POLEMİK

Ali Karahasanoğlu : Anladın mı Çağrıcı, anladın mı ateist Özdemir!

Tarih
07 Ağustos 2023
İzlenme
1163 Kişi

Geçtiğimiz hafta Karar gazetesinde, İstanbul eski müftüsü Mustafa

Çağrıcı’nın bir yazısı vardı..

Başlığı, “Batı düşüncesinde adalet” şeklinde idi..

Sanıyorsunuz ki, uzun yıllar İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan, sonrasında AK Parti sayesinde İstanbul Müftülüğü makamına getirilen bu beyefendiden, Batı’daki adalet anlayışındaki

ilkesizlikten size örnekler sunulsun..

Batı’ya küçücük bir eleştiri getirilsin..

Müslümanlara, bir özgüven aşılayacak ifadeler kullansın..

Nerde?..

Eziklik içinde yazılmış bir makale.. Kompleksli bir yazı..

“Bizden adam olmaz.. Müslümandan hayır gelmez” modunda bir anlatım.

Şöyle başlıyordu: “Adalet kavramı Platon’dan günümüze kadar Batı

ahlak, hukuk ve siyaset felsefesinde bitmeyen bir ilgi görmüştür.

Platon’un en önemli eseri sayılan Republic’in ana konusu adalettir.”

Yazının girişinde, iki defa Platon, sonrasında bir eserinin orjinal

yabancı isminin yazılması ile anlıyorsunuz ki, bu anlatım içinde,

yerli bir şey bulamazsınız, İslami bir anlatım göremezsiniz..

Hani bu tür konulara çok merakınız var ise, İslam alimlerinden, İslam

dünyasından, bizim tarihimizdeki filozoflardan birer örnek ile,

yazınızda bahsetmiş olursunuz.

Derim ki, “Konuyu değişik açılardan ele alıyor..”

Yok, bir tane İslam aliminden bahsetmeden, Platon’la başlamış.

Gazali İhya'yı toplumdaki yozlaşmaya karşı yazdıAristo, Amerikalı John Rawls, A Theory of Justice (eser ismi),

Alasdair McIntyre, After Virtue (eser ismi) ile devam edip bitirmiş..

Bir müftü emeklisi, böylesine Batı hayranlığı ile yazı kaleme alırsa,

Cumhuriyet gazetesinin yazarlarının, dindar karşıtlığı yapmaları çok

mu olur?

Dün Özdemir İnce’nin, Cumhuriyet gazetesindeki yazısını okuyunca,

hafta içinde Akittv’de, Manşetlerin Dili programında kısaca yaptığım

eleştiri aklıma geldi..

“Mustafa Çağrıcı bir emekli müftü iken; Aristo’dan, John Rawls’dan,

Alasdair McIntyre’den bahsederse. Ateist Özdemir İnce de, Batılıların

adalet (!) anlayışı çerçevesinde aldığı eğitim sayesinde, Batı

hayranlığı eşliğinde bize din düşmanlığı yapar..” dedim, kendi

kendime..

Böylece de, Özdemir İnce şahsında; “Adalet”in Batı felsefesinde ne

olduğu ispatlanmış olur..

Ne diyor, ateist Özdemir?

Yazısının başlığı, “Fen lisesine karşı imam hatip sultanisi”

Yazının başlığından, nasıl saldıracağını, nereden vurmaya kalkacağını

hemen anlıyorsunuz..

Bodoslamadan söylemek gerekir bu ateiste, “Senin Cumhuriyet döneminde

göklere çıkardığın ilk 80 yılda açılan Fen lisesinin iki katını,

beğenmediğin AK Parti, 20 yılda, hem de iki misli olarak açtı..”

Ve “Nokta” deyip, yazıyı bitirmek gerekir..

Artık ateist Özdemir, debelenip dursun, attığı/atacağı iftira

karşısında, çukurun içinde..

Ama emekli müftü Mustafa Çağrıcı bile, “Batı’da adalet” deyip, tek

eleştiri getirmeden, öve öve bitiremediği Batılı filozofların

anlatımları ile muhafazakarlara sattığı Karar gazetesinde köşe

yazarsa..

Özdemir İnce’ye, biraz daha ayrıntılı cevap vermek, boynumuza borç oluyor..

Hürriyet'te yayımlanmamıştı; Özdemir İnce, 'Fethullah Gülen' yazısını yıllar sonra paylaştıYazısına şöyle giriyor, ateist Özdemir: “Fen lisesi, üstün yetenekli

öğrencilerin nitelikli eğitim almaları için açılan ve fen

programlarıyla desteklenen liseler. Türkiye’de ilk olarak Ford

Vakfı’nın destekleriyle 1962’de Ankara’da açıldı.”

Ford Vakfı’nın bu işin içinde olduğunu hatırlatması iyi olmuş..

Hayır, Fen Lisesi’ne kökten karşı olduğum için değil..

“Fen Lisesi’nin açılışında Ford Vakfı olduğuna göre, bu liseler bize

yaramaz” görüşünde hiç değilim..

Yapılanmanın içinde, aslında bilim ile dinin buluşturulması

gerekirken, çaktırmadan nasıl bir gizli dizayn yapılacağının ipucunu

vermesi açısından, bu yabancı vakfın isminin verilmesi iyi olmuş..

Nitekim yazının devamında, “Fen lisesi bir bilim lisesidir. Fen lisesi

eğer bir bilim lisesi ise bilim nedir? Bilim, gözlem ve gözleme dayalı

mantıksal akıl yürütme yoluyla önce evrene ilişkin olguları açıklama

gücü taşıyan hipotezler kurma, sonra bu hipotezleri doğrulayarak

yasalara ulaşma çabasıdır. Bu yasalara kuram (teori) de denir. Her

kuram bilinmeyeni öğrenmek için zaman ve mekân içinde keşif

yolculuğuna çıkmaktır. Fen liseli gerektiği zaman ‘Evet’, gerektiği

zaman ‘Hayır’ der.” deniliyor.

Ve Fen Lisesi’nin karşıtı, İmam Hatip değildir ama.. Ateist Özdemir

öyle algı yapıp, bir de İmam Hatip tanımı yapıyor:

“İmam hatip liselerinde normal ortaokul ve lise müfredatına ek olarak

İslam dinine ilişkin mesleki dersler okutulmakta ve Sünni esaslara

bağlı din eğitimi verilmektedir.”

İmam Hatip’de ne anlatıldığı konusunda, tek İHL kapısını açmadan, siz

nasıl görmek isterseniz, öyle gösterebilirsiniz..

Ben ateist Özdemir’in şahsında, o kesimin tamamına hatırlatayım..

Fen lisesinde, “Gerektiği zaman ‘Evet’, gerektiği zaman ‘Hayır’

denilir” diyorsunuz ya..

Bakın, İmam Hatiplerde, İslam’ın anlatılmasında, Kelime-i Tevhid’den

başlanırken, ne incelik var, görün..

Kelime-i Tevhid, “La” ile başlar. Yani “hayır” ile başlar..

“La ilahe” ile başlar..

“İlah yoktur” ile başlar..

Fen Liselerindeki, gerektiği zaman “hayır” denildiğini anlatıyordunuz

ya.. Bilim için bunun gerekliliğini söylüyorsunuz ya...

Bunu söylerken de, önce “Gerektiğinde evet” den sonra “Hayır” demenin

önemini hatırlatıyorsunuz ya.

Bakın, öğrenin, Kelime-i Tevhid’de, her şeyden önce “Hayır” denir..

İlk söylenen, “İlah yoktur”dur..

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER