SİYASET

İkram Bağcı : Kırgızistan’da yaşanan bir zulüm hikâyesi!

Tarih
25 Şubat 2016
İzlenme
2207 Kişi

Kırgızistan’da YÖK’e bağlı olan bir üniversite Manas Üniversitesi. Ne gariptir ki ülkemizde zamanla egemenliğini hemen hemen bütün üniversitelerde kurmuş olan paralel yapı çok daha öncesinde Manas Üniversitesi’nde hâkimiyetini ilan etmiş. Hatta bu hâkimiyeti tüm Kırgızistan’a yaymış desek abartı olmaz. Paralel yapının kendisinin kurdurduğu başka bir diğer üniversite ve bünyesindeki kolejler Türkiye’den Kırgızistan’a giden birçok vatandaş için rüşvet ve şantaj amaçlı kullanılan kurumlar haline gelmiş diyor bir okurumuz gönderdiği mesajda.

Üniversitelerinde haksız payelerin dağıtılmasından tutalım da yetkililerin çocuklarına çok ucuz şartlarda verilen eğitimler, üç senelik okulu iki senede bitittirmeler ve sonrasında bu kişileri Türkiye’deki üniversitelere hem de çok iyilerine iyi bir pozisyonda işe başlatmalar... Karşılığında ise kendileri ile mutlak işbirliği istemekle beraber şartsız biat sunmanın önemi de tartışılmaz.

Akademisyen ve personelin çoğunun maaşını Türkiye cumhuriyeti devletinin ödediği bu Manas Üniversitesi’nde kadro, ihale, yüksek lisans ve doktora alımları tamamen paralel yapının belirlediği koşul ve sınırlar içinde gerçekleşiyor. Türkiye’den giden bir ailenin kız çocuğunun kendi okullarında başörtülü olarak okutulmasına karşı duran bu yapının yıllardır ülkemizde din kisvesi adı altında yaptıkları faaliyetler akla gelince ortada ne gibi bir amaç var sorgulamadan edemiyor insan.

Bu yapının kurduğu bir kolejin statüsü uluslararası olup Türk eğitim sisteminin temel ilkelerinden ayrı olmasına rağmen Türk öğrencilerinin başını açmasını şart koşan ama örneğin Lübnanlı öğrencilerin başı kapalı olmasına ses çıkarmayıp eğitim almasını sağlayan bir düzen kurulmuş! Sonrasında yapılan mücadele ile başı kapalı şekilde Türk öğrencilerin eğitim almasının önü açılsa da yaşanan gelişmeler bu yapının bireylerin kendi haklarını savunmasını bile kendilerine karşı yapılan bir mücadele olarak algıladığını ve bireylerin yaşam hakkını kısıtlamak adına her şeyi göze aldıklarını gösteriyor.

Yüksek lisans ve doktora programlarını kariyerleri için kullanan bu yapının kendilerinden olanlara, yöneticiler tarafından akademisyenlere yapılan baskı sonuçlarıyla başarılı bir şekilde bu programları tamamlamalarına sebep olduğu ise artık aşikâr. Doktorayı baskı ve tehdit yoluyla bitiren ve Türkiye Cumhuriyeti’nden aldığı maaşa rağmen bu ülkenin liderine, ülkesinin politikalarına hakaret eden birçok şahsiyetin cirit attığı bir bilim yuvası Kırgızistan Manas Üniversitesi. Tamamen kendi hâkimiyetinde olan özel bir üniversitede ise yaşananları anlatmaya gerek bile yok. 

Manas Üniversitesi’ne ABD’den konuşmacı olarak davet edilen bir kişiye, bir akademisyenin sorduğu eleştirel bir soruya bile tahammül edemeyip baskı oluşturarak akademisyeni ve ailesini tehdit edip hayatı zindan eden sözde medeniyet abideleri bunlar. Alatov Üniversitesi’nin yöneticilerinin YÖK’e bağlı olan Manas Üniversitesi yöneticilerini baskı altına aldığı ve istemediği birçok kişiyi tasfiye ettirmeyi başaran bir yapının Allah korkusunu insanların hayatlarını karartırken hatırlamaması da pespayeliği gözler önüne seriyor. 

Sonunda Türkiye’den Kırgızistan’a giden akademisyeni uyaran devlet yetkilileri hatta Türkiye’ye dönmesini telkin eden istihbarat elemanları. Ailesini düşünen akademisyenin görev süresi dolmadan ülkesine dönmesi ile son bulan ama içinden çıkmayacak şekilde yaşanan bir zulüm süreci. Bu yapının Türkiye içinde ve dışında yaşattığı zulümler çok daha fazla ama biz bir kısmını buraya koyalım. Görelim Mevla’m neyler neylerse güzel eyler diyerek bir zamanlar 28 Şubat sürecinden çok çektiğini söyleyen bu yapının nice 28 Şubatları yaşattığını da buraya not düşelim.

Star
25 Şubat 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER