14 Ekim 2015

Bir okuyucum sormuş:

“Demirtaş ve diğerleri patlama yerine karanfil koyup oy isterken şen şakrak, gülüyor... HDP’lilerin bu görüntüleri, Akit’in birinci sayfasında kocaman verilmiş ama ‘diğer gazetelerde’ pek yok!.. Neden acaba?”

Mesele “ruh” meselesi!

“Çilen” varsa yaparsın, yoksa “imaj” takılırsın!

Efendim, geçelim...

Ankara’daki menfur saldırının ardından, önceki gün AK Parti Sözcüsü Sayın Ömer Çelik, dün de Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldik.

Bugünkü yazımda, Ak Parti tabanının da yakından ilgilendiği son derece önemli bir hususu ele almak istiyorum.

AK Parti’nin ve diğer “hassas yapıların” medya, özellikle de “sosyal medya” organizasyonları ne kadar etkin?

Bu konularda sağlam, sıkı, güçlü, organize çalışmalar var mı?

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’la Moskova dönüş yolunda,  Başbakanımız Sayın Davutoğlu’yla da Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen buluşmalarımızda bu konuyu gündeme getirdim.

Kış kışlığını yapacak elbet; sen, ulaştırmadan milli savunmaya kadar birçok kritik alanda dev adımlar atmaya çalışır, ekonomik bağımsızlık yolunda ilerlerken...

Adamlar, “Buyurun efendim, kayıtsız şartsız hükümdar olduğunuz günlerin geri gelmesini istiyoruz” mu diyeceklerdi?

Dışarıdaki ve içerideki “şer odaklarının” Türkiye’yi “eski karanlık, aciz” günlerine döndürmek için kullandığı ve kullanmaya devam edeceği en önemli silahlardan biri de “medya”...

Algının yüzde yüzünü yönetmenin mümkün olmadığını, şer odaklarının çok yönlü saldırılarını tamamen etkisiz kılmanın imkânsız olduğunu biliyoruz da...

Ülkesini seven kadrolarının üzerine düşen, yapılabileceklerin tamamını yapmak.

Peki bu yapılıyor mu?

Her vesileyle bunu sorgulamaya çalışıyorum.

Gördünüz;

Ankara katliamının ardından bu ülkeyi yönetenlere, bu ülke için gecesini gündüzüne katanlara ne çirkin iftiralar atıldı, ne rezil saldırılarda bulunuldu.

Özellikle sosyal medya, şer odakları tarafından bu kez de son derece etkin bir şekilde kullanıldı.

Dün Sayın Başbakan’a da ifade ettim;

Ülkemizi yöneten cefakâr kadro, şu anda ne olduğunu değil de ne olmadığını, ne yaptığını değil de ne yapmadığını izah mecburiyetiyle karşı karşıya bırakılmış durumda.

“Hassas medya” çerçevesine alabileceğimiz gruplardan gelen sorular bile daha çok “şer odaklarının” algı operasyonlarının etkisiyle şekilleniyor.

Katliamdan, vahşetten Ak Parti’yi sorumlu tutan, Sayın Davutoğlu’nun bütün diyalog kanallarını sonuna kadar zorlamasını göz ardı eden, kutuplaşmanın bütün faturasını son derece haksız bir şekilde Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Ak Parti’ye yükleyen bir atmosfer dikkat çekiyor.

Sorularda genellikle “Kamuoyunda böyle bir algı var” girişine şahitlik ediyoruz.

Tamam da...

Bu algıyı oluşturan kimler?

Çok açık; şer odakları “Yeni Türkiye” idealine bağlı olduklarını söyleyenleri bile derinden etkiliyor ve yorumlarını, sorularını, tavırlarını şekillendiriyor.

Çirkin kampanyanın yoğun bir şekilde sürdüğü saatlerde dayanamadım bir twit attım:

“Ey AK Parti teşkilâtı, ey sorumlu birimler, uyuyor musunuz!”

Bu tepkimde, iftiralar, hakaretler karşısında duyduğum öfkeden kaynaklanan “haksızlık” payının olduğunu kabul ederim ama tamamen haksız olduğumu söyleyebilir misiniz?

Algı bozmayı hedefleyen saldırılara karşı gariban vatandaş elinden geleni yapıyor, sosyal medyada etkin olmaya, denge oluşturmaya çalışıyor ama...

AK Parti’nin 13 yıl boyunca iktidar olmasının sağladığı ortamı “lehlerine” kullananlar, bu işlerde son derece mahir olanlar ne yazık ki topa pek girmiyorlar.

Bu işlere fazla önem vermiyorlar!

Bunlara  “Gel şer odaklarına karşı çıkma yolunda bizimle birlikte risk alın” dediğinizde, “ortada kuyu var, yandan geç!”

 “Yerli medya”  işi “yerli otomobil”den bin kat daha önemli...

Zira bu alanda varlık gösteremezseniz, algı operasyonları ile başa çıkamazsanız bütün projeleriniz suya düşer!

Günün birinde, bir kıraathane köşesinde,  “Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik!” diye ağlaşırsınız.

Efendim;

Ak Parti’nin medya ilişkilerini yönetme, yürütme işi kısa bir süre önce Sayın Ömer Çelik’e emanet edildi.

Tecrübelerini, yeteneklerini kullanır ve işin üzerine abanırsa büyük mesafeler alınabileceğini düşünüyorum.

Bin türlü dert ile boğuşan Sayın Başbakan’ımızı bir de bu işlerle uğraştırmamak lâzım.

Medyada “Yeni Türkiye” etkinliğinin artması şart.

Temennimiz bu yönde, gelişmeleri izleyeceğiz!

YeniAkit