GÜNCEL

Fatih Altaylı : Bu son mektup

Tarih
17 Ekim 2019
İzlenme
2534 Kişi

Dün gece geç saat.
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde görev yapan bir dostumdan bir mesaj geldi.
Mesajın ekinde bir mektup.
Başkan Trump’tan Başkan Erdoğan’a yazılmış bir mektup.
Kısa süre önce aynı mektup başka bir yerden daha gelmişti. Fox News’da yayınlandı diye.
Cumhurbaşkanlığı’ndaki dostuma “Muhtemelen palavradır. Böyle mektup mu olur Başkan’dan Başkan’a” diye yanıt verdim.
Meğer doğruymuş.
Herhangi bir devlet başkanının ya da başbakanın bir başka ülkenin başkan ya da başbakanına böyle bir mektup yazdığını hiç görmedim de, duymadım da!
Mektup ilginç.
ABD Başkanı’nın muhataplarıyla ya da samimi olduğu muhataplarıyla nasıl ilişki kurduğunu, nasıl bir zevzeklik içinde olduğunu göstermesi açısından önemli bir mektup.
Mektubun Türkiye açısından önemi ise şu:
Trump, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile PKK terör örgütünün Suriye’deki başını “eş değer” olarak görüyor.
“Sizi görüştüreyim” diyor.
Neredeyse “Çok kıyak çocuktur. Birbirinizi severseniz. Kanka olursunuz” diyecek.
trump mektup ile ilgili görsel sonucuTürkiye’nin mektuba yanıtı yazılı değil, fiili olmuş.
9 Ekim tarihli mektuba, aynı akşam Kuzey Suriye’ye operasyon başlatarak yanıt vermişiz.
Bu açından bir sıkıntı, dertlenecek bir durum yok.
Ama ortada büyükçe sayılabilecek bir mesele elbette var.
ABD Başkanı Trump, PKK’nin Suriye kolunun başkanı ile aynı gün telefonla görüşmüş.
Bizim “ Bu bir terör örgütüdür” dediğimiz örgütün elebaşı ile...
Yakında Beyaz Saray’da ağırlar ise hiç şaşırmayalım.
“Kamuflajlı diplomasinin” sonucu diyelim.
Yine de ben mektupta Türkiye açısından “gocunacak” çok da bir şey olmadığını düşünüyorum.
Doğrusunu isterseniz bana daha garip gelen “Pence ve Pompeo ile ben görüşmem” denilip, sonra da “Sadece onlarla görüşürüm” denmesiydi.

 

*

Operasyonlarımız

fatih altaylı ile ilgili görsel sonucuBarış Pınarı Operasyonu, Türkiye’nin sınır komşularındaki terörist yapılanmalara karşı yaptığı ne ilk operasyon ne en büyük operasyon ne de muhtemelen son operasyon olacak!
Güneyimizde genelde Batı, bazen Kuzey, bazen de Doğu veya Güney ülkeleri destekli bu yapılanma oldukça biz de operasyon yapacağız.
Yaşamadığı şeyleri okumadığı için bilmeyenlere, hafızası kuvvetli olmadığı için ya da işine gelmediği için hatırlamayanlara birkaç örnekle “tazeleme” yapayım.
Türkiye geçmişte PKK’nın yuvalandığı Kuzey Irak’a defaatle operasyon yaptı.
Kimi küçük kimi büyük.
100 bine yakın askerle Irak’a girdiği oldu.
Bunların terör örgütüne en büyük zayiat verdirenleri şöyleydi:
Ekim 1992 Süpürge Harekatı: 1452 PKK’lı etkisiz hale getirildi.
Mart 1995 Çelik Harekatı: 568 PKK’lı etkisiz hale getirildi.
Mayıs 1997 Çekiç Harekatı: 3 bin 145 terörist etkisiz hale getirildi, 114 şehit verdik.
Eylül 1997 Şafak Harekatı: 902 terörist etkisiz hale getirildi, 31 şehit verdik.
Zaten bunları takiben 1999 yılında örgütün yenilgisi geçekleşti ve o yıl Öcalan ABD’nin de yardımıyla yakalandı.
Örgüt bu yenilgiyi hem Öcalan’ın hem de Karayılan’ın kitaplarında kabul eder.
Barış Pınarı Operasyonu ile geçmişin bu büyük operasyonları arasındaki en önemli fark ise o zaman diplomatik olarak bu kadar zor durumda kalmıyor olmamız.
Elbette o zaman da “Yapmayın, durdurun” diyenler oluyordu ama BM Anlaşması’nın meşru müdafaa halinde güç kullanımını onaylayan 51. Maddesine uygun hareket ettiğimizi “Monşerlerimiz” dünyaya gayet iyi anlatıyordu.
Neo Osmanlıcık modası olmadığı için de genişleme hevesi içinde hareket etmediğimize inandırmak mümkün oluyordu.
NOT: Bunlar Türkiye’nin yaptığı onlarca hatta belki yüze yakın sınır ötesi operasyonun en büyükleri.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER