GÜNCEL

Oray Eğin : Adnancılar ve FETÖ medyayı nasıl kullandı

Tarih
19 Temmuz 2018
İzlenme
1495 Kişi

Birbirlerinden mi öğreniyorlar, yoksa beraber mi hareket ediyorlar, bilmiyorum, ama Adnancılar’ın yargıdaki etkisi ve medyayı kullanma gücünün benzerine bir de FETÖ’de rastladım.

Bir zamanlar Adnan Hoca şikayet eder, yargı da EkşiSözlük’ten WordPress’e, Vatan gazetesinden Richard Dawkins’e örgütün hedefindeki her siteyi sorgusuzca kapatırdı. FETÖ’nün emrettiğinin tutuklanması misali.

Güçlerinin zirveye ulaştığı yıllarda Adnancılar medyadaki belli başlı isimler hakkında karalama kampanyaları düzenler, gazeteleri faks bombardımanına tutup hedef aldıkları isimler hakkında kendi bilinçaltlarından fırlayan ipe sapa gelmez sapkın fanteziler uydurur, karakter suikastına kalkışırdı.

Fetullah Gülen’i eleştiren gazetecilere de benzer şekilde tek bir kalemden çıktığı belli olan ama farklı isimlerden aynı içerikte yüzlerce mail yağardı. Hedef aldıkları isimlere yüzlerce aynı anda yüzlerce dava açan Adnancılar’ın dilekçeleri tek bir kalemden çıkmış gibi görünürdü. Aynı Ergenekon-Balyoz yıllarında FETÖ yayın organlarındaki haber metinleri ve savcılık iddianameleri gibi…

İKİ ÖRGÜT ARASINDAKİ AKRABALIK

Adnancılar’da olduğu gibi başlarda medyada çok az insan Gülen tehlikesine dikkat çekerken, büyük çoğunluk örgütün PR çalışmaları sonucu propagandaya alet oluyordu. İlkokul mezunu bir şarlatan olan Gülen’in büyük bir filozof, bir din bilgini olarak pazarlanması da böyle başladı.

Evrim karşıtı Adnan Oktar’ın ideologluğu ise grotesk görüntü ve davranışları yüzünden pek tutmadı. Yine de bu sayede birilerini yanına çekebilmeyi başardı.

İki örgüt arasındaki yöntem ve akrabalık bağını göstermesi açısından Adnancılar’ın içine evrim karşıtlığı vesilesiyle lisede giren Mustafa Akyol ve ta yıllar öncesinde Gülen’i öven babası Taha Akyol bana çok simgesel bir örnek olarak gelir. Bizzat Adnan Oktar tarafından dillendirilmesine rağmen Acun Ilıcalı’nın örgütteki yılları hakkında ise hiç konuşulmaz. Zira bugün Acun Medya da başlı başına bir çıkar grubudur ve medyada ondan nasiplenmek isteyenler hiç de az değildir. Bir Dominik seyahati, bir TV programı ihtimali…

Özünde FETÖ’cüler gibi Adnancılar’ın medyadaki ilişkiler ağı da birey değil bir sistem sorunudur. FETÖ nasıl kendi çıkarları için medyayı kullanıp, gazetecilere kendi meslektaşlarını manşetlerden infaz ettirdiyse Adnancılar da kirli magazin düzenini besledi.

***********

KARŞILIKLI BİR ÇIKAR ALIŞVERİŞİ

Ebru Şimşek’in 18 yaşında şantaj görüntüleri çekildi ve basına servis edildi. 90’ların popüler gece kulübü 2019’da gizli kamerayla eğlenen ünlüleri çektiler ve televizyonda yayınlandı. Çok el değiştiren Star TV’nin arşivleri yok olmadıysa bir yerlerde duruyordur.

Medyanın bu koşulsuz kabulünün tek sebebi sadece rating yarışı ya da haber atlatma merakı, veya “Kim sızdırırsa sızdırsın haber haberdir” gibi tartışmalı bir gazetecilik düsturu değildi. Tıpkı sonradan FETÖ’de olduğu gibi düpedüz karşılıklı bir çıkar alışveriş söz konusuydu Adnancılar’la medyanın bir bölümü arasında.

Medyanın Adnancılar’a en büyük katkısı ise (bilerek ya da bilmeyerek) örgütü bir eğlence unsuru, bir tuhaflıklar kumpanyası ya da “freak show” olarak yansıtmak oldu. Adnancılar kedicikleri, tuhaf makyajları ve kostümleriyle kendilerini bilerek alay malzemesi gibi gösterdiler, medya da bu tuzağa düştü ve örgütün hafife alınmasına neden oldu. Bugün tam da bu yüzden Oktar’ın evinden çıkan silahlar karşısında şaşkınlık içinde kalanlar var, çünkü bilinçaltımıza bir komedi unsuru olarak kazınmışlardı medya sayesinde.

Ezoterik ve karanlık bir örgüt yapılaşması olan FETÖ’ye sempatiyle bakanlar, mesela darbe kalkışmasına şüpheyle yaklaşan ufak bir azınlık da “Hocaefendi”nin medya tarafından pazarlanan sahte hoşgörü ve barış mesajlarının etkisindedir herhalde. Zira yılın sporcusu ya da hoşgörü gibi uyduruk ödül törenleri, Abant toplantıları ve başka faaliyetlerle bu yalanları medyaya satması için sunan da bizzat Gülen örgütüydü.

***********

İNTİZAR HABERLERİNİN KAYNAĞI

Medyayla tarikatlar / suç örgütleri arasındaki bu girift ilişkiler yeteri kadar sorgulanmadı, sorgulanmıyor. Kastım bireyler değil, çarkı işleten mekanizma. Aktörler değişiyor, kimi gazetecilerin sırtını karanlık gruplara yansıma alışkanlığı bir türlü bitmiyor.

Fetullah Gülen, Adnan Oktar ve son dönemlerin popüler tarikat lideri Ahmet Hulusi’yi değerlendiren Ahmet Hakan “Gelin haykıralım, Türkiye Cumhuriyeti meczuplar memleketi olamaz” diye çağrı yapıyor dün.

Ben ise Hürriyet’teki Mustafa Ceceli-İntizar haberlerini gördükçe aktörler değişse de en azından medyanın bir bölümünde işlerin hep aynı ilerlediğini, dün birilerinden beslenen, önüne konanı yazmakla ünlenenlerin bugün başka çıkar odaklarının etkisinde kalıp kendilerini hala kullandırdıklarını görüyorum. Sanırım, Hürriyet yazarının çağrısını ilk görmezden gelecek olanlar da Hürriyet’in magazincileri olacaktır.

yazının kaynağı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

  • YORUMLAR
  • HAK DAVA

    19 Temmuz 2018
    0 0
    BU MEMLEKETTE BU KADAR SATILIK DOMUZ VARKEN ADAM OLMAZLAR SENİN AHMET HAKAN DEDİĞİN DEYYUS DAHA DÜNE KADAR CNN TÜRK EKRANLARINDA ELİNE SAZ VERİP SELAHATTİN DEMİRTAŞI PARLATMAKLA MEŞGÜLDÜ SORU ŞU SELAHATTİN DEMİRTAŞ İÇERİDE TUTUKLUDA BU ŞEREFSİZ AHMET HAKAN NEDEN TUTUKLU DEĞİL GELİN HEP BİRLİKTE BU ÜLKEYİ TERÖRİSTLERDEN TEMİZLEYELİM TERÖR VE HAİN ÜLKESİ OLMASIN..O MECZUP DEDİKLERİNİ ZAMANINDA PARLATANDA AHMET HAKAN İTİ İDİ..
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER