GÜNCEL

Ahmet Kekeç : Murat Belge Sözcü’de yazsın... Yakışır!

Tarih
11 Ekim 2014
İzlenme
1044 Kişi
11 Ekim 2014...
Nasıl saygın bir ağabeyimizdi... Bilgisi, birikimi ve kavrayışıyla örnek bir aydınımızdı... Alışık olduğumuz “cumhuriyet aydını” prototipinin dışına çıkmış, alışık olmadığımız şeyler söylemiş farklı bir entelektüeldi...
Severek okurduk.
Hâlâ severek okuyoruz.
Zaman zaman ona çok şey borçlu olduğumu/olduğumuzu düşünüyorum. Başkalarını bilmem ama “Tarihten Güncelliğe” benim için eşsiz bir okuma şölenidir. “Edebiyat Üstüne Yazılar” da öyle... Açar okurum. Oğuz Atay hakkında ne demiş bulunduğuna bakarım. Hoşlanırım yazdıklarından.
Daha farklı ve derin bir okumayı gerektiren Faulkner’ı biraz da Murat Belge sayesinde söktürebildik. “Ağustos Işığı”nın çok başarılı bir iş olduğunu düşünüyorum. Diğerleri de öyle... En zor eserleri dilimize kazandırmıştır. Joyce’un çevrilmesi zor “Portre”sine cesaret etmiştir ve harika bir iş çıkarmıştır. Hakkını inkâr edemeyiz.
Fakat, siyaset yazarı Murat Belge çok şaşırtıcı bir adam oldu.
Hakkındaki “iddialarımı” tekrarlayacak değilim. Dileyen arşivden ulaşabilir. Benim ne yazdığım, onun ne karşılık verdiği (hangi tahfif edici sözcüklerle mukabelede bulunduğu), hepsi kayıtlıdır... Burada mesele ben değilim. Kendimi yüce Murat Belge’yle eşitlemek, buradan bir paye elde etmek derdinde de değilim. Bir taraftarının da buyurduğu gibi, Murat Belge tarafından muhatap alındıysam ve onun“küçültücü” sözlerine mazhar olduysam, öpüp başıma koymalıydım. Öpüp başıma koyuyorum.
Konu şu:
Değerli bir aydın, rikkat sahibi bir entelektüel olarak Murat Belge, eleştirilerinde “ayıp” bir yöntemi (“değersizleştirmeyi” ve yalanı) benimsemeye başladı.
Mesela, “içki yasağı” diyor ve bu iddiasında ısrar ediyor.
Şimdi geriye dönüp, olup bitenleri tek tek anlatmanın gereği yok. “İçki düzenlemesi”yle ne murat edildiğini ve bunun “içki yasağı” anlamına gelmediğini/gelmeyeceğini, “uygar dünya”nın da bu türden düzenlemeler yaptığını ve üstelik daha sert yaptırımlara/yasaklara yöneldiğini anlatmanın gereği yok. Gereği de yok, yararı da yok. Bunları Murat Belge herkesten, hepimizden iyi bilir. Dolapdere kampusundaki öğlen rakılarından mahrum kaldığı için mahzundur, öfke geliştirmiştir, duygusal defans uyguluyordur... Budur.
Nitekim bütün mesele bu...
Murat Belge’ye “içki yasağı” yazıları yazdıran temel motivasyon bu.
Memleketin saplandığı “yasaklar”dan (!) şekvacı olan ve Yılmaz Özdil-Emin Çölaşan kıvamında yazılar döktüren Murat Belge’nin bir iddiası da (son zamanlarda iştahla dile getirdiği bir iddia bu), IŞİDdenilen o tuhaf vahşi örgütün Türkiye eliyle “yetiştirilmiş” ve “piyasaya sürülmüş” olması... Bunu bu şekilde ifade etmiyor tabii ama bu türden iddiaların üzerine balıklama atlamaktan da geri kalmıyor...
Nitekim, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın iddialarının üzerine de balıklama atladı ve “Biden’dan al
haberi” diye fevkalade ironik bir
yazı yazdı.
Biden’ın ve ABD yönetiminin “özür”ünden sonra ne yazacağını/nasıl kıvıracağını merak ediyordum.
Dün eski yazılarına göz attım.
Kaçırmışım...
Evet, kıvırmış.
Fevkalade iyi kıvırmış.
Şöyle oluyormuş: Amerika’da da Obama hükümetinden hesap soranlar varmış, (demokratik ülkelerde iktidarlardan “hesap” sorulurmuş; normal bir olaymış bu): “Birdenbire ortaya çıkan ve ortalığı duman eden bu adamlardan, bunların yaptığı hazırlıktan haberiniz yok muydu? Bu ne biçim istihbarat? Nasıl böyle gafil avlanırsınız?” denmiş.
Obama durumu açıklamak (ya da “tevil etmek”) için istihbaratçıları da örtük biçimde suçlayan sözler söyleyince, istihbaratçılar da onu suçlayan beyanatlar vermeye başlamış.
Joe Biden da bu açıkları kapamak için öyle konuşmak (yani Türkiye’yi suçlamak) gereğini duymuş. Tipik “siyaset adamı” refleksiymiş bu: kabahati başkasının üstüne atmak!
Bunu diyen ve son derece güzel kıvırdığını gösteren Murat Belge, birkaç satır sonra da şunları yazıyor: “Sonuç olarak, Biden, doğru olmayan şeyler söylediği için özür dilemiyor aslında. Söylenmemesi gereken, söylenmesi diplomatik racona uymayan şeyler söylediği için özür diliyor.”
Başlıkta, “Murat Belge Sözcü’de yazsın” demiştim ama haksızlık
etmişim.
Sözcü yazarları bile bu kadar kıvrak (ve pişkin) değil.
Kaldı ki, bulunduğu mecra Sözcü’den farklı değil.
Hatta, kimi konularda Sözcü’ye fark atıyor.
Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER