Süreç o gün öngördüğümüz gibi gelişti ve dava Türkiye’yi köşeye sıkıştırma stratejisi üzerine kurgulandı. Mahkeme esnasında yaşananlar, Zarrab’ın ‘yalan söylerim’ itirafı, tanık FETÖ’cü komiserin ‘50 bin dolar’ aldım açıklaması, bilirkişilerinden, hakimine ‘özel’insanların başrolde olması aslında davayı çoktan çökertti!
Ama ABD yargısının amacı bağcıyı dövmekti ve çok da aceleleri vardı. Kendileri çalıp, kendileri oynayarak davayı 9 ay gibi bir sürede karara bağladı...
ABD adaletinin bu ‘hızını’ görünce aklıma iki isim geldi;
Birincisi, ‘casusluktan’ tutuklu bulunan ve ABD’nin uğruna ‘vize yasağı’ kararı aldığı ABD Konsolosluğu çalışanı Metin Topuz.
İkincisi, benzer suçlamalarla cezaevinde olan ve Trump’ın görüşmelerinde gündeme getirdiği papaz Andrew Brunson.
Bu iki ismin FETÖ’yle ilişkileri neredeyse tescillenmiş durumda. Özellikle Topuz’un 17/25 Aralık sürecinde üstlendiği rol, kamera görüntüleriyle bile kanıtlandı. Kendisi savcılıkta 5. kez sorgulandı ve çok önemli bilgiler verdi.
Demem o ki; bizim yargımız da elini çabuk tutup, bu iki isimle ilgili yargılama sürecini bir an önce başlatmalı!
Elbette geciken adalet adalet değildir! Hem yargılama sürecinde hem de ortaya çıkacak sonuçta ABD ile FETÖ arasındaki ilişkinin ne olduğu ortaya konulacaktır!!!
Akşam
6 Ocak 2018
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.