15 Temmuz 2015

Paralel yapıya yakın dershaneler ile tanışmam ilk örtündüğüm yıllarda gerçekleşti. Kendimce ilmi bilgimi arttırmak için ilahiyat fakültesine gitmeyi düşünmüş ve bir dershaneye yazılmıştım. Sonra benden öğrenci aday başvuru formu için fotoğraf istediler, çektirip götürdüm. “Başörtülü fotoğraf olmaz” dediler. (28 Şubat postmodern darbesi nedeni ile 2000’li yıllarda böyle bir talep normal gözükebilir anormal durum ise zaten bundan sonra yaşananlarda!)
Başımı açmam için yapılan ikna turları akıl alır gibi değildi.
Başarıya ulaşamadılar tabi…
Onlara şunu sordum; “Merkez medyada çalışan bir spiker olarak işimden sırf Allah’ın emrini yerine getirmek için ayrılıp birçok şeyi geride bırakan biri olarak, üniversiteye girmek için başımı açacaksam niye örtümdüm?”
Sonra ben kendi yoluma gittim. Yıllar sonra ikinci karşılaşmamız yeğenimin bir öğretmeninin tavsiyesi ile dershaneye yazılması sonucu vuku buldu. Zeki ama hareketli bir çocuk olması ağabeylerin hoşuna gitmemiş, kibarca çocuğunuzu alıp başka bir dershaneye yazdırın demişlerdi.
2009 yılında bunlardan tutun da medyaya kadar şahit olduklarımı yazdım. Henüz cemaatten paralele dönüşmedikleri için çoğu insanın dikkatini çekmedi.
Demem o ki gördüklerimden mütevellit dershanelerin dönüşümü haberini duyduğumda kaliteli bir eğitim adıma umutlarım yeşermişti.
Ne yapıp edildiyse dershanelerin kaldırılmasını düzenleyen kanun hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Üstelik iptal kararı oy çokluğuyla alındı.
Bu kesinlikle millet adına alınan bir karar değil!
Kararı, 121 milletvekilinin imzası ile AYM’ye taşıyan CHP’liler, dershane yasasının iptalini demokrasi adına sevindirici bulsalar da kendileri de bal gibi bunun devlete karşı siyasi bir hamle olduğunu çok iyi biliyor.
Öyle ya eğitim sistemindeki eksiklikler giderilsin, paralı eğitim tamamıyla kaldırılsın derken, geriye dönüşte iyi olan nedir?
Üstelik bu kararın Kadir Gecesi yapılması nasıl bir manipülasyondur!
Alamet bu ya!
Neyse ki biz aciz kulların bile gördüğünü Yaradan da görüyor.
Gelelim şayet verilen karar ile dershaneler eğitim hizmeti vermeye devam etmeseydi ne olacağına…
1 Eylül itibariyle kapanacak dershanelerin yerini MEB alacaktı.
Bakanlığın ücretsiz takviye kursları olacak okullarda ve halk eğitim merkezlerinde hafta sonları da dâhil üniversite hazırlık kursları verilecek, Türkiye genelinde yaklaşık 400 bin derslik kullanıma sunulacaktı.
Kurslar aynı zamanda çocukların sosyal, sanatsal ve kültürel yeteneklerini geliştirmek amacıyla tasarlanmıştı.
Takviye kurslarında görev alacak öğretmenlere teşvik niteliğinde iki uygulama getirilmiş, ek ders ücretleri yüzde 100 artırılmıştı. Bu kursları açan ve yıl boyunca sürdüren öğretmenler için ise hizmet puanı hesaplanmasında ayrıcalık tanınarak, ek hizmet puanı uygulaması başlatılmıştı.
Bunca emek, bunca düzenleme şimdi heba mı olacak?
Kırmızı Kitap’a girmiş bir yapının dershaneleri için bu ülkenin çocuklarına mı kıyılacak?
Bir kez daha gördük ki koalisyon görüşmeleri sırasında paralel yapı ile mücadele ilk şart olmalı.
Türkiye’nin elde ettiği kazanımlara göz dikenler gereken cevabı almalı!
Yoksa “Gelecek sene dershaneler kapanmayacak” diyerek yeni kayıtlar alan paralel yapının alametlerinin sonu gelmez!

Diriliş Postası