkin kestirmeler, “tahmin edemeyenlerin” yorumu. Aynı kişilerin Biden’ın seçilmesi durumunda eski düzene döneceğine ilişkin görüşleri Türkiye lehine gibi sunmasını da mimlemek gerekiyor. Çünkü bu yorum sahipleri genellikle Türk iç politikasındaki cari durumdan rahatsız olanlar…

Trump’ın o kadar da keyfi, düşünülmemiş adımlar atmadığına yönelik örnekle bağlayalım; Rusya ile bozduğu nükleer anlaşmaların dünyayı dengede tutan bir uzlaşı olduğu doğru.

yazının devamı 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER