Elbette, 911 kilometrelik sınır hattı boyunca onlarca Kandil’in türemesini izin vermemek, yılanın başını küçükken ezmek gibi önceliklerimiz var...

Elbette, ev sahipliği yaptığımız milyonlarca Suriyeli’nin huzur ve güven içinde topraklarına geri dönmesini sağlamak gibi önceliklerimiz var...

Ancak teşhisi iyi koymak gerekiyor!

Bu millet 15 Temmuz gibi bir ihanete, FETÖ’cü alçaklar eliyle gerçekleştirilmek istenen bir işgal girişimine tanıklık etti.

O girişimin arkasında hangi emperyal emellerin olduğunu artık hepimiz çok iyi biliyoruz. O gün Türk milletinden tokadı yiyenler, bu kez hemen sınırımızda bir terör koridoru oluşturarak Türkiye’nin bütünlüğünü doğrudan hedef alma hayaline kapıldı!

Ve o hayalleri bozan yine 15 Temmuz’da yeniden ortaya çıkan milli ruh oldu!

Darbe girişimi sonrası “Kolu kanadı kırıldı” sanılan TSK, önce Fırat Kalkanı’yla o terör koridoruna ilk darbeyi indirdi, şimdi de ‘Zeytin Dalı’yla paramparça ediyor...

Türkiye, milletiyle, ordusuyla, hükümetiyle tek yürektir ve cümle âlem bilmelidir ki ortaya çıkan 15 Temmuz ruhuyla birlikte Türkiye eski Türkiye değildir! Bütün planlar, hamleler artık bu denkleme göre yapılmalıdır...

KILIÇDAROĞLU ZİHNİYETİ

Ama maalesef böylesi bir tabloda, ana muhalefetin konumlandığı yer içler acısı! Kılıçdaroğlu’nun ilk gün, “Maliyeti yüksek olur”, “Önce seni karşılayan kefenlileri gönder Afrin’e”gibi çıkışları, sonradan “Kahraman ordumuzun yanındayız” açıklamalarıyla düzeltilebilecek bir ‘gaf’ değildir.

Zira bu gaf değil, zihniyet meselesidir!

15 Temmuz darbe girişimini bile ‘tiyatro’, ardından başlatılan mücadeleyi ‘asıl darbe’ olarak tanımlayan birinin, o ruhla yapılan bir harekata başka bir gözle bakmasını beklemek de saflık olur zaten...

Bir çift sözüm de terörle mücadeleyi ‘savaş’ diye tanımlayıp, harekata karşı çıkanlara... Ne istiyorsunuz; sınırımızda onlarca Kandil kurulmasını mı? Bugün olmasa da on yıl sonra daha büyük acılar yaşamamızı mı?

Bugün bu harekata karşı çıkanlar yarın sokağa çıkıp, milletin yüzüne bakamaz!

Akşam
24 Ocak 2018