GÜNCEL

Fuat Uğur : AYM otokrasisine doğru adım adım ve acayip kararlar

Tarih
30 Ocak 2022
İzlenme
1190 Kişi

Aslında ortada tümüyle sistemsel bir sorun oluşturan, her hususta tartışmaya sebep olan 1961 darbe Anayasası’nın ürünü bir kurum var; Anayasa Mahkemesi.

Öyle çok yetkilendirildi ki neredeyse yasama, yürütme ve yargı erkini tek başına elinde tutan bir güce dönüştü.

Zaten AYM’ye “Bireysel başvuru” vb. yollarla ikisi de yüksek yargı kurumu olan Yargıtay ve Danıştay’ın kararlarını üstü örtülü denetim yetkisi veriliyor. Bu da yetmiyor, Anayasa Mahkemesi’nin tüm üyelerine diplomatik pasaport hakkı tanınıyor. Oysa diğer yüksek mahkeme üyelerinin (Başkan, 2. Başkan ve Başsavcısı dışında) yalnızca hususi pasaport hakları var. Maaşlardaki adaletsizliği ve diğer "özel haklar"ı söylemeye bile gerek yok. Böylece AYM jüristokrasisinin taşları döşeniyor ve diğer yüksek mahkemeler gereksiz hale getirilmiş oluyor adım adım.

Acaba iktidar büyüttüğü DEV’in farkında mı? Sanmıyorum ve asıl tehlikeli olan da bu. Oysa demokrasinin, kurumsal güçlerin dengesi ve ahengi üzerine kurulu olması gerektiği öğretilir hep. Batı ülkelerinde böyle. AYM benzeri kurumlarını “demokrasi” adına güç devşirerek büyüttükçe büyüten Pakistan ve Brezilya gibi ülkelerin başlarına neler geldiğini ise yakın geçmişte çok gördük. Onlar bunu acı tecrübelerle yaşadılar. Biz de 2008 yılında gazete kupürleriyle yazılan uyduruk bir iddianameyle AK Parti kapatma davasında tecrübe ettik benzer durumu ve kıl payı AYM darbesiyle iktidar partisinin kapatılmasının önüne geçilmiş oldu. Ama hâlâ geçmişten ders almış görünmüyoruz ve bu hatalı yolda kararlı biçimde ilerliyoruz.

Anayasa Mahkemesi, yasalardaki kelimelerin üzerinden, Türkiye’nin içinden geçtiği olağanüstü şartların farkında değilmiş gibi ve hukukun ruhuna fatiha okuyarak verdiği kararlarla ülkemizi ne gibi tehlikelerin içine yuvarlamakta olduğunun farkında olmayabilir mi?

İki gün önce; 26 Ocak 2022 tarihinde AYM'nin yeni bir kararı önümüze geldi.

115 CHP’li milletvekili kamu kurumlarından çıkarılan PKK’lı ve FETÖ’cülerin işlerine iadesi için, terör örgütü üyelerinin, iltisaklılarının kamu kurumlarından çıkarılmalarını ve iadelerini düzenleyen “7086 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun”un iptali istemiyle AYM’ye başvurmuştu.

AYM KARARI işte bu başvurunun değerlendirilmesi ve verilen HÜKÜMLE ilgiliydi.

 

AKIL SIR ERMEYEN HÜKÜM

 

CHP’lilerin iptalini istediği kanunun birinci maddesinin birinci fıkrasında şöyle denmekteydi:

MADDE 1- (1) Terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.

AYM Kanun’un yukarıdaki maddesindeki “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna, kalan kısmının; yani “iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler” diye devam eden kısmının da Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine oy birliğiyle karar verdi.

Anlayanlar bana izah etsin.

BENİM ANLADIĞIM ŞU:

FETÖ, PKK, DHKP-C, MLKP benzeri yapı, oluşum veya gruplara üyelik ya da mensubiyet bağı ile bağlı olanlar, haklarında kesin hüküm tesis edilmeden kamu görevlerinden çıkarılamayacaklar.

AYM burada “Masumiyet Karinesi”ne Anayasa’nın 36. Maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesinin ikinci fıkrasına atıfta bulunuyor: Yani, kendisine bir suç isnat edilen kişinin, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılacağına.

Peki, tamam da AYNI AYM KARARINA göre adı geçen terör örgütleriyle İLTİSAKI, İRTİBATI BULUNANLAR için kanun maddesi olduğu gibi geçerli. Çünkü AYM, terör örgütüne ÜYELİK ve MENSUBİYETİ iptal ederken, İLTİSAK (yan yana olmak) ve İRTİBATI (bağlantılı olmak) kamu görevinden çıkarılmak için YETERLİ SEBEP görebiliyor.

Anlayan beri gelsin.

İnsan ister istemez düşünüyor.

AİHM başvurularına altlık mı bu?

 

PASAPORTUNU ALAN TERÖR İLTİSAKLISI SOLUĞU YURT DIŞINDA ALACAK

 

AYM kararında ayrıca kamu görevinden bu kanun uyarınca çıkarılanların pasaportlarının iptali maddesi de İPTAL edildi. Çok tuhaf değil mi? Kamu görevinden çıkarılanlarla ilgili yapılan tüm işlemler doğru ve bunların terör örgütleriyle irtibatı ve iltisakı olduklarına dair güçlü şüphelere tamam ama pasaportlarının iptal edilmesi Anayasa’ya aykırı.

Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi Muammer Topal ve Basri Bağcı bu kararlara şerh koyarak “Anayasa’nın 15. Maddesi olağanüstü dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınmasına imkân tanımaktadır, Yurt dışına çıkma hakkı Anayasa’da mutlak bir hak olarak da düzenlenmiş değildir. Bu nedenlerle olağanüstü dönemlerde 15. Maddede öngörülen şartlar dâhilinde kısıtlanması mümkündür” diyor. İki üye aynı zamanda pasaportların İçişleri Bakanlığı tarafından verildiğini hatırlatarak pasaportların iptali işlemine karşı yargı yolunun açık olduğunu da kaydettiler. Kısaca Anayasa Mahkemesi bir kez daha kendisini diğer iki yüksek yargı kurumunun yerine koymuş oldu.

Artık önümüzdeki günlerde kamu görevinden çıkarılan çeşitli eski emniyet, yargı ve TSK mensubunun teker teker pasaport alıp yurt dışına sıvışmaya başladıklarını işitirseniz ya da haberlerini okursanız şaşırmayın derim ben.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER