SİYASET

Kurtuluş Tayiz : Gülen Akıncılar Üssü'nde yakalansa yine inkar ederdi

Tarih
14 Ağustos 2016
İzlenme
2380 Kişi

Fetullah Gülen, Fransız medyası için kaleme aldığı yazıda 15 Temmuz darbesiyle ilgili kendisine isnat edilen suçlamaların onda birinin kanıtlanması durumunda Türkiye’ye dönmeye hazır olduğunu yazdı. Ne var ki darbeden önce de Türkiye'ye gelmesi için hiçbir engel yoktu. Darbe faili olarak suçlandığı bir dönemde ," kanıtlanırsa Türkiye'ye dönerim" diyen bu insan, hiçbir şeyle suçlanmadığı dönemlerde bile Türkiye'ye gelmediğine göre, yine herkesle dalga geçerek yalan söylemeye ve bu milletle alay etmeye devam ediyor.

Gülen, darbe bağlantısıyla ilgili tek bir kanıtın bile olmadığını savunuyor. Türkiye’nin iade talebi için ABD de “kanıt” istiyor. “Bir antideprasan olarak ABD” başlıklı yazısında Etyen Mahçupyan da darbenin arkasında ABD’nin olduğunu gösteren tek bir kanıt olmadığını idda ediyor.

Gülen’in kendisine yöneltilen suçlamaları kabul edeceğini, itirafta bulunacağını zaten beklenmiyor. Elbette Türk tarafı, suçlamalarla ilgili olarak elindeki kanıtları ABD’ye sunmak zorunda ve zaten koliler dolusu belge Amerika’ya iletildi. Bir yandan da Yargı süreci devam edecek ve ortaya çıkan yeni kanıtlar taraflara ulaştırılacaktır.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ile İngiliz Büyükelçi’nin, "Darbenin arkasında Gülen grubunun olduğunu anlamakta fazla zorluk çekmediklerine” ilişkin beyanatları da geçiştirecek gibi değil.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı, darbeyi komutasına almasını sağlamak amacıyla telefonun öbür ucunda bekleyen Gülen’i reddettiğini, konuşmadığını da hatırlatalım.

Darbeye katılan pekçok askerin ifadesinde de Fetullah Gülen bağlantısı açıkça gözler önüne seriliyor.

Görmek, bilmek isteyen kuşkusuz 15 Temmuz’daki FETÖ bağlantısını bu kanıtlar üzerinden de görebilir; bu kanıtların fazlasını görmeye de elbette herkesin hakkı vardır. Ancak ABD’nin Gülen bağlantısını görmezden gelmeye çalışması kendi sorumluluğuyla yakından bağlantılı; “Gülen’in darbeyle ilgisi var, ikna olduk” demekle “Darbenin arkasında biz varız”demek arasında çok fazla bir fark yoktur. ABD’nin bunu inkar etmesi gayet doğal. Ne yani ABD “Burada barındırdığımız bir adam Türkiye’de darbe yapmaya kalktı, bizim bu olayla hiç bir bağlantımız yok” mu diyecekti? Bunun makul bir şey olmadığının farkında olduğu için ABD, Gülen bağlantısına dair “yeterli kanıt” nakaratını tekrarlamayı sürdürüyor.

Amerikan Dışişlerini anladık ama Etyen Mahçupyan’ın darbenin arkasında ABD’nin olmadığını kanıtlama çabası pek manidar. ABD’de yaşayan bir örgüt lideri, hükümete yönelik her gün halka açık konuşmalarıyla tehditler savururken; mütemadiyen -ABD’nin de alenen rahatsızlığını ilan ettiği- AK Parti iktidarını devirmekle tehdit ederken ve bu çağrılarını ABD topraklarında, ABD tarafından güvenliği sağlanırken yapıyorsa, Türk hükümetinin ABD’den şüphelenmesi anormal mi?

Bu durumda senelerdir Gülen'i barındıran, himaye eden ve ona arka çıkan ABD'nin darbenin arkasında olduğunu düşünmek, antidepresanlık bir durum değil, makul bir çıkarsamadır.

15 Temmuz'un yaşandığı bir ülkede Amerikayı aklamak kimseye düşmez. Böyle bir çaba, milletin aklıyla alay etmek demektir.

Aynı zamanda 15 Temmuz'da Türkiye'ye yaşatılan o karanlığın planlayıcılarını bulmaya çalışırken Amerika'yı olağan şüpheli olarak nitelemek, onu körü körüne karalamak anlamına da gelmez. Tıpkı darbenin asıl merkezi olarak Amerika netleşse dahi, bunun devletin ve hükümetin sorumluluğunu azaltacağı anlamına gelmediği gibi.

Akşam
14 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER