Önceki gün Cumhuriyet’te bir haber vardı..

“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklayacağı vizyon belgesinin başlıkları belli oldu.

CHP liderinin 3 Aralık’ta ülkeyi krizlerden çıkartacak liyakatli kadrolardan oluşan “ortak akıl koalisyonunu” tanıtması bekleniyor. Toplantı için “en iyilere görev vererek ülkeyi fabrika ayarlarına döndürme hedefi” yorumu yapılıyor.”

Bu haberdeki “liyakatli kadrolar”, “en iyilere görev vererek ülkeyi fabrika ayarlarına döndürme hedefi”, “ortak akıl koalisyonu” ifadelerini not edelim..

Bunlar anahtar kelimelerimiz. Birazdan cümle içinde kullanacağız.

Şimdi 4 yıl öncesine dönelim..

Hatırlayın 2018’de bir hengâme kopmuştu.

Yeni Ekonomik Program kapsamında maliyetleri düşürmek ve gelirleri artırmak için kurulması öngörülen Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi’nin çalışmalarında McKinsey Company isimli danışmanlık şirketinden destek alınacağı söylenmişti. 

Oysa aynı şirket, 80’li yılların ortasında Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) başvuru sürecinde…

90’ların ortasında özelleştirme sürecinde..

2000’lerin başında da hortumlanan batık bankaların yeniden yapılandırılması konularında, dönemin yönetimlerine danışmanlık hizmeti vermişti..

AK Parti Hükümeti’nin de bu şirketten destek almasını normalleştirmek için söylemiyorum, zira biz en sert şekilde karşı çıkanlardandık..

Ama 90’larda bu şirketle yol yürüyenlerin, 2018’de aynı şirketi “Amerikan ajan”lığıyla yaftalamasını ikiyüzlülük olarak görüyorum.

Neyse..

Devam edelim çünkü birazdan anlatacaklarım, yukarıdaki ikiyüzlülüğe rahmet okutur cinsten..

Başkan Erdoğan, McKinsey Company’dan destek alınmak istendiğini öğrenir öğrenmez duruma el koydu.

27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısında, “Bu şirketten fikri danışmanlık hizmeti dahi almayacağız, biz bize yeteriz’” diyerek noktayı koydu.

Peki, muhalefet ne dedi o süreçte?

2 Ekim 2018.. 

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Grup konuşması..

“Kendi milletine ve devletine güvenmeyip bir Amerikan şirketine güvenen bir hükümetin Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yeri yoktur. Devletin tüm mali bilgilerini ‘ezanımıza ve bayrağımıza saldıranlara’ teslim edeceksiniz. Bunu hangi ahlaki temele dayanarak yapacaksınız?” 

Kemal beyin açıklamasındaki “Kendi milletine ve devletine güvenmeyip bir Amerikan şirketine güvenen bir hükümetin Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yeri yoktur” ifadesi önemli!.. Not edelim.. 

2 Ekim 2018.. 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in grup konuşması..

“Bu anlaşmayı imzalayanları affetmeyeceğiz. Günü geldiğinde kesinlikle yargılayacağız” 

Meral hanımı da es geçmeyelim, “yargılayacağız” sözleri de önemli!..

3 Ekim 2018..

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun basın toplantısı..

 “Bir milletin geleceğini bir kişiye bağlamak ne kadar yanlışsa, bir ekonominin geleceğini de bir şirkete bağlamak o kadar yanlıştır. Açık söylüyorum; McKinsey, Türkiye’ye atanmış bir kayyumdur. Şimdi de yürüttüğü yanlış politikalar yüzünden Türkiye Cumhuriyeti’ni, Amerikalı bir kayyuma teslim etmek zorunda kalmıştır. Allah size akıl fikir versin.”

Temel beyden de (çok manidar) “Allah size akıl fikir versin” ve “bir kayyumdur” sözleri cepte kalsın..

5 Ekim Cuma..

yazının devamı