YAŞAM

İsmail Kılıçarslan : O fotoğraflara bakarken

Tarih
21 Aralık 2016
İzlenme
1878 Kişi
Cihad Gökdemir'i tanıyanınız vardır mutlaka. Aralarında Mavi Marmara'nın da olduğu pek çok davanın avukatı… Aynı zamanda iflah olmaz bir sivil toplumcu. Başta İHH olmak üzere pek çok sivil toplum kuruluşunda aktif rol oynuyor. 


Halep'te insanlığımızdan utanmamız gereken manzaralar ortaya çıkınca, soykırım tehlikesi Halep'in kapısına dayanınca tabii ki Cihad Gökdemir hemen bölgeye intikal etti. Ben bu yazıyı yazarken İdlib kırsalında bir yerlerde Halep'ten gelecek mültecileri bekliyordu.

Gece 04:00 sularında sosyal medya hesabından iki ayrı fotoğraf paylaştı Cihad Gökdemir. İlkinde, iki kardeş vardı. Küçük, yani 4 yaşlarında olanın adı Ahmed; büyüğününki, yani 10 yaşlarında olanınkiyse Medine. Cihad sımsıkı sarılmış soğuktan titreyen Ahmed'e. Ahmed'in yanında oturan ablası Medine'ninse ağlamaktan gözünde yaş kalmamış. Gözaltları mora çalıyor artık. İkinci fotoğrafta ise Cihad'ın kucağında belki 2, belki 3 yaşında bir kız çocuğu var. 10 saat bir otobüste aç-susuz beklemiş. Etrafındaki herkese korku dolu gözlerle bakıyor.

O fotoğraflara bakarken ilkin elbette 'bu dünyada nefes alıp vermeye devam ediyorsak iyiler sayesinde' cümlesini geçirdim aklımdan. İnsanı donduran buz gibi havaya rağmen sıcak yatağını, çoluğunu-çocuğunu bırakıp kelle koltukta insan canı kurtarmaya gitmenin adıdır 'iyilik.' 'Kelle koltukta' demem de lafım gelişi zannedilmesin. Pazar akşamı İHH ekibinin olduğu yerin çok yakınında bombalar patladı. Allah'tan şehit ya da yaralı vermeden atlatıldı iş. Bir can, fazladan kurtarılabilecek tek bir can için ölümü göze alana 'yiğit' denir öyle ya. O halde selam olsun yiğitlere.

O fotoğraflara bakarken 'hangi aşağılık nedenle çıkan hangi aşağılık savaş 10 yaşında bir kızın göz pınarlarını kurutur, 4 yaşında bir oğlanı soğuktan ölmeye mahkûm eder, 3 yaşında bir bebeği 10 saat aç bırakır?' sorusu geldi aklıma. Aşağı yukarı Medine'yle yaşıt olan kızım geldi aklıma. Karanlık, kapkaranlık düşünceler geldi. Suriye'de olan şey Türkiye'de de olursa ne yapacağımı, ne yapabileceğimi hesap ettim uzun uzun. İşin içinden çıkamadım.

O fotoğraflara bakarken 'iyi ki Türkiye var' diye geçirdim aklımdan. Ülkemiz, Halep'teki durum konusunda inisiyatif almasaydı, yanı başında yaşanacak soykırımı engellemek için elinden geleni yapmasaydı Halep'in hali nice olurdu? Elbette eleştirilecek yanları var Türk dış politikasının. Fakat mazlumların, mağdurların 'kimsesi olma' konusunda yedi düvele karşı destansı bir mücadele verdiği de hakikat.

O fotoğraflara bakarken Suriye'de savaşın başından bu yana o çocuklara benzeyen kaç çocuk cesedi görmüş olabileceğimi düşündüm. Zihnimi iyice yokladım. Ahrar-üs Şam'ın, Liva-üt Tevhid'in, Türkmen Cephesi'nin, hatta Nusra'nın, hatta ve hatta IŞİD'in öldürdüğü çocuk olup olmadığını hatırlamaya çalıştım. Hayır, yoktu. Gördüğüm bütün çocuk cesetleri İran'ın, Şii milislerin, Suriye rejiminin ve Rusya'nın marifetiydi.

O fotoğraflara bakarken o çocukların başlarına gelenlerin bir Avrupa başkentinde, örneğin Roma'da, Madrid'de, Paris'te, Berlin'de yaşandığını hayal ettim. Dünyayı, o çocuklara bunu reva görenlerin başlarına yıkmak için kolları sıvarlardı derhal. Ama çocuklar Halepli. 'Kabul edilebilir zayiatlar' listesinin doğal üyeleri. O yüzden adına 'modern dünya' dediğimiz alçaklık biçimi o çocuklara kör, sağır, dilsiz.

O fotoğraflara bakarken o çocukların hesap gününde yakama yapışacağını düşündüm ve bundan öyle korktum, öyle ürktüm ki… 'Hangi Allah'ın belası mazeret yüzünden bizi orada ölüme terk ettiniz?' dediklerinde verecek bir cevabım yok çünkü. Bir tek cümle edemem. Gözlerine bir anlığına dahi bakamam. Hiçbir gerekçe, hiçbir mazeret, hiçbir neden o çocukları orada öylece, ölümün kollarına terk etmemi mazur gösteremez. Beni kurtarmaya hiçbir bahanenin gücü yetmez. Hiçbir 'ama' durumumu kurtarmaz.

O fotoğraflara bakarken uzakta, çok uzakta olduğunu bildiğim hayaller kurdum. Dünya Müslümanları zulme, zalime, gâvura karşı birleşmiş. Tek ses, tek yürek, tek beden olmuşlar. Emperyalist ABD'nin, emperyalist Rusya'nın, emperyalist Avrupa'nın, emperyalist İran'ın gıkı çıkamıyor. Çünkü biliyorlar ki en küçük zalimliklerinde İslam ülkeleri ayağa kalkar. Ve biliyorlar ki İslam ülkeleri ayağa kalkınca yapılan zulmün hesabını misliyle sorar.

O fotoğraflara bakarken insanlığa dair zaten az olan umudum biraz daha azaldı ve başa döndüm: 'Bu dünyada nefes alıp vermeye devam ediyorsak iyiler sayesinde…'

Yenişafak
21 Aralık 2016 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER