ABD Başkanı Donald Trump'a yönelik suikast girişiminin başarılı olmaması, had safhadaki kutuplaşmanın pençesindeki siyasi atmosfere işaret eden çoğu analist tarafından "Tanrı Amerika'yı olası bir iç savaştan korudu" yorumlarına yol açtı.
Ancak ben aynı kanıda değilim. Çünkü jeo-politika ile teo-politika sorun yokken iki âşık gibi el ele yürür. Fakat tökezlemeler başladı mı ektiğiniz rüzgârlar size fırtına olarak geri döner. Haliyle iç ve dış siyasetini bu kaotik dengeye göre kuranların saltanatları artık sallanıyor. Irak, Afganistan, Libya, Yemen, Mısır, Lübnan, Suriye, Gazze ve Ukrayna başta olmak üzere dünyayı adeta anarşi ve ölümün yurdu haline getiren ABD'nin küreselci şahinleri için yolun sonu görünüyor. Zira dünyayı ateşe verdikleri yangın kendi evlerine de sıçradı.
Şimdiye kadar onlarca ülke ABD'ye hükmeden küreselci Siyonist çetelerin işgal, iç savaş, soykırım, darbe veya ekonomik kriz kılığına bürünen suikastlarının kurbanı oldu. Ama artık küresel kaos döngüsü kırılıyor. Emperyal statüko içeriden ve dışarıdan sıkışmış durumda.

***

'Terör ile savaş stratejisi' fiyaskoyla sonuçlanan ABD, George W. Bush'tan bu yana farklı aktörler ve taktiklerle bu çıkmazdan kurtulmanın mücadelesini veriyor.
2008-2016 arasında kamuoyu desteği dibe vurmuş olan 'küreselci Siyonist savaş lobisi' post-modern kahraman diye lanse edilen Barack Obama ile ağır hasar alan imajlarını restore etmeye çalıştı. Amaçları aynı kaldı sadece retoriklerini ve rotalarını değiştirdiler. Ortadoğu yerine Çin, Rusya ve Türkiye'yi hedef alan stratejiyi benimsediler. Tutmadı.
'Güvercin Obama' tarihe 'en çok savaş açan ABD başkanı' olarak geçti. Gerçekten de Obama döneminde Irak ve Afganistan'a ek olarak Libya, Suriye, Mısır, Yemen, Tunus, Lübnan işgal ve iş savaşlara maruz kaldı. Türkiye'ye karşı da darbe girişiminde bulunuldu.
2016'da Obama'nın yerine Donald Trump oturdu. Trump'ın gelişi Amerikan halkının müesses nizama isyanıydı. Ancak Trump da küreselci lobinin talimatlarını uygulamak zorunda kaldı.

***