28 Eylül 2015

Sene 1965… Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'nda 'Mehmet Akif'i Anma Günü.' Konuşmacılar arasında birkaç profesör ve Üstad… Üstad, bir Türkoloji profesörüyle yan yana oturuyor. Türkoloji profesörü kalkıyor, konuşmasını yapıyor… Akif'i zorlayıcı ve saptırıcı bir yorumlamayla günümüzün değer yargıları muvacehesinde şirin ve sevimli gösterme çaba ve telaşı içinde bir konuşma… Türkoloji profesörü sandalyesine otururken Üstad elini sıkıyor ve biz derhal kafamızı uzatıyoruz ne dediğini duyabilmek için:
“ - Cehaletinizi tebrik ederim!..”
Yukarıdaki satırları Kayseri'nin yetiştirdiği en büyük dava adamlarından (Allah ömrüne bereket versin) Ali Biraderoğlu'nun “Necip Fazıl ve Büyük Doğu” kitabından iktibas ettim.
Sayın Biraderoğlu'ndan daha evvel de bir vesileyle bahsetmiştim.
Zaman gazetesinin “kendine jilet atan adam”ı, paralelcilerin 17 Aralık'ta yapmaya çalıştıkları darbeye direnen “dönemin başbakanı” Sayın Erdoğan'a, dönemin cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün ihanet etmesini istiyordu.
Ben de demiştim ki:
Sayın Gül, Büyük Doğu'nun mümtaz mütefekkirlerinden Ali Biraderoğlu'nun rahle-i tedrisatından geçti, AK Parti'nin kurucu liderine ihanet etmez.
***
Üstad Necip Fazıl Kısakürek nasıl ki o profesörün cehaletini tebrik etmişti, ben de Sayın Bağlamacı Eşbaşkan'ın “kıvraklığını” tebrik ediyorum.
Gerçekten çok “kıvrak” bir siyasetçiyle karşı karşıyayız.
O kadar ki, hızlandırılmış Demirel sanki.
Nasıl desem, “dün dündür, bugün bugündür” diyen merhum Demirel'in bu ülkeye 40 yılda yaptığını nerdeyse 4 ayda yapmayı başardı.
Bir farkla ki, ışıklar içinde yatası Demirel baraj, köprü yol da yapmıştı. PKK terörüne de elbette karşı çıkmıştı.
Sayın Bağlamacı Eşbaşkan baraj yapmak şöyle dursun, barajlardan galiba hazzetmiyor. “Askeri baraj” diyerek kıyametleri koparmıştı, unuttunuz mu?
Yol, köprü yapmasından geçtik, yapanlara da acayip celadetli. Lakin sıra yol ve köprüleri havaya uçuranlara gelince son derece müşfik.
“Müşfik” de laf mı?!
Bir ara PKK'nın terör listesinden çıkartılması için Almanya nezdinde yoğun çaba göstermişti.
Ne oldu biliyor musunuz?
Geçen gün Deutsche Welle'ye bir röportaj verdi. Soru şuydu: “HDP, daha önce Almanya'da PKK'nın terör listesinden çıkarılması için yoğun çaba sarf etmişti. Ve bu talep bazı Alman siyasi partilerden de destek almıştı. Bugün durum nedir? Bu talep gündeminizden tamamen çıktı mı?…”
Bu soru karşısında haliyle terlemiştir, aksini düşünmek saygısızlık olur.
Zaten daha önce de terlemişti.
Hani, “sokağa çıkın, alanları tutun” diye adeta “iç savaş” çağrısı yapmıştı da 53 vatandaşımızın katledilmesine neden olmuştu ya onu diyorum. Mezkur 6 - 8 Ekim olaylarından sonra yaptığı basın toplantısında boncuk boncuk terler dökmüştü.
Yanlış anlaşılmasın, terlemesini tebrik ediyorum. Demek ki zorda kaldığının farkında, bu da hiç yoktan iyidir.
Kimi paralelciler zorda olduklarının farkında bile değil.
Kumpas yaparken, suçüstü yakalandınız, devletin kılcal damarından söküldünüz, karaya vurdunuz, birer ikişer yurtdışına kaçıyorsunuz…
Hala nedir bu tehditler bu mülâaneler ey mübarekler?!
***
Sayın Bağlamacı Eşbaşkan son günlerde içinde bolca “barış” geçen cümleler kurmayı pek sever oldu.
Mesela geçen gün, “HDP bir barış ve kardeşlik projesi, halkların bir arada yaşama projesi olarak ortaya çıktığı…” gibi bir ifadeye yer verdi.
Terlemek güzeldir ama yetmiyor demek ki! Yetseydi, 53 vatandaşımızın katledilmesine neden olan bir insan bu sözleri söyleyemezdi.
Gerçi…
“Milli Çözüm Süreci”ne karşı çıkanların umudu haline geldikten ve bilumum paralecilerle el ele kol kola girdikten sonra her şeyi söyleyebilir.
Ne diyeyim..
Sayın Eşbaşkanın paralelcilerle işbirliğini tebrik ediyorum.

Yenişafak