POLEMİK

İsmail Kılıçarslan : Nargilemin marpucu

Tarih
21 Temmuz 2015
İzlenme
2999 Kişi

21 Temmuz 2015

'Ne zamandır yazılmayı bekleyen bir yazı bu. Sürekli olgunlaştırmaya çalıştığım, derdimi tam olarak anlatabilmek için beklettiğim bir yazı. Ancak baktım ki bu dünyada 'derdini tam olarak anlatabilmek' muhal. Ben de 'yarım yamalak da olsa yazayım' diyerek sarıldım klavyeye' cümleleriyle başlayan bir yazının bunca tepki almasına şaşırmadım desem yalan olur.

'Neşeli dindar kızlar, mutsuz İslamcı delikanlılar' yazımdan bahsediyorum. Şahane tepkiler, olağanüstü katkılar geldi yazıya. Küfür edenleri ve edepsizlik yapanları saymazsak (ki hem sayıları hem de karakterleri 'sayılacak kadar çok' değil) bereketli bir tartışmanın fitilini ateşlemişim gibi duruyor.

Bugün de derdimi biraz daha anlatabilmek, meseleyi biraz derinleştirebilmek için oturdum bilgisayar başına. Fakat önce bir şeyi ifade etmem lazım. 2 yıldır köşe yazan, yaklaşık 9 yıldır televizyon programları yapan bir adamı 'yazdığı tek metin adı geçen köşe yazısı imiş gibi' değerlendirmek haksızlık bence. Ben bu meseleleri senelerdir yazıyor, dile getiriyorum. Bugün ve durup dururken başlamadım yani 'bizim mahalleyi' eleştirmeye. Üstelik mesela mahallenin kızlarını da, delikanlılarını da, siyasetçilerini de, yazarlarını da, şairlerini de zaman zaman kıyasıya eleştirdim zaman zaman öve öve bitiremedim. Bütün bunları da hep 'mahallede kalarak' yapmaya çabaladım. 'Mahallede kalmak' hanımlar beyler, bana hem güvenlik alanı sağladı hem de 'içerden konuşmak' meselesinde avantaj.

Bir kere şu tanım işinden başlayalım. 'Dindar' ve 'İslamcı' ayrımını oldukça kullanışlı bulurum. Neticede dindarlık bir yaşam tercihi, İslamcılık ise ideolojik bir varoluş meselesidir. Dolayısıyla İslamcılık kendini yeni bir ideolojik varoluş eksenine, dindarlık da kendini yeni bir yaşam tercihine evriltebilir. Yazıya başlık olarak seçtiğim 'dindar kız' ve 'İslamcı delikanlı' terkipleri bu bakımdan anlaşılsın isterim.

Bir yazı yazarken elbette her iki uçtan o ya da bu oranda 'anlamlı' sayılabilecek bir 'azınlığı' dışarıda tutmanız gerekir. Azınlık derken de yanlış anlaşılmasın. Sayısal bir ifade olarak değil, 'ortalama gövdenin dışında' anlamında kullanıyorum bunu. Yani bir meselede kalem oynatacaksanız, o meselenin ana gövdesinin hatlarını ortaya koyarsanız. Dolayısıyla özellikle bazı delikanlıların 'bizi gömmüşsün İsmail abi' demesini yadırgadım. Yazıda çizdiğim genç modelinin dışındaysan niçin üzerine alınırsın ki o önermeleri? Her konferansta 'bunun bencilce olduğunu biliyorum, zaman zaman size çok yüklendiğimi de biliyorum; fakat bir umudum sizdedir, ondan yükleniyorum' dediğim delikanlıları nasıl olur da gömebilirim? Yaşıtları gününü gün ederken Tanzanya'ya yetimhane, Suriye'ye un, Gazze'ye umut taşıyan delikanlılarımız var bizim. İbn Teymiye ile İbn Arabi kavgasını sulha bağlamak üzere gecelerini veren Yakup'u mu harcayayım, Mısır eylemine fazladan bir kişi gelsin diye kendini paralayan Safa'yı mı, aldığı 300 lira bursun yarısıyla Uzakdoğu'dan gelen gariban Müslümanların karnını doyuran Mücahit'i mi, 'Risale-i Nurları doğru anlama' konusunda madalya verebileceğimiz Abdülvahid'i mi? Vallahi hiçbirine kıyamam.

Fakat tam bu noktada elinizi vicdanınıza koyun gençler. Siz o ortalama gövdenin içinde misiniz, değil misiniz? 'Ortalama' dediğimiz şey bizi her geçen gün biraz daha yutuyor mu yutmuyor mu?

Gelelim kızlarımıza. Evet, hala aynı fikirdeyim. Delikanlılarımıza göre kızlarımız daha iyi durumdalar. Fakat kızlarımızın içinde de lükse düşkün, romantizmle hayat geçiren, yapacağı kombini her şeyden çok önemseyen bir dünya örnek yok mu? Elbette var. Fakat söylediğim gibi, özellikle bir sosyolojik gözlem yazısı yazıyorsanız ve yeriniz kısıtlı ise ana gövdeden ilerlemek zorundasınız.
Bir de yazıyı 'cinsiyetçi' olarak değerlendirenler var ki onları hiç almayayım, alana da mani olmamayım.
Bir başka yerden ilerleyelim. Değerli ağabeyim Mustafa Ulusoy'un temas ettiği iki nokta var. Birincisi 'özellikle erkek çocukların ana kuzusu olarak yetiştirilmesi' meselesi ki bütünüyle bir psikiyatrist gözlemiyle söylüyor bunu. Oldukça haklı bence… Özellikle geleneksel alanın dine dair alanın önüne geçtiği toplumlarda kız çocuklarının da erkek çocuklarının da tuhaf modellerle yetiştirildiğini görüyor, biliyoruz.

Diğer yandan 'belki de sorun İslamcılık tanımının kendisindedir' diyor Ulusoy. Bunu da uzun uzun düşünmenin, konuşmanın, tartışmanın tam zamanıdır. Yaklaşık şöyle ifade etmiştim bu meselede derdimi: Bütün dünyada 'yenilen, yenilmeye çalışılan' İslamcılık ideolojisinde ya bir yenilenme ve dil değişikliği gerekiyor ya da bambaşka, yepyeni bir şarkının peşine düşmek.
Bir çift sözüm de yazıda kullandığım ve epey tepki alan 'çocuk üretecek birer işçi' terkibi üzerine olacak. Kardeşler. Şurası kesin. Kadınlarımızın asli görevi anne olmaksa erkeklerimizin asli görevi de baba olmaktır. Bunu uzun süre iyi baba olamamış, şimdilerde bunu telafi etmeye çabalayan bir baba olarak açık yüreklilikle söylüyorum. Senin babalık üzerine bir fikrin olmazsa eşinden de annelik üzerine bir fikir bekleyemezsin. Talihiniz benimki gibi yaver gitmeyebilir.

Ne diyordu Margaret Fuller: 'Genç İHH'nın verilerine baktım hacılar. 2.500 gönüllünün sadece 400'ü erkek. Ama siz yine de bana şey yapın tabii. Varsa bir nargilenizi alırım. Naneli.'

NOT: Suruç'ta, hepimizi derinden yaralayan patlama haberini aldığımda yazımı yazmış, gazeteye yollamıştım. Ancak bu notu yazabilecek kadar bir fırsat bulabildim. Allah bu elim olayda hayatını kaybeden insanlarımıza rahmet etsin, ailelerine sabır versin. Allah'ın laneti ise bu hain saldırıyı planlayıp gerçekleştirenlerin üzerine olsun. Gördüğüm şudur: Türkiye giderek karmaşık ve zorlu bir çıkmaza sürüklenmek isteniyor. Allah bu planları yapanlara fırsat vermesin.

Yenişafak 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

  • YORUMLAR
  • Mehmet Oğuzhan Göktürk

    22 Temmuz 2015
    0 0
    Valla ne yalan söyleyeyim İsmail abi öyle bir konuya değindi ki yıllar geçse de yine üzerine sürekli yazılacak bir olay...."asırlık bir konudur bence üzerinde tartışılan!!!!.teşekkürler ismail abi...yine cevabı tam yazmışsın birilerine :)
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER