SİYASET

Nedret Ersanel : Tam da Türk dış politikasında değişiklikler başlarken...

Tarih
05 Haziran 2016
İzlenme
1773 Kişi

Türkiye Cumhuriyeti ayırım yapmadan tüm terör örgütleriyle mücadele ediyor ama ülke içinde liste başı iki örgüt bulunuyor...

PKK ve FETÖ...

Amerika Birleşik Devletleri, bu iki yapıyı terör örgütü olarak görmediklerini ilan etti... ('PKK başka PYD başka' türünden lafları biz külahlara anlatırız.)

Ankara'nın gözünün içine bakarak iki terör örgütünü, “biriyle aynı üniformanın içindeyim”, diğerini, “evimde ağırlıyorum” diyerek (s)aklamanın anlamı ne?

Bir gazetecinin, “Türkiye'nin sizi bir değil iki terör örgütüne destek vermekle suçlamasından endişe duyuyor musunuz” sorusuna, ABD Dışişleri'nin resmi ağızdan verilen, “Biz onları terör örgütü olarak görmüyoruz. Türkiye'nin bu konuda nasıl tavır takınacağı Türk yetkililere kalmış” yanıtının dilimizdeki karşılığı “takmıyoruz” ve “yerse”dir...

'ORTAK AKIL'IN YAŞADIĞI YER...

Berlin'i sözde soykırım oylamasına sürükleyen nedenlere ilişkin aktüel ve verimli özet, Prof. Beril Dedeoğlu'nun şu cümlelerinde izlenebilir; “Merkel, Ukrayna nedeniyle Rusya kapısı daralınca, mülteci akını olunca ve Akdeniz-Hazar havzasında tek başına faaliyette bulunma imkânları daralınca, 'açılımlarını' yeniden Türkiye üzerinden yapmaya karar vermiş gibi gözüküyor.” ('Büyük ekonomik oyunda Türkiye'yi konumlandırma mücadelesi', 01/06.)

Bunlara, ABD'nin üzerine katlanamaz bir ağırlıkla Avrupa'nın çekirdeğine abandığını (Otomotiv skandalı ve istihbarat servislerinin birbirlerini dinlediklerine ilişkin karşılıklı suçlamaları) ve mülteci krizi karşısındaki iç politika paniğini ekleyebiliriz.

O halde bu sözde soykırım rezilliği ne?..

Aynı!

Parlamento onayının Merkel hükümetine “tavsiye” niteliğinde olması bir şey ifade etmiyor...

Bir yandan 'alıştırıyorlar' bir yandan da, Avrupa Birliği'ne yönelik mülteci akını ile tarihinin en güçlü jokerini elinde tutan Türkiye'ye karşı suni de olsa zırh üretmiş oluyorlar.

Almanya Federal Meclisi Bundestag'tan Ankara'ya gösterilen soykırım sopasının bir ucu Suriye'dir.

Tamamen politiktir. Yüksek ahlak vazeden, Almanya'ya da bu sorumlulukta pay biçen-o zaman biliyorduk, görmezden geldik-'itirafları' gerçeği azaltmıyor.

İnsanlık tarihinin gördüğü en rezil ve sistematik soykırımı güle-oynaya yapmış Almanya için bu türden bir 'üstlenme' ne yazar ki?

İSRAİL BU İŞE NE DER?

Sadece Almanya/Batı'nın Türkiye ile pazarlığa otururken elinde koz olsun için yapılan bu hamlenin kumpas olduğunu gösteren bir karine sunayım...

Perşembe günü mecliste konuşan bir Alman milletvekili dedi ki; “Bir hususu bilhassa öne çıkartmak istiyorum; bu tasarıyla Yahudi soykırımı hafiflemez. Biz Almanlar her zaman bu konuyla meşgul olacağız.”

İsrail, soykırım konusunda dünyada istisnai bir yere sahip.. Bu özelliğin getirilerinden de faydalanmış bir ülke.

Düşünün ki, sözde soykırım iddiasını kendi hükümetlerine tavsiye ederken dahi İsrail'in hassasiyetlerine, daha doğrusu avantajlı konumuna selam göndermeyi baştan hesaplamışlar.

Top(ar)lamak gerekiyor; Ukrayna, Rusya, Almanya, AB-ABD ilişkileri, Karadeniz-Gürcistan-Azerbaycan hattı ve Ermenistan, elbette Suriye-Irak-İran ve İsrail.. Hepsinin sonunda da terör örgütü PKK ve gayr-ı meşru çocukları PYD/YPG ile Türkiye'nin güney sınırı artı DAEŞ.

Hepsi aynı. Eş savaşın mevzileri.

Bu yüzden AB veya ABD cephesinden bir mermi geldiğinde Suriye ve Güneydoğu'daki varlıklarımız hemen alarm durumuna geçiyor.

Rusya ve Bağdat'ın Irak'taki üslerimizi bırakıp, askerlerimizi çekmemizi istemesi veya Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı'nın son açıklamaları bu silsileden müstesna olabilir mi?

O DÖRT ALAN YETMEDİ!..

Bu vakada bağlantılı ülkeler, zamanlama önemli ama ayrıca bir farkı var!..

Türkiye'ye yönelik atak, yeni hükümetle birlikte dış politika parametrelerinde değişiklik olacağına ilişkin resmi açıklamaların ardından geldi.

Mülteci krizinin varlığı, Berlin'in soykırım suçlaması gibi yıkıcı güçte bir adım atmayacağını düşündürttüğü için şaşırtıcıydı.. Öte yandan, Ankara'daki iç politik tazelenmenin diplomaside daha kapsayıcı bir yeni tasarım vaat ettiği sırada gelmesi üzerine de düşünülmeli! ('Ankara mesajı: Dış politika değişikliği zaruri', 01/06, Hürriyet.)

Ankara 4 madde saymıştı.. 'En azından' demişti, 'şu dört alanda dış politikada ciddi yeni adımlar gerekiyor':

'1- Suriye'de halkın bütün kesimlerinin katıldığı, kendisini ifade edebildiği bir sürece Türkiye destek verir. Irak'ta da farklı toplumsal kesimlerin işin içinde olduğu, merkezi hükümetle kuzeydeki yönetimin arasındaki ilişkilerin düzenlendiği atmosferi tercih ederiz.

2- Yeni dönemde Ruslarla uçak düşürülme kriziyle ortaya çıkan ilişkilerin düzenlenmesini arzu ederiz.

3- Türkiye'nin vize serbestîsi üzerinden AB ile geliştirmiş olduğu bu ilişkilerin de artık pozitif anlamda sonlandırılması lazım. Vize serbestîsi Türkiye dış politikasını ciddi şekilde etkileyecek bir husustur.

4- İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi süreci. Bununla ilgili olarak da son adımın, yani ablukanın hafifletilmesi, azaltılması, kaldırılması, artık ne derseniz deyin, buradaki ısrarımızı sürdüreceğiz.'

Berlin hamlesi bu dört maddeye nasıl etki eder dersiniz?

Azaltır mı çoğaltır mı?

Yenişafak
5 Haziran 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER