Son haftalarda dünyada oldukça şaşırtıcı gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmelerin dünyanın farklı bölgelerinde art arda meydana gelmesi haklı olarak aralarında bir bağlantı olabilir mi sorusunu akıllara getiriyor.
Özetlemek gerekirse gündemin en çarpıcı olayları, şu ana kadar her zaman siyasi istikrarıyla tanıdığımız Batı ülkelerinde yaşandı. Tabii ki en önemli olay, İngiltere'de art arda gelen istifaların ardından basın toplantısı düzenleyen İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın, başbakanlık görevinden istifa ettiğini açıklamasıydı. İngiltere'de bunlar yaşanırken Almanya, Fransa ve ABD ise skandallarla çalkalandı. Almanya'da Şansölye Olaf Scholz'un siyasi partisinin düzenlediği bir partide en az dokuz kadına “tecavüz hapı” verildiğinden şüpheleniliyor. Fransa’da ise Meclis’te çoğunluğu kaybettikten sonra zaten zor günler yaşayan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un adı bu sefer de bir skandala karıştı. Macron'un Ekonomi Bakanı olduğu dönemde ABD merkezli ulaşım şirketi UBER'in çıkarlarını savunacak şekilde lobicilik faaliyetlerine imza attığına dair binlerce belge ortaya çıktı. Macron'a karşı ortaya atılan iddia ve suçlamaların, şu ana kadar onun destekçisi olan Le Monde ve Le Figaro gibi ülkenin önde gelen gazetelerinde de yayımlanması gözlerden kaçmadı. Muhalefetin son derece ağır bir baskısı altında olan Macron ise yaptığı açıklamada kendisini “evet bunu yaptım ve kendimle gurur duyuyorum çünkü bu şekilde Fransa'da binlerce istihdam sağladım” şeklinde savundu. ABD’ye dönüp baktığımızda ise, ABD Başkanı Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’a ait olduğu iddia edilen ve Hunter Biden’ın uyuşturucu ve silah kullandığı uygunsuz görüntüleri internete sızdırıldı. Hatta Hunter Biden'ın babasını telefon listesine “Pedofil Peter” olarak kaydettiği de iddia edildi.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.