GÜNCEL

Kurtuluş Tayiz : Cemaat'in polis devleti

Tarih
02 Ağustos 2014
İzlenme
244 Kişi
2 Ağustos 2014...

Çok değil, daha üç beş ay önce Türkiye'nin "polis devletine dönüştüğü" iddiaları gündemin ilk sırasında yer alıyordu. Cemaat, Doğan Grubu, ulusalcılar, bazı liberal kalemler ve solcu yazarlar neredeyse her gün Tayyip Erdoğan'ın ülkeyi otoriterleştirdiğini, kişisel özgürlükleri yok ettiğini, yaşam biçimlerine saygı duymadığını ve ülkeyi "polis devleti"ne çevirdiğini koro halinde tekrarlıyordu.

Peki Cumhuriyet tarihinin en büyük dinleme skandalı ortaya çıkınca bu çevreler neden suskunluğa gömüldü?

Polisin sadece İstanbul'da 60 bin 500 kişiyi dinlediği belirlendi. Aralarında Doğan Grubu’nun önde gelen isimleri de bulunuyor. Ünlü işadamları, gazeteciler, akademisyenler, her siyasi partiden önemli isimler dinlenmiş. Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı, hükümet üyeleri de bu dinlemelerin mağduru.

O halde neden bu çevreler açığa çıkan bu polis devletinden şikayetçi değil?
Bunun nedeni ülkeyi polis devletine dönüştüren Gülen Cemaati ile bu çevrelerin aynı ittifakın parçası olmasından kaynaklanması olabilir mi?
Gerçek şu ki ne Cemaat'in, ne Doğan Grubu'nun, ne ulusalcıların, ne liberallerin, ne solcuların polis devletiyle bir sorunu var; onların siyasal iktidar ve Başbakan Erdoğan ile sorunları var. Nitekim bunun için de son bir yılda bulaşmadıkları kötülük, çirkinlik kalmadı. Her türlü hilenin, yalanın, komplonun içinde oldular. Şu anda da açığa çıkan bu polis devleti gerçeğine karşı üç maymunu oynuyorlar.

"Polis devletine dönüşüyoruz" diye kıyameti kopardıkları sırada aslında cemaat, Türkiye'yi zaten polis devletine dönüştürmüştü. Cemaat, Başbakan'ın, bakanların, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, Genelkurmay Başkanı'nın aldığı nefesi bile dinleyip kaydediyordu. Cemaat'in dışında bu ülkede polis devleti kuracak başka bir güç zaten yoktu. Gerçek polis devleti açığa çıktığında ise bu çevreler susmayı tercih etti. Müfettiş raporları internet sitelerine kadar düşmesine rağmen merkez medyaya bir türlü ulaşamadı. Ne gazeteler, ne televizyonlar Cumhuriyet tarihinin bu en büyük dinleme skandalını görüyor.
"Otoriterleşme", "polis devleti", "diktatör" sloganlarının arkasında aslında Cemaat ile ona bağlı liberal yazarlar ve merkez medyanın etkili kalemleri bulunuyordu. Emniyet ve Yargı'nın Başbakan Erdoğan'a karşı başlattığı darbe sürecinin psikolojik alt yapısını oluşturmak için bu kavramları piyasaya sürdüler. Komik olan şu ki Türkiye'yi tam da polis devletine dönüştürmeyi amaçlıyorlardı. Darbeci polis şeflerinin Erdoğan'ı devirerek ülkeye "demokrasi" ve "özgürlük" getireceğini savunanlara ise bu topraklarda "liberal", "demokrat", "solcu" deniyor maalesef. Cemaat ile birlikte ülkeyi polis devletine dönüştürmek için az uğraşmadılar. Polis şeflerinin peşine takılarak ortak psikolojik operasyonlar düzenlediler. Ancak başarılı olamadılar. Bugün artık gerçek polis devletinin nasıl bir şey olduğunu daha iyi görüyor ve anlıyoruz. Şimdi bu çevrelerin topluma bir açıklama yapma borcu var; polis şeflerinin peşine neden takıldıklarını bu topluma açıklamak zorundalar. Tabii hala halkın önüne çıkacak yüzleri varsa.

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER