POLEMİK

Salih Tuna : Yazıklar olsun!

Tarih
05 Şubat 2015
İzlenme
2034 Kişi

5 Şubat 2015

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı, “Paralel yapı MOSSAD’la işbirliği yapıyor” diyor, her taşın altında Sabetayist arayan muhterem, “Erdoğan’a inat soyunalım” modundan gidiyor!

Daha da enteresanı, AK Parti’yi destekleyen kimi muhafazakârlar bile duymazlıktan geliyor!

Sayın Cumhurbaşkanımız, “Paralel yapı İran’la işbirliği yapıyor” deseydi yeri göğü inletirlerdi.

Vaktiyle, “Türkiye’deki İsrail, İsrail’de olduğundan daha güçlüdür” diyen Yalçın Küçük’ün bile gıkı çıkmıyor.

Tam aksine, en son bıraktığımda, “paralel yapı” konusunda duyarlı olan kimi ulusalcıları bile “Erdoğancı” olmakla suçluyordu.

Dumanlı Zaman’ı bence bu fırsatı kaçırmasın; hazret tam kıvamında. “Ablacığıma” nasıl ki, “Cemaat otoriterleşmeye dur dedi” dedirttiler, buna daha fazlasını söyleterek istedikleri randımanı alabilirler.

Üstelik ağrısız - pansumansız; yani çarpıtmadan, yani montajsız!

Yalçın Küçük’e de zaten “montaj” yapmaya hiç gerek yok. Zira kendi kendine yeterince “montaj” yapıyor.

Barış Yarkadaş’ı CHP’nin teorisyeni sanabiliyor, daha ne olsun.

Gerçi bu konuda CHP’nin de pek alternatifi yok; yani, Yarkadaş olmasa, Çalışkan Koray olacak.

Çalışkan Koray’ın da en büyük teorisi, Mustafa Sarıgül ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu yan yana getirip Mustafa Kemal üretmekti.

Bu da takdir edersiniz ki, Sayın Bahçeli’nin matematik hesabıyla iktidar olmasına benziyordu.

Yine de Bahçeli’ye haksızlık yapmayalım. Sarıgül Şişli’de İnönü’yle kavgaya tutuşunca mahut “teori” çöktü ama Bahçeli matematikten henüz umudunu kesmiş sayılmaz.

Gelgelelim, CHP’nin, hele de Sayın Kılıçdaroğlu’nun “teorisyene” ihtiyacı yok.

CHP’nin Genel Başkanı, bir defasında, “Kürt sorununun” çözümü konusunda partisinin 17 maddelik manifestosu olduğunu dile getirerek, “Birincisi, seçim barajının kaldırılmasıdır” demişti; “İkincisi nedir” diye sorunca da, “Şu anda aklımda değil, bilseydim hepsini getirir, burada konuşurduk...” cevabını vermişti.

Gördüğünüz gibi bizzat kendisi dibine kadar “teorisyen.”

Dünkü yazımda, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a duyduğunuz nefret kendi aranızdaki seviye farkını da hepten yok etti; hepiniz Atilla Taş’a döndünüz, yazık, farkında bile değilsiniz, dedim ya, birkaç okur, “Salih Bey çok acımasızsınız” diye mail gönderdi. 

“Teorileri” de “teorisyenleri” de ortada işte, söyleyin bakalım, acımasız olan ben miyim?

Bütün marifetleri Erdoğan nefretinden ibaret değil mi?!

Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım hep; kendinizi hapsettiğiniz bu alanda yapacağınız pek bir şey yok, rezil olmaktan başka!

Maalesef gitgide daha da rezil oluyorsunuz.

Entelektüel kapasitenin, bilgi birikiminin işe yaramadığı zamanlar vardır; cibilliyetin yani adamlığın gerektiği zamanlar.

Şayet tıynet sorununuz varsa eşek yüküyle kitap okusanız da fayda etmez.

Kendinizi hapsettiğiniz alanda Wittgenstein veya Nietzsche veya Baudrillard gelse daha fazlasını yapamazdı.

Mezkur filozoflar böylesi bir alana kendilerini mahkum edeceklerine kuvvetle muhtemel intihar etmeyi tercih ederlerdi.

Aslında siz de Erdoğan nefretiyle malul hale gelmekle entelektüel bakımdan intihar etmiş oldunuz.

Sosyal kültürel sınıf imtiyazlarınızı kaybetmenin panik atağıyla mı nedir, evet, toplu şekilde intihar ediyorsunuz.

İçinizden biri, ulusalcının önde gideni, Sultanahmet’teki intihar saldırısını açıkça savundu; demokrat bilineniz de “darbe” geveler oldu.

Şu acınacak hallerinize bakın; Kürtçünüz Türkçü, Türkçünüz Kürtçü, liberaliniz ulusalcı, ulusalcınız liberal, demokratınız darbeci, sağcınız solcu oldu.

Ve alayınız birden, “ The Cemaat” yandaşı oldunuz, yazıklar olsun!

YeniŞafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER