GÜNCEL

Sevilay Yükselir : Paralel'in iki günlük tiyatrosu

Tarih
14 Aralık 2014
İzlenme
1820 Kişi
14 Aralık 2014

Daha 17 Aralık darbe girişimi filan gerçekleşmemişti. Hatta ve hatta dershanelerin kapatılması ile ilgili hükümetten bir açıklama dahi gelmemişti. Gülen Cemaati'nin aslında cemaat değil, Türkiye'nin iç ve dış siyasetini dizayn etmek üzere kurulmuş uluslararası çapta bir örgüt olduğu tezleri filan da bugün olduğu gibi havada filan uçuşmuyordu. Başbakan Erdoğan hariç kabinedeki birçok bakan ve iktidar üyesi vekil ve hatta iki tarafı da yakın markaja alan birçok medya mensubu, 7 Şubat MİT krizinden sonra soğuk rüzgarlar esen Pensilvanya'yla ilişkilerin düzelmesi için canını dişine takıyordu. Aynen şu mealde cümleler birbirini kovalıyordu kulislerde; "Et tırnaktan ayrılır ama bu iktidar ve cemaat asla birbirinden ayrılmaz"... Tabii benim gibi aklı evvel olup; "Ayrılır-ayrılmalı" diyenler de hükümet ve cemaat arasını bozmak üzere apartta bekleyen "truva atları, fitneci" olarak yaftalanıyordu. (Bu arada yeri geldi şu notu düşmem lazım; Sırf bu yaftalama sebebiyle o tarihlerde ironik bir yazı kaleme almıştım. Arşivlerde hala duruyor. İşte o yazıdaki mesajı anlayamayan bazı ahmaklar benim de aynı koronun elemanı olduğumu düşünüp zaman zaman bana karşı o yazıyı kullanıyorlar! Bilmeliler ki o yazı sadece şahsımla ilgili ulu orta yerlerde; "tek amacı fitne! Hükümet ve cemaat arasını bozarak CHP'ye güç taşımak" diyen gerzeklere laf sokuşturmak için yazılmıştı!)
Neyse... Lafı uzatmayayım...
Dedim ya! 17 Aralık darbe girişimine aylar vardı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın temaslarını izlemek üzere Makedonya'daydım. Siyasetçilerden, işadamlarından ve gazetecilerden oluşan kalabalık bir heyet vardı. Rutin gazetecilik faaliyetleri dışında yorgunluk kahveleri sırasında ara ara oturup sohbet ediyorduk gruplar halinde. Bu sohbetlerden birini de o dönem Başbakanlık şu anda Cumhurbaşkanlığı ekibinde yer alan arkadaşlarla yapmıştık. Sarıgül daha CHP'de değildi. CHP'nin kapıları kapalıydı ve kimse ihtimal vermiyordu İstanbul'a aday yapılacağına. Önce onu yatırmıştık masaya. Çok net bir biçimde Sarıgül'ün CHP'ye katılacağını, aday da yapılacağını ve bunun olması için sadece Beylerbeyi konakları sakinlerinin değil, Pensilvanya'daki 'Sakalsız'ın da devrede olduğunu söylediğimde ortamdakiler burun kıvırmış ve iddialarıma aldırış etmemişlerdi. Konu Pensilvanya'ya gelince bu kez o günkü adlarıyla 'Gülen Cemaati' bugünkü adlarıyla Paralel Yapı denilen oluşumu masaya yatırmıştık. Başbakanlığın çekirdek kadrosu da tıpkı Başbakan gibi mesafeli bir duruş sergiliyordu ancak onlar da o tarihlerde henüz tehlikenin farkında değillerdi. Çünkü onlar da bu yapının ne kadar sinsi ve berbat bir yapı olduğunu kavrayamamışlardı. Küçümsüyorlardı. Aynen şöyle bir cümle kurmuştu Kayhan; "Oyları yüzde 3 olsa kafamı keserim!" Bunun üzerine demiştim ki; "Oyları yok evet! Sayısal olarak çoğunlukları yok ama PH (Psikolojik Harp) güçleri var! Algı yönetmede ustalıkları var! Bu özelliklerini kullanarak memleketin altını üstüne getirmeye çalışırlarsa şaşmayın sakın!"
Geçtiğimiz hafta içi yaptıklarını görünce bir kez daha takdir ettim kendimi. Twitter'da fenomenleştirdikleri "Avanak Avni" üzerinden müthiş bir senaryoyu sahneye koydular. İnanılmaz bir algı operasyonuna imza attılar. "Avanak Avni", ertesi günü aralarında birçok gazetecinin de olduğu tutuklamaların yapılacağını yazıp kamuoyu oluşturdu önce. Sonra adı geçen gazetecilerin başını çektiği güruh hep birlikte rol kesmeye başladılar. Zaman'ın başındaki İvedik "Acıların çocuğu" rolünde ekranlarda mağdur edebiyatı keserken gönüllüleri gazetenin önüne yığıldı.
Anlayacağınız... Kendileri yazdılar, kendileri oynadılar ve ama Allah var herkese de izlettirdiler tam 2 gün boyunca tiyatrolarını. Ben gerçekten takdir ediyorum ve de tebrik ediyorum. Böyle bir algı yönetme operasyon gücü değil sadece Türkiye'de, dünyanın hiçbir örgütünde yoktur!
Sabah

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER