SİYASET

Salih Tuna : Hanımefendiyi bu hale kim getirdi?

Tarih
24 Ekim 2015
İzlenme
2865 Kişi

24 Ekim 2015

Artık bir darbe istiyorlar, “istemek” de laf mı, darbeye uygun ortam hazırlamak için yapmayacakları kepazelik yok.
Kimi “27 Mayıs tipi darbe olabilir” diyerek endişe ambalajlı darbe siparişi verdi, kimi açık seçik “iç savaş” çığırtkanlığı yaptı, kimi de Menderes'in akıbeti üzerinden her fırsatta tehdit etti.
Ama hiçbiri Nazlı Ilıcak kadar gönlünden geçeni açık etmedi: “Artık iç savaş mı çıkar? Asker müdahale mi eder?..”

Nasıl?
Bu kadarını bekliyor muydunuz bilmem, ama ne yalan söyleyeyim, ben beklemiyordum.
En azından 60 darbesinin mağduru olarak, darbelerle arasına mesafe koyar, diye düşünüyordum.
Yanıldım, dahası benim için kötü bir sürpriz oldu.

Ne ki, Hüseyin Gülerce için galiba hiç sürpriz olmadı. Star gazetesindeki köşesinde, Nazlı Ilıcak'ın darbelere mesafe koyabilecek cibilliyette olmadığına 12 Eylül darbesi üzerinden örnekler verdi: “Bir gün gelir ordu, madem tek başına beceremiyorsun, şöyle çekil kenara, çekil de gölge etme deyiverir.” (17 Haziran 1979, Tercüman.) “12 Eylül ne bir darbedir, ne de bir ihtilâl.” (18 Eylül 1980, Tercüman)

Yazık…
Keşke vaktiyle darbelere nasıl destek verdiğini hatırlatacak hallere düşmek yerine, Merve Kavakçı'nın yanındaki onurlu duruşunu hatırlatacak hal üzre yaşasaydı.

Hepsi bir yana da, Nazlı Ilıcak'ın mahut “askeri müdahale” arzusunu The Cemaat'in bir gazetesinde dile getirmesi çok manidar.
O Cemaat ki, daha dün dershaneler tartışması sırasında, “2004'te MGK'da alınan kararlar uygulanıyor” heyulasıyla kafa ütülemiş, siyasi iktidarı, askerlerin isteğini yerine getirmekle suçlamıştı.

O Cemaat ki, Genelkurmay Başkanını (Org. Başbuğ) siyasi iktidarı iş yapamaz hale getirmek için silahlı terör örgütü kurmak iddiasıyla müebbede çarptırmıştı.

O Cemaat ki TSK'ya kurduğu kumpasa itiraz eden kimi Milli Görüşçülere bile, “Yeşil Ergenekoncu” yaftasını yapıştırmaktan imtina etmiyordu.
***
Nazlı Ilıcak, evet, 12 Eylül darbesini arkalamıştı ama, 28 Şubat darbesine de karşı çıkmıştı.

Fakat…
17 Aralık darbe girişimine alabildiğine destek verdi ve sonunda işi alenen darbe arzusunu dillendirmeye vardırdı.
Demem o ki, darbeler karşısında tutarsız bir tavır sergiledi.

Cemal Hasangiller öyle değil. Gayet tutarlılar. Hem Kenan Evren'in uçağından inmediler hem 28 Şubat darbesini sonuna kadar desteklediler hem de 17 Aralık darbe teşebbüsünü arkaladılar.

Şimdi de, “nerden gelirse gelsin yeter ki darbe gelsin” diye ellerinden geleni yapıyorlar.
Bakmayın kimi zaman ÖzalErdoğan'a örnek gösterdiklerine. Merhuma da demediklerini bırakmamışlardı. Cemal Hasan 1988'de şöyle demişti: “Özal basını yıkılması gereken bir oligarşik kuvvet olarak görüyor. Bu bir diktatör tavrıdır.”

Bugün de çoluk çocuğuna kadar hakaret ettikleri, kişilik katli derecesinde nefret söylemine maruz bıraktıkları Sayın Erdoğan'a “diktatör” diyorlar.

28 Şubat'ın mağdurlarından Merve Kavakçı konusunda Cemal Hasangiller familyasının neler yazdığını da 05 Temmuz 2011 tarihli Sabah'taki köşesinde Nazlı Ilıcak bir bir yazmıştı.

İlgili yazıdan Cemal Hasan'ın ne dediğini isterseniz şuracığa aktarayım: “Merve Kavakçı, Fazilet milletvekili. Daha Meclis'in ilk gününde türbanıyla meydan okudu. Bunalım kışkırtıcılığı yaptı...”

Gördüğünüz gibi eleman “türbanıyla meydan okudu” demiş, Ecevit de “burası devlete meydan okumak yeri değildir” diyerek “dışarı, dışarı, dışarı” şeklinde tebarüz eden linç korosuna start vermişti.
***
Evet, nerden gelirse gelsin yeter ki demokratik iktidara karşı bir darbe gelsin diye yırtınıyorlar.
Şayet TSK darbe yapmazsa, Birleşmiş Milletler'den, NATO'dan müdahale etmesini istiyor ve bekliyorlar.
Mahut müdahale ihtiyaçlarına binaen PKK'yı desteklemeye başladılar. “Kürdün sorununu” çözülmesin ve üçüncü taraf adına “çatışmalı ortam” çıksın diye Sayın Bağlamacıyı parlatıp durdular.

Eziktirler. Müstağriptirler. Daha önce dediğim gibi hepsi birden Ertuğrul Özkök olmaya müstahaktırlar.

Bunun için de Merkel'e “Aman sakın Türkiye'ye gelme, Erdoğan'a yarar” şeklinde çağrı yapacak kadar düştüler.
Bunlara en güzel cevabı Halil Berktay verdi: “Evet, bu çaba ve çağrıları 21. yüzyıl başına özgü bir çeşit neo-mandacılık olarak niteliyorum…”

Bu mandacılıkta The Cemaat'in kapattığı “yazarçizer takımının” koçbaşı görevi ifa ettiği herkesin malumu.
Her şeye rağmen ben yine de Nazlı Ilıcak'ın darbe ister hale gelmesini içime sindiremiyorum.
Sahi, 28 Şubat sürecinde Merve Kavakçı'nın yanında onurlu bir şekilde duran Nazlı Ilıcak Hanımefendiyi bugün darbe arzulayan hale kim getirdi?

28 Şubat darbecilerine karşı çıkacaklarına, darbenin mağdurlarına “beceremediniz artık bırakın” diyenler mi?

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER