CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, dün partililerle birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti; İnce, bugün de HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde görmeye gidecek.

Anıtkabir’den çıkıp Türkiye’yi bölmek için yola çıkan HDP adayını ziyarete gitmek, bugünün CHP’sini anlamamız için çok güzel bir örnek. Öncelikle, bu hareketiyle Muharrem İnce, sahtekarlıkta eline kimsenin su dökemeyeceğini kanıtladı. Tebrik ederiz. Hüseyin Gülerce’nin 2010 tarihli bir röportajında da deşifre ettiği gibi İnce, bu hareketiyle “iyi bir Cemaat öğretmeni olduğunu” gösterdi.

İnce, bir kere seçim kampanyasının merkezine Demirtaş’ı alarak Kılıçdaroğlu’nun bağlı bulunduğu merkezden, yani Pensilvanya’dan bağımsız bir siyasi aktör olmadığını açığa vurmuştur. İnce de seçim kampanyasını millete göre değil Pensilvanya’ya göre ayarladı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun olduğu gibi İnce’nin de saati Pensilvanya’ya ayarlıdır.

Zaten CHP içinde Pensilvanya’ya tavır alacak birinin yükselmesi de imkansız. CHP’de yönetime gelen birinin ilk işi nedense hep Pensilvanya’ya selam çakmak oluyor.

Ayrıca, hangi aday İnce gibi “bisiklete binen başkan olacağım” diyorsa ona biraz mesafe koymak gerekir. Çünkü, bugüne kadar bisiklete bindirdikleri siyasilerin çoğu güdümlü çıktı. İnce’nin de o “bisiklete binme” heveslisi güdümlü siyasetçilerden biri olduğu anlaşılıyor.

Doğrusunu isterseniz İnce’nin ne CHP içinde, ne dışında bir saygınlığı, ağırlığı var. Partili arkadaşları asansörde sırasını vermezken Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine randevu verdi. İyi de yaptı. Belki Erdoğan’dan bir şeyler öğrenme fırsatı bulurlar.

Muharrem İnce Anıtkabir’den çıkıp Demirtaş’ı ziyarete gitmekle en fazla siyaset mühendislerinin elinde bir kukla, oyuncak olduğunu kanıtlar, fazlasını değil. Muharrem İnce’nin rüzgarı da bana göre bu ziyaretle beraber sönecektir. İnce, daha yolun başında sahiciliğini kaybetmiş, güdümlü bir aday olduğunu kanıtlamıştır.

Akşam
9 Mayıs 2018