İşin esası şu...
Çin, virüs yoluyla Çin'e hapsedildi.
Bu virüsün aynı zamanda ölümcül bir ekonomik/sosyal hastalığın tetikçisi olabileceğini görmezden gelmek mümkün mü?

***

Düşünün...
İki ay öncesine kadar Çin'in "her yerde"liğini konuşuyorduk.
Afrika'nın geniş tarım alanlarında, Asya'nın her köşesinde...
Hatta İsrail'de...
Elbette küresel ekonominin göbeğinde...
Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkenin umut bağladığı yeni yatırımlarda...
Köşeye sıkışan İran'ın geleceğinde...
Hep Çin vardı.
Şimdi koca ülkenin gözü kendinden ötesine bakamıyor.
Ya gözü hep Çin'de olanlar ne olacak?
Bu soruya cevap aradığınızda göreceksiniz ki, bir salgından çok daha büyük bir problemle karşı karşıyayız.

***

Dönelim Çin'in içine...
Sadece evlerden zorla ve tekme tokat götürülenlerin video görüntüleri değil, Vuhan'da duvarlara asılan "Ateşli hastalığı olanları bildirmeyenler halk düşmanıdır" ilanları "Kültür Devrimi"nin haşin politikalarının her an dirilebileceğini düşündürüyor insanlara.
Salgın başladığından beri sizlere sürekli ÇKP tarihini ve Kültür Devrimi dönemini hatırlatmaya çalışmam boşuna değildi.
Şimdi Çi ve ekibi salgının olduğu yerlerde demir yumruğunu gösteriyor.
Batı'daki salgın hastalık uzmanları şöyle düşünüyor:
"Bu kadar berbat bir durumun altından kalkarsa bir tek ÇKP kalkar." Haksız sayılmazlar.
Çünkü ÇKP dünya üzerinde gerektiğinde "çileci" sosyal siyaset modelini ve yeniden izolasyonu seçebilecek belki tek iktidar örgütü.
Ama bu boyutta bir krizin son kertede partinin içini değiştireceği de unutulmamalı.

***