DÜNYA

Nedret Ersanel : ABD’nin “deprem taziyesi” ziyareti…

Tarih
22 Şubat 2023
İzlenme
680 Kişi

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in “deprem nedeniyle taziye” ziyaretinde Ankara’da masaya yatırılan konular, süper güç gündeminin felaketlerin büyüklüğü ile ilgili/duyarlı olmadığını gösteriyor…

Esasen, ülkesindeki kimyasal felaketin çapı ve vatandaşlarına etkisi konusunda da aynı duruşu korudukları için duygu yoksunluklarının istikrarlı olduğunu söyleyebiliriz…

Washington’un, “insani durumların politikayla karıştırılmaması” hali bu denli belirgin olunca, Ankara’nın verdiği yanıtlar da ona göre dizayn edildi elbette…

Basın toplantısına dahi yansıdı; bir gazeteci sorusunun girizgâhını, “Türk-Amerikan ilişkileri bir süredir negatif eğilimli” mealinde kurunca, Blinken, “hiç katılmıyorum, öyle değil” diyerek karşıladı…

“Katılmama” hali bir sonraki gazetecinin, “Suriye’de terör örgütlerine yardımınız devam edecek mi” sorusuna kadar sürdü. Bakan Blinken, Suriye’ye yaptıkları deprem yardımlarından dem vurarak topu stat dışına attı…

Bu aleni görüntü... Bir de içerisi var ve daha karışık…

***

Birinci madde elbette İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğiydi. Kısa süre önce gerçekleşen NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ziyaretinde söyledikleri gibi Blinken da, temmuz ayında gerçekleşecek NATO zirvesine kadar bu konunun tamamlanması için ABD’nin yaklaşımını “en net” ifadelerle Türk tarafına yansıttı…

Ankara da bunun-şu an için-mümkün gözükmediğini ihsas etti, Finlandiya’ya kapıyı yine aralık tuttu ama İsveç’in “daha işi olduğunu” belirtti. Sürpriz yok ama Finlandiya konusunu az açalım; Helsinki, “İsveç’le birlikte alın bizi” diyor. “Ya ikimizi beraber alın ya da almayın” demek bu. Eğer bu Finlandiya’nın “özgün fikri” ise, NATO üyeliği ve Rusya ile ilişkiler konusunda, Avrupa’yı siyaseten nasıl gördüğü konusunda, nihayet, kendisinin NATO üyesi olup İsveç’in olmaması durumunda ortaya çıkacak “askeri strateji” konusunda Batı’dan farklı kaygıları var demektir.

Yok, bu ABD’nin fikri ve Finlandiya’ya dayatıyorsa, “Türkiye’yi NATO içinde nasıl göstermek istediği” konusunda ayrı bir aklı var demektir. Esasen Türkiye’nin iki ülkeyi ayırması politikasında da bu hali değerlendirme düşüncesi bulunabilir.

***

Masadaki ikinci konu, Ukrayna ve bu bağlamda Türkiye-Rusya ilişkileriydi.. Ama nasıl?..

Türkiye savaşın başından bu yana, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konusunda uluslararası toplum ve kurumlarla aynı yerde duruyor. Ama Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmıyor. Yani ABD ile aynı yerde durmuyor. Bugüne kadar ABD buna ses çıkaramadı. “Bugüne kadar” şu demek; Washington, savaşın yeni aşamada olduğunu düşünüyor. Rusya’nın şubat sonunda ve mart içinde yeni bir askeri hamleye başlayabileceğini, Avrupa’daki çatlak seslerin kısık kalmasına devam etmeyi, nihayet Polonya ile birlikte muamelen en kritik başkent Ankara’nın da artık pozisyonunu uyumlu hale getirmesini -eh, depremin yarattığı yeni konjonktür de ortadayken- istiyor…

Bunun okumasını sadece görüşmenin gerçekleştiği odadan değil, basın toplantısının aleni metinlerinden de yapabiliriz…

The New York Times muhabiri Bakan Blinken’a, “alakasız” bir soru üzerinden bakın nasıl bir top kesti. Mealen; “Çin balonlarının vurulması ile ilgili olarak nasıl bir politika sürdüreceksiniz. Çin’e yaptırım uygulamayı mı düşünüyorsunuz? Çünkü Çin, Rusya’ya yardım ediyor. İran’ın Rusya’ya yaptığı askeri yardımlar için bu bağlamda neler yapacaksınız?”

Bu sorular Türkiye-Rusya işbirliğinin boyutlarına bağlandı ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu lafın nereye geldiğini hemen anlayarak yanıt verdi; Türkiye’nin Rusya’yla savaşta kullanılabilecek işbirlikleri içinde bulunmadığını uzun uzun anlattı.

ABD’nin şimdiye kadar “kenarda” duran ülkeleri toparlama sürecinin parçası bu. Başkan Biden’ın Ukrayna savaşının yıldönümünde Kiev’e giderek açıkça meydan okuması, (ve ertesi gün Putin’in uzun cevabı) ardından Polonya’ya gidecek olması, İsrail Cumhurbaşkanı’nın bir hafta önce yine Kiev’i ziyaret etmesi, bununla birlikte artık Çin ve Rusya’yla yeni jeopolitik yaratmaya çalışan İran’a karşı duruşun da dahil edilmesi, İngiltere’nin, Rusya’yı vuracak kapasitede uzun menzilli silahlar verecek ilk ülke olmaya hazır olduğunu ilan etmesi hep bu baptan.. Amerikan politikası ve Blinken ziyaretinin ortak başlıkları bunlar.

***

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER