Çok sevdiğim değer verdiğim bir dostum geçtiğimiz günlerde yine aynı şeyi tekrarladı: Gazete ve televizyonları takip ettiğim zaman ülkede ve dünyada ne olup bittiğini anlamıyorum... Bu çok değerli bir itirazdı. Şikayetti... Herkes giyindiği kuşandığı mahalleden yazıyor çiziyor. Oysa bir de gerçek var, anlatılması gerekenler var. Bizi bir yere götürmeyecek küçük tartışmalara hiç girmedim. Girene de dönüp bakmadım...

Şimdi gelin güncele bakalım...

Benden başka kimse yazmadı. Felix Sater'den Tevfik Arif'e, Ivanka Trump'tan Putin'e, Putin'in hahamı Berel Lazar'dan Abromoviç'e, Dasha Zhukova'dan FBI eski direktörü James Comey'e, elmas kralı Lev Leviev'den, Trump Tower'a, Kushner'den Özel Yetkili Savcı Mueller'e kadar uzanan bir SAVAŞ var. Obama zamanında hatırlayın pek çok RUS DİPLOMAT ve AJAN ABD'den sınır dışı edilmişti... Trump buna son verdi. Putin'i göklere çıkardı. Merkel'i PARYA gibi gördü... Beyaz Saray'da elini bile sıkmadı neredeyse... Daha önce dünya dengesinde önemli yer tutan bir ÖZEL YAHUDİ GÜÇ şimdi Biden-Merkel hattında istenmiyordu. Bu da kavgaya neden oluyordu...

Trump 6 Ocak sabahı Washington'da taraftarlarını topladı. "SEÇİMDE HİLE VAR. HAKKIMIZI ALACAĞIZ" dedi. Sonra haliyle o kalabalık KONGRE BİNASI'NI bastı. İŞTE BU YÖNLEDİRMENİN ARKASINDA RUSYA'nın olduğu, ABD'de ciddi ciddi konuşulmakta...

Günlerdir yazdığım isimler bu hattın bilinen oyucuları. Çok daha fazlası var... ABD derinlerinde bu bilindiği için Biden göreve gelir gelmez karşılık verildi. Artık SAVAŞLAR DİJİTALDİ! Çağın gerisinde değil ilerisindeydi. Hem KONGRE baskınına cevap verilecek hem de Putin'i sarsacak adım atılmalıydı. Biden'ın gelişine en çok sevinen lider olan MERKEL de hazırdı. Uçakta zehirlenen Muhalif lider Aleksei Navalny bu nedenle Rusya'ya yollandı... Burada gözlerden kaçan önemli bir nokta vardı. EKONOMİ sınıfında uçarak MOSKOVA'ya gelen bir muhalif sahnedeydi! Nasıl 1917 BOLŞEVİK DEVRİMİ, Rusya'ya trenle gelen LENİN tarafından gerçekleşiyorsa Navalny ile de aynı sonucu almak istiyorlardı. Amaç buydu. Nasıl Lenin ALMANLAR'IN desteğiyle Avrupa'dan geliyorsa, aynısı şimdi Aleksei Navalny için de geçerliydi... Ancak çağ da şartlar da değişmişti. ABD Ordusu'nun en büyük gücü olan YOUTUBE, hemen devreye girdi. Biden Beyaz Saray'a gelir gelmez Almanya üzerinden yaşayan HAT canlandı. Navalny kendini parçalasa birkaç bin taraftar bulamayacakken bir VİDEO ile 70 milyonu aşan gönüllü buldu.

EN azından PUTİN MUHALİFİ kitleyi bir şemsiye altına topladı. Bu savaşın geldiği son aşamaydı...

Putin kendi DEVLET gücüyle yerinin sağlam olduğunu düşünürken "BANA KİMSE BİR ŞEY YAPAMAZ" felsefesiyle hareket ederken bir VİDEO milyonları kenetledi. Sokaklara döktü. Bu daha ilk seanstı... Trump 2016'da seçimle Beyaz Saray'a gelirken arkada "RUSYA SEÇİMLERE KARIŞTI. SONUCU BELİRLEDİ" iddiası vardı. Bu da DOSYAYA dönüştü. Savcı Mueller 448 sayfalık dosya hazırladı. Tam 2 yıl sürdü. Trump tasfiye edilmedi ancak kılıç başlarında sallanıyordu. Aradan 4 yıl geçti bu kez ABD, YOUTUBE üzerinden Rusya'ya, Putin'e ve Kremlin ile birlikte hareket eden ÖZEL YAHUDİ GÜÇ'e video ile saldırdı.

Biden'ı getiren Amerika RUSYA'yı Çin ile yan yana, omuz omuza görmek istemiyordu. Türkiye gibi kilit ülke ile de birlikte yürümelerine itirazı vardı. Rothschildler, o zaman yanlarında olan SOROS gibi, Kissinger gibi bir takım isimlerle YELTSİN sonrası Rusya'yı ele geçirdiler. Hem de dedikleri gibi BİR AVUÇ DOLAR'a... Tek damla ter akıtmadan milyarder olan Abramoviçler'i meydana getirdiler. Putin'le birlikte yeni bir sistem kurdular. Bu PİRAMİTİN bir ayağı Kremlin ise diğer ayağı Beyaz Saray'daydı...

Türkiye kendi iradesiyle Rusya ile bazı konularda bir araya geldi. İşte bu Washington-Berlin hattı için büyük rahatsızlıktı. Çin'den kopmasını istedikleri bir güce TÜRİYE gibi kilit bir ülkenin omuz vermesi istenmiyordu.

Daha önce defalarca yazdığım gibi ilk hedef RUSYA olacaktı. Biden'la bu tansiyonu artırarak devam edecekti. Biden Beyaz Saray'da bulunduğu sürece PUTİN asla ve kat'a rahat edemeyecekti. Putin kendini bu kadar güvende hissederken BİR SARAY, BİR KUMARHANE, BİR SERVET gündeme getirildi ve ülkeyi içten sarstı. Bunların DOĞRU olması da gerekmiyordu. Şart da değildi. Önemli olan ABD'nin DİJİTAL ASKERLERİNİN NE SÖYLEDİĞİYDİ! Washington-Berlin hattı da bize REFORMLARI geciktirmeyin. Gerekeni hızlıca yapın" mesajı vermekte...

Rusya'dan ayırarak farklı olduğumuzu görmek istemekteler çünkü. Bu nedenle Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş isimleri hep Ankara'nın önüne gelecekti. Canan Kaftancıoğlu için de "Siyasi ve yargısal tacizi durdurun" çıkışlarıyla karşılaşacaktık... Avrupa Birliği tüm kanallardan KAVALA-DEMİRTAŞ için baskı kuracaktı. NET! Zaten kurmakta... Bu Türkiye'nin dünyadaki yeri ile ilgiliydi. Hem REFORMLARI talep ediyorlar hem de "eğer olmazsa" ekonomik ve NAVALNY benzeri olayların önünü açacaklarını işaret ediyorlardı... Gizledikleri bir şey de yoktu...

İçeri baktığımızda ise AK Parti'nin yanı başında olan her konuda destek atan bir MHP vardı. Bahçeli vardı... Ancak AVRUPA, ÜLKÜCÜLERİ sudan sebeplerle KARA LİSTEYE alarak tavrını göstermişti. ABD-AB ekseni Türkiye'yi yanına almak ancak MHP'yi dışarıda bırakmak istiyordu. Bu ülkede 17-25 gibi, OSLO gibi, MİT'çilerin tutuklanma talebi gibi, 15 Temmuz gibi travmalar yaşanmıştı... Bu nasıl olacaktı? Ankara'nın yönü BATI'ya tamamen dönecek miydi? Dönecekse bu nasıl gerçekleşecekti?