Türkiye gündemi yine sıcak... Başkan Erdoğan’ın “Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon birkaç gün içinde başlayacak” açıklaması uzun zamandır beklenen harekatın ilk sinyali oldu, diğer yandan şurada 3 ay sonra yeniden sandık başına gidiyoruz... Siyasetin ana konusu ittifaklar, aday çalışmaları...

Bu toz duman içinde çok kritik bir konu dikkatlerden kaçıyor! O da FETÖ’yle mücadelenin ciddiyeti... Bizi yakından takip edenler biliyor ki hem bu köşede hem de AKŞAM’ın sayfalarında FETÖ tehdidine karşı refleksleri canlı tutmak gibi bir misyonu üstlenmiş bulunuyoruz.

Hani ünlü bir film vardı, dağ başında nöbet tutan askerine ne diyordu komutan; “Uyursan ölürsün!”...

15 Temmuz göstermiştir ki, FETÖ karşısında bırakın ‘uykuyu’, hafif bir ‘iç geçmişliği’ bile ağır bedeller ödememize neden olabilir...

Niye hatırlatıyorum bunu?

Çünkü hâlâ hem de neredeyse hergün onlarca muvazzaf asker FETÖ bağlantısıyla gözaltına alınıyor, soruşturmalara tabi tutuluyor.

Şu ana kadar yaklaşık 30 bin TSK personelinin FETÖ’yle bağlantısı tespit edildi, bunlardan 15 bine yakını tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sadece İstanbul’da 4 bin muvazzaf askerin FETÖ’cü olduğu belirtiliyor.

15 Temmuz gecesi darbe girişimine bilfiil katılan personel sayısının 8 bin 651 olduğunu dikkate alırsak tehlikenin ne kadar büyük olduğunu anlarız.

Üstelik bugüne kadar örgütle bağlantısı nedeniyle tutuklanan, yargılanan personelin yüzde 3 kadarının “Etkin pişmanlık”tan yararlandığı belirtiliyor...

Görüştüğüm üst düzey bir isim de bu oranın düşüklüğüne dikkat çekiyor; “Tam anlamıyla çözülmüş değiller, üstelik müebbetle ya da onlarca yıl hapis cezası istemiyle yargılanmalarına rağmen böyleler...”

“Ya örgütle olan bağları çok kuvvetli, ya da bekledikleri bir şey var!”

İnsanın aklına bu iki ihtimalden başkası gelmiyor...

Peki ya ikinci ihtimal geçerliyse!

yazının kaynağı