Ülkemizdeki sandık hareketliliği bir türlü bitmedi gitti. Kardeşim seçimi geçtik geçime geldik diyoruz, lakin Ankara hala vatandaşı duymakta zorlanıyor.

 HDP’li belediyenin kayyum ne lüks banyo yaptırmış, biz olsak parayı dağa gönderirdik ağıtları.

CHP’li başkanın meclise ben başkanlık ediyorum önergeleri bana sormadan veremezsiniz. En çok bana soracaksınız, burası babamın çiftliği duruşu.

 Ak partinin Kızılca Hamamda yalnız kazanan belediye başkanları sıcak suya gelsin saptamaları.

Bizi yedi bitirdi.

  Bu arada hukuk bakıyor diye günlerdir gündemi oyalayan İstanbul seçimi kaybedilmiş olarak kayda geçmiş olmalı ki Binali Yıldırım’ı davet etmediler.

 Cumhurun bundan haberi var mı, yok mu bilmiyorum.

Ya da her şeyden haberi olmak zorunda mı onu da bilmiyorum.

 Zira açıklama net; kazanan gelsin.

Vefa siyasette bozasıyla meşhur bir semttir. Ankara’dan vefa ya bakınca değişir mi derseniz yok; oradan bakınca da semt ismi, kabak gibi gözüküyor.

Devam edelim.

İstanbul seçimleri hukuka gitti sonuç bekleniyor.

Bu güne kadar Ak parti hangi işini hukukta çözdü, oda muamma ya neyse.

 Seçimler iptal olacak ya da olmayacak kamuoyunun gündeminde.

 Algı yönetmek için bilgilendirme amaçlı ekran karşısında zaman zaman boy gösteriliyor. Sokağa çıkan yok, belediyeye siyah çelenk bırakan yok, açlık grevi yapan yok. Yürüyüş yapan, başarısızlıktan dolayı görevden alınan yok.

Çalınan çırpılan, günlerdir organize olan, seçimi maniple eden falan filan da hukuka gittiğine göre, asıl gündem olan yeni parti kuranlara yönümüzü dönelim.

Çünkü bu günler de karanlık duran her yerde iş tutuluyor. Ya da denize açılan her yatta!

Hatta köprüden atlamaya hazır intihar zanlısında bile.

Sırası gelmişken söyleyeyim: Davutoğlu köprüdeki adamı kurtarmak için plan yapmamıştır. İvedilikle danışmanlarını ve şoförünü gözden geçirmeli.

Boş bir köprüde karşıya geçenler ne kadar hız yaptıklarını bilirler. Sağlamından tezgâha düştü. Siyaset sahnesine girersen daha çok yorarız mesajını dibinden verdiler.

Gelelim yüksek sesle söylenenlere.

Yeni parti sürecine ne gerek vardı, ihanet bu diye bağıranların arasında kimler, kimler var. İsim isim saymayacağım ama canları çok yanmış durum da. Sosyal medya da her yere sarıyorlar siz oradan bilebilirsiniz.

Dikkat çekmemiz gereken bölümse BEKA söylemi.

 Beka seçim politikası olarak kullanılırken neden yeni parti kuruluyor tuzağına düşüldü. Seçime bir hafta kala devletin Trabzonlu bakanlarından biri çıktı ve seçimden sonra parti kuracaklar dedi.

DEVLET BEY günlerce bu seçim beka sorunu dememiş miydi?

 Bu beka yukarıya yakın olanların bekasımı idi?

 Niçin seçim meydanlarında anlattırılmadı?

Neden sınır güvenliği, misak-i milli önceliği denmedi de yeni parti dendi.

Seçimde başarı beklentisini birileri aşağıya mı çekmek istedi acaba?

Cumhurun parti üzerinde ki etkisinin azaldığını göstermek istiyor olabilirler mi. Ki bu en korkuncu olurdu.

Erdoğan ihanete uğradım derken kurmaylarını ya da en yakın isimleri kastetmedi mi?

Başka neden olsun ki?

En yakın dostlarından ihanet gördü.

 Yola çıktığı arkadaşlarından. Makama getirdiği bürokratlarından, çevresindeki danışmanlarından, yaverinden bile ihanet gördü.

Bu ihanet bazen eski dost diye anıldı, bazen de Hamam önü ekibi diye.

 Ama şimdi HUZUR partisi diye anılacaklar. Yani 18.4.2019 tarihi itibariyle Türk patent marka kurumuna başvuru böyle.

Şimdi orada saf tutanlara sağlamından sıyıracaklar.

Okkalı okkalı konuşacaklar.

 Ama adamlar yeni partiyi kurdu beyler

Bundan böyle eleştiriler eski ev arkadaşlarından gelecek.

Ve parti isimleri toplumda ne eksikse ya da yoksa ona göre belirlenir.

Vesselam

Son olarak da;

HUZUR konusunu bir partiye ihtiyaç duymadan hallettiğimiz bir ramazan geçirmek dileğiyle

Saygılarımla

Seslimakale.com.tr