YAŞAM

Alper Tan : Aliya İzzetbegoviç’ten bize kalanlar

Tarih
20 Ekim 2015
İzlenme
2720 Kişi

20 Ekim 2015

Dünyada ve özellikle bizim de içinde olduğumuz bölgede din eksenli büyük bir savaş yaşanıyor. Bu savaş bir yönüyle Müslümanların kendi içlerindeki savaş gibi yansıtılıyor veya öyle görülüyor. Ama gerçek böyle değil. Gayrimüslim dünya, Müslümanların içlerinde kullandıkları maşalar vasıtasıyla Müslümanlara karşı savaşıyor. Bazı şuursuz Müslümanlar, maşalar üzerinden yürütülen vekalet savaşında farkında olmadan Müslüman düşmanlarının hoşuna gidecek işler yapıyorlar.

20. yüzyıl benzer acılarla geçti. Bunun acısını çeken liderler vardı. Bu liderlerden biri de Balkanlar’da bir bakıma yalınkılıç cihat eden Aliya İzzetbegoviç’ti.

Bazı Müslüman liderlerin Müslüman olduğunu gizlemeye çalıştıkları bir dönemde Aliya, “Ben Müslümanım ve Müslüman olarak kalmaya kararlıyım. Bu, hayatımın sonuna kadar böyle devam edecek. Çünkü; İslam benim için iyi ve asil olmanın en doğru ifadesidir” diye haykırıyordu.

Bu sözleri, “Her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır” şeklinde, yalnızlığını da dile getirdiği zamanda söylüyordu.

“Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur”düsturuna inanıyor. Öldürmekle zafer kazanılamayacağını “Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar”şeklinde özetliyordu.

Aliya İzzetbegoviç “umursamaz” “korkak” ve “pısırık” Müslümanlara kızgındı. “İslam güzel de, Müslümanlar bunun neresinde?” diye sorguluyordu..

Aliya’nın Türkiye Cumhuriyetini kuranlar için yaptığı tespitler çok önemli. Bu paragrafın sonundaki ŞOK soru hala cevapsız! “Arap harflerinin kaldırılmasıyla Türkiye için, yazıda korunan geçmişin bütün nimeti kaybolmuş oldu. Birçok diğer "paralel reformlarla” beraber, yeni Türk nesli kendine manevi dayanaktan yoksun ve adeta bir çeşit manevi boşluk içinde buldu. Türkiye kendi "hafızasını," geçmişini kaybetti. Bu durum kime gerekli idi?”

Ülkelerinin yanı sıra dimağları da sömürgeleştirilen Müslümanların durumuna dikkat çekiyor ve “İdare etmek değil, idare edilmek için eğitilen kuşaklar İslam'ın ilerlemesini sağlayamazlar. İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir” diye umut veriyordu.

Aliya İzzetbegoviç, iktidar mesuliyeti ile ülkeyi yönetenlere de çok değerli öğütlerde bulundu. “İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap verecektir.”

Savaşlarda zulüm gören kendi halkına da çok mühim tavsiyelerde bulunuyordu. “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır” diyerek tarihsel hafızanın kaybedilmesinin vahim tehlikelerine dikkat çekiyor.

Şu sözler ise onun Müslüman kimliğini bir kez daha ön plana çıkartıyor.. "Bizler insan olmaya ve insan kalmaya çalıştık ve başarılı olduk. Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım.” 

Zulme uğrayanların intikam maksadıyla zalim olmaması için söyledikleri ise unutulur gibi değil. “Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz. Kitab'a uyacağız.!”

19 Ekim, Aliya İzzetbegoviç’in aramızdan ayrılışının yıldönümü. 19 Ekim 2003’te Dostuna kavuştu. Onu rahmet ve minnetle hatırlıyoruz. Mekanı Cennet olsun.

Bu vesileyle lütfen ruhuna bir fatiha okuyalım..

Kanal a haber

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER