İsrail Ordusu’nun bir buçuk aydır Gazze Şeridi’ne düzenlediği yoğun hava saldırıları, işgal güçlerinin tankları üzerinde Gazze’ye dönme hayalleri kuranlar arasındaki rekabeti yeniden alevlendirdi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ateşkesin sağlanıp savaşın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi’nin yönetimini devralmaya hazır olduklarını açıklamıştı.
Fakat aynı göreve talip olan bir başka aday daha var.
O aday, 2007 yazında adamlarıyla birlikte Gazze Şeridi’nden kovulan Muhammed Dahlan’dan başkası değil.
Savaş sonrası sadece Gazze Şeridi’ni değil Batı Şeria’yı da yönetmeye hazır olduğunu göstermek isteyen Dahlan, geçenlerde The Economist dergisine verdiği röportajda, ateşkesin sağlanmasının ardından Filistin’i iki yıl boyunca teknokratlardan oluşacak bir hükûmetin yönetmesini öneriyor.
İki yılın bitiminde de Filistin’de seçimlerin yapılması ve ülkenin devlet başkanı tarafından değil başbakan tarafından yönetilmesi, bu arada Filistin devletinin İsrail dâhil tüm dünya tarafından tanınması gerektiğini söylüyor.
Dahlan’a göre Mısır, Ürdün, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emerlikleri (BAE) gibi Arap ülkeleri geçiş döneminde teknokratlardan oluşacak hükûmeti destekleyebilir.
Abbas gibi Dahlan’ın da hesaplarında Gazze Şeridi’ndeki Filistin direnişinin kazanma ihtimaline yer olmadığı görülüyor.
Her ikisi de savaş sonrası Gazze Şeridi’ni kimin yöneteceğine ABD ve İsrail’in karar vereceğine inanıyor.
Onca şehit veren Gazze Şeridi sakinleri, Biden ve Netanyahu’nun onayıyla gelecek kişiyi yönetici olarak kabul edecekler mi?
Bu soruya “evet” cevabı vermek imkânsız.
Nitekim Hamas liderlerinden Üsame Hamdan da aynı noktaya işaret ederek, “ABD ve İsrail’in tertibiyle Gazze’yi yönetmeye geleceğini düşünen herkese ajan gözüyle bakılacaktır.” diyor.
Gazze Şeridi’nin Batı Şeria gibi olmadığı, Hamas başta olmak üzere direniş gruplarının Gazze Şeridi’nde büyük bir halk desteğine sahip oldukları göz ardı edilmemeli.
Abbas ve Dahlan savaş sonrası için Beyaz Saray’ın desteğini almak amacıyla birbirleriyle yarışırlarken ABD’nin savaşın ne kadar içinde olduğu sorusu da gündemi meşgul ediyor.
İsrail eski başbakanlarından Ehud Barak, bu soruya Yediot Ahronot gazetesinde yayınlanan makalesinde cevap veriyor.
ABD’nin “savaşın tam içinde” olduğuna dikkati çeken Barak, Orta Doğu’yu terk etmek üzere olan ABD’nin güçlü bir şekilde bölgeye geri döndüğünü ve İsrail, Mısır, Ürdün ile Abraham Anlaşması ülkelerinden oluşan “ılımlı Orta Doğu ekseninin” başında olduğunu, karşı cephede ise İran, Suriye, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad’ın yer aldığını söylüyor.
7 Ekim’den sonra bölgeye yığılan askerî gücün sadece Gazze Şeridi için olmadığının Ankara da farkında.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.