SİYASET

Serdar Arseven : 28 Şubat!

Tarih
29 Şubat 2024
İzlenme
411 Kişi

Aradan 27 yıl geçmiş…

Bugünün gençlerinin çoğu “28 Şubat”tan habersizdir, “14 Şubat” derseniz hepsi, “Sevgililer Günü” cevabını verir.

Darbe günlerinde biz de gençtik.

İmam Hatip neslinden değildik, ailemizden İslami eğitim almamıştık, gayet "lâikçi ruhlu" bir ortamda büyütülmüştük…

Namaza başlamamıza, “ikaz” niteliğindeki olaylar vesile olmuştu.

Namaz kıldığımızı öğrenen bazı aile fertleri, bu durumu hiç de hoş karşılamamıştı.

Güneş Gazetesi’nden Cuma Dergisi’ne geçişimiz, yeni bir ortama girişimiz…

Ardından, Türkiye’nin bitmez tükenmez “laiklik” tartışmalarına yakından bakışımız…

Laiklik adına icra edilen zulümlere tepkimiz…

O zamanlar çok saf ve berrak düşünüyorduk; Müslümanlar var ve diğerleri…

Zaman içinde, her inancın, her kavramın nasıl istismar edildiğini gördük…

Kendilerine Kemalist diyenlerle İslamcı diyenler arasındaki kavganın arka plânında “başka hesapların” da döndüğünü idrak ettik.

Bir de mazlumlar, mağdurlar, mağdureler vardı.

Onların feryatlarına kulak verdik.

Samimi insanlardı, çile çekiyorlardı…

Eğitim hakları ellerinden alınmıştı, devamlı hakaret işitiyorlardı…

Damgalanıyorlardı.

Korkunç psikolojik ve fiziki baskılar altındaydılar.

Üniversitenin “nazi odası”nda (ikna odası da deniyordu) işkence görüyorlardı.

Rahmetli Erbakan Hoca’nın başında bulunduğu 54. Erbakan-Çiller koalisyonunun yaptıklarını da yakından takip etmeye çalışıyorduk.

Büyük Adam’dı Rahmetli Erbakan Hoca.

Memleketin manen ve maddeten kalkınması için neler yaptığını okuyor, çok iyi bilenlerden dinliyorduk…

Koalisyon’un ilk altı ayında, o güne kadar ülkemiz ve kenara itilen kesimler lehine, hortumcular aleyhine dünya kadar icraat vardı

“Laikçi” denilenler bundan rahatsızdı.

Siyonistler çok çok rahatsızdı.

“Böyle giderse, bunlar 2005’te tek başına iktidar olur!” korkusunu raporlarına yansıtıyorlardı.

O günlerde, birçok “yargısız ihraç”a şahitlik ettik.

Mazlumlarla röportajlar yaptık.

Gece gündüz çalışıyorduk…

Tehditler alıyorduk, hakkımızda davalar açılıyordu.

Yemeden, içmeden, yorulmadan koşturuyor; bir mazluma daha faydamız dokunur diye dişimizi tırnağımıza takıyorduk.

O zamanın “Libo-MuhafazaKÂR” medya maymunları ise, darbecilere gidip, “Bizi Mustafa Karahasanoğlu, Hasan Karakaya, Serdar Arseven gibilerle karıştırmayın!” diyorlardı.

Derken...

Rahmetli Erbakan’ın iktidarı yıkıldı.

Ardından, ara dönem koalisyonları kuruldu.

Ardından, yönetim kurullarına emekli darbecilerin getirildiği bankalar batırıldı, milyarlarca dolar milletin sırtına bindirildi.

Katsayı adaletsizliği yüzünden, İmam Hatip eğitimi de, meslek eğitimi de bitme noktasına getirildi.

Nüfus plânlama faaliyeti adı altında yürütülen kampanyaların etkisiyle, nüfusumuz frenlendi, yaşlılığa sürüklendi.

İş dünyasındaki “yeşil sermaye” çerçevesine alınan gruplar batırıldı.

Bazı “Yeşilimsi” uyanıklar ise, bu ortamdan istifadeyle vatandaşın parasını hortumladı…

Kartel medyasına teşvik-meşvik adı altında ne milyar dolarlar pompalandı…

Birçok şey oldu.

Sonra Sayın Erdoğan’ın liderliğindeki Ak Parti iktidara geldi.

Zamanla katsayı haksızlığını da, başörtüsü yasağını da sona erdirdi…

Bu süreçte “Ya bu iktidar gider de yerine başkası gelirse… Başörtüsü yasağı geri gelmez mi?” soruları hep soruldu.

Bugün de sorulan soru bu, hiçbir güzellik teminat altında değil.

Yanlış işler ise, hep teminat altında!

28 Şubat işte, çok şey yazılabilir hakkında.

Kitabını yazarım, cilt cilt kitap olur.

İçinde “birçoklarını rahatsız edecek” çok şeyler de olur.

Değerlerimizin nasıl istismar edildiğini masaya yatırdığımızda, tartışma çıkar…

Ne dersiniz, tartışsak mı buraları da?

X

İyisi mi, bugüne bakmak.

Ey İktidar!

Ey Sivil Toplum Örgütleri!

Ey Medya!

Bugün…

Eğitim dünyasında nice sıkıntı var…

Birçok okulda, öğretmenlerimiz neler yaşıyor…


yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER