Neredeyse her seçim öncesi yaşanan Kılıçdaroğlu ritüeli bu kez de şaşmadı! Ekim ayı sonunda önce İngiltere’ye, geçtiğimiz hafta da Almanya’ya gidip bir dizi temasta bulundu.

Açıkçası koltuğa oturtulduğu Mayıs 2010’dan beri yurtdışına yaptığı gezilere bakınca bunların tesadüfi geziler olduğunu söylemek saflık olur. Mesela 17/25 Aralık 2013 sivil darbe girişiminden hemen önce ABD’ye gitmiş ve FETÖ’nün oradaki elebaşları Faruk Taban ve Emre Çelik’le görüşmüştü.

HDP ile ittifak da yine böyle bir Avrupa gezisi sonrası filizlenmişti.

Kılıçdaroğlu seyahat öncesi yaptığı grup toplantısında neler diyordu; “Osman Kavala 13 aydır tutuklu, iddianame yok, suç yok... Gezi’den intikam almaya çalışıyorlar, Gezi olayları bu ülkenin demokrasi ve özgürlük sesidir.”

Peki, Almanya’da kimin konuğu oldu? Gezi’nin finansörlerinden Alman Friedrich Ebert Vakfı’nın...

Kiminle el sıkışıyor? Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Saymanı Dietmar Nietan ile...

fetö ve ermeni lobisi

Bu zat, 2016’da parlamentodan geçen sözde Ermeni soykırım tasarısının baş mimarlarından biri. “Benim için ‘paralel devlet’ söylemi, toplumun eleştiren kesimine baskı uygulanmasına yönelik bir argümandır” diyerek FETÖ’ye açıkça destek veren bir isim.

hep hüsran

Kılıçdaroğlu orada kiminle kol kola giriyor? SPD’nin Türk kökenli milletvekillerinden Sevim Dağdelen’le… Bu zat, elinde YPG bayrağıyla parlamentoda poz veren, NATO’yu Türkiye’yi müdahale etmeye davet eden bir zavallı!

Yani Kılıçdaroğlu’nun gezisi baştan bir ihanet gezisi olarak kurgulanmış!

Tamam, hadi bu temasları “iktidar yolunda” mubah saymasını anlaşılır bulalım... Onu bu koltuğa oturtanların zorlaması olarak görelim... Ama insan hiç kendi kendine demez mi, “Ben her seçimde bu yollara düşüyorum ama her seçim akşamı da hüsrana uğruyorum...”

Hadi o demedi, lafa gelince “Atatürk’ün partisiyiz” söylemini kimseye bırakmayan koca koca parti yöneticileri de demez mi?

Ya CHP seçmeni?

Daha bu zavallı tutum karşısında ne kadar 3 maymunu oynamaya devam edecekler?