Eski bir fotoğraf koymuşlar sosyal medyaya...
İddiaya göre İzmir'den bir fotoğraf...
Film gibi bir sokak köşesi...
Hoş giyimli elinde şemsiyesiyle bembeyaz elbiseli bir kadın ve takım elbiseli bir adam...
Seviliyor öyle şeyler, "Bizde bir zamanlar İtalya, Fransa gibiydik" diyorlar hani...
Çok tık alıyor, takipçi toplanıyor, İzmir'den kalpler akıyor falan...
Ama tarih 1919.
Görüntü günlük güneşlik.
Demek ki, Yunan işgalinin başladığı vakitler...
Fotoğrafa gelen tepkilerden "tüh ya!" tepkisi nasıl akıyor, görülmelik...
Tarih 1924 veya 25 verilseydi, malum kesim zevkten dört köşe olacaktı.
Birileri de "Bu doğru değil, Kurtuluş savaşı günlerinde İzmir böyle mi olur?" diye yazmış.
Anlayacağınız, herkes dökülüyor.
Nereden tutsak elimizde kalan bir tarih cehaletimiz var.
Sonra da 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtuluşu kutlamalarında gelsin pabuç gibi laflar!

***

Sorsanız...
En çok satan yazarlarımızın başında tarihçiler geliyor; en popüler "aydın"lar tarihçiler...
İyi de tarihçileri geçtim, Google'a bakılsa, çözülecek fakat doğrusunu bilmeye hiç heves etmediğimiz meselelerimiz var.
Armut pişsin, ağzımıza düşsün mü?
Düşmüyor, düşmez.

***

Propaganda, tek bir yemek üzerine kurulmaz...
Başlangıçlardan ana yemeğe, oradan tatlıya ve sarhoş edici içkilere kadar uzanan bir menüdür.
Propaganda sıkı örülmüş bir "ağ"dır.
Pandemi (Plandemi) sevenlerle Zelenski sevenler niye aynı çizgide buluşuyorlar, sanıyorsunuz?
Niye bilim tapınmasıyla başlayıp sonra "çok cinsiyetli yeni birey" savunmasıyla devam ediliyor, sanıyorsunuz?
Dikkatli bakın, neler neler göreceksiniz!

***

yazının devamı