18 Eylül 2015

Hürriyet Gazetesi bir şey söylüyorsa bakarım.. Zira şaşmaz.. Ya operasyondur yani hangi ülke servisi tarafından bu topraklara ameliyat yapılmak isteniyorsa, onun değirmenine su taşıyordur.. Ya da yalandır.. Birini bitirmek, karalamak, itibarsızlaştırmak, kamuoyu önünde küçük düşürmek için yapılıyordur.. Ak Parti milletvekili Abdürrahim Boynukalın hakkında yapılan sistematik haberleri de böyle görmek gerek.. Dikkatleri Abdürrahim Boynukalın’a çekerek işin başını bize unutturmaya çalışıyor Hürriyet.. 

•

İşin başı şu kardeşim.. Her gün onlarca şehit cenazesi geliyorken, Hürriyet alçakça bir yalana ve manipülasyona imza attı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, istediği siyasi neticeyi elde etmek adına kendi askerlerini öldürttüğü anlamına gelebilecek bir yayın yaptı.. Bu haber elbette doğru değil, düpedüz çarpıtmaydı.. Yok eğer doğruyduysa, neden özür dileyip haberi geri çekti?. Bunlar işte böyle.. söylenecek söz yok üzerine.. Netice olarak bu alçak iftiranın ardından, vatandaşlar soluğu Hürriyet Gazetesi’nin önünde aldı.. Ak Parti Gençlik teşkilâtı başkanı olarak Boynukalın da gitti oraya.. Ve öfkeli kalabalığı sakinleştiren, onlara ‘merak etmeyin’ diyen, liderlerine sahip çıkan bir gençlik olduğunu gösteren konuşmasını yaptı.. Ancak o gece kırılan camlardan Boynukalın’ı sorumlu tutmuşlardı.. 

•

Hürriyet’in genetik kodlarında var olan bir yayın stratejisini, İrem Barutçu ‘Simavi Ailesi’ kitabında çok iyi anlatıyor.. Bir Erol Simavi stratejisi.. ‘İndirene kadar vurun’… Bunu pek çok hadisede Hürriyet Gazetesi’nin yaptığını görürüz. İçinde hiç haber unsuru olmasa da her gün aynı kişiyle ilgili lüzumlu-lüzumsuz yayınlar yapıldığı hatırlarsınız.. ‘Yetti artık’ dedirtene, pes ettirene kadar.. Boynukalın için de bunu yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.. Bugünkü milletvekili aday listelerine tesir etmeyi hedefliyorlar. Umarım çabaları nafile kalmıştır.. 

•

İkinci gün yayınladıkları bir özel video var.. Belki denk gelip izlemişsinizdir.. Abdürrahim’in yanındakilerle, özel-mahrem bir sohbet ortamında söylediği sözleri yayınladı Hürriyet.. Abdürrahim yanına aldığı herkesin adam olduğunu zannettiği için rahat rahat sohbet ediyor.. Bu konuşmayı gizlice kaydedip Hürriyet’e satacak kadar kanı bozuk birilerinin o ortamda olduğunu hesaplamıyor ki.. Ve elbette kendisine dönük olarak yapılan saldırı sonrası yaşadığı öfkeyi paylaşıyor arkadaş bildiği o adamlarla.. Şimdi şöyle düşünün.. Ahmet Hakan, Nişantaşı’nda bir kafede oturuyor.. Sadece arkadaşları var.. Daha da Cem Küçük’ün o çok kızdığı yazısı yeni yayınlanmış.. Bir arkadaşı soruyor Ahmet Hakan’a: ‘ne düşünüyorsun bu adam hakkında’ diye.. Tamamen ufkunuza bırakıyorum.. Orada, o kapalı ortamda, ne söylerdi acaba Cem Küçük hakkında?.. 

•

Ben biraz daha açayım ufkunuzu.. Bundan 7 sene önceydi.. Ahmet Hakan, Bebek Balıkçısı’nda, patronu Aydın Doğan’ın dedikodusunu yapıyor.. Özetle ‘Bizim patronun açıklamalarını pek inandırıcı bulmadım’ diyordu.. Konu, anlaşılan o ki, patronunun Erdoğan’la girdiği polemikler.. Hilton falan meselesi olsa gerek.. Bu sözler siyasetin en tepesinden duyulunca Hürriyet yönetimi isyan etti elbette.. ‘Nasıl duyuldu bu sözler’ diye.. Ses kaydı yok bakın.. Görüntü de yok.. Sözler sarf edilmiş.. Ancak kaydı dahi yok.. Ama diyalog biliniyor.. 

Tarih: 9 Eylül 2008 Salı

Saat: 20.30 (suları) 

Yer: Bebek Balıkçısı 

Masadakiler: Ahmet Hakan, Yalçın Doğan, Deniz Kavukçuoğlu.

Ahmet Hakan olağan şüpheliyi bulup, Türkiye kamuoyuna faş ediyor.. ‘Öyle laflar etmedik ama o yemek sırasında, yan masamızda Suna Vidinli oturuyordu’ diye.. Ve mazrufu bırakıp zarfın derdine düşüyor.. Suna Vidinli’yi aile terbiyesi almamakla suçluyor. O halde, bırakalım Abdürrahim Boynukalın ne derse desin öyleyse.. Bu bandı yayınlayıp, üzerinde tepinen Ahmet Hakan’ın aile terbiyesini sorgulayalım.. Kalın sağlıcakla.

YeniAkit