Vakıf ilk iş olarak, MEB’e bağlı olan, Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Türkmenistan gibi ülkelerde eğitim veren okulları bünyesine alacak.

Türk vatandaşlarının yurtdışında çoğunlukta olduğu ve çok sayıda Türk vatandaşının, çalışmak için gittiği ülkelerde envanter çalışmasını başlatacak.

Hangi ülkede kaç Türk okulu bulunduğu, hangi okulların kapatıldığı ve devredilmesi gerektiği tespit edilecek. Artık Türkiye Maarif Vakfı yasalaştı ve bu ülkelerdeki farklı statülerde açılmış olan, okullar vakfa bağlanacak.

Bu okullardan devredilmek istenenler ve ülke yönetimi tarafından kapatılanlar, Maarif Vakfı aracılığıyla işletilecek. Ülkelere gönderilecek öğretmenler, devlet memuru olmayacak. Okullara özellikle atamaları yapılamayan öğretmenler arasından öğretmen seçilecek.

Başarılı adaylar görevlendirilebilecek, öğretmenler ülkenin şartlarına göre belirlenecek tutarda, maaş ödenecek. Vakfın yönetiminde görev yapacak isimler, diplomatik pasaport sahibi olacak.

Maarif Vakfı faaliyet gösterdiği ülkenin durumuna göre, şirket ve alt vakıf kurabilecek, belirlenen ülkelerdeki farklı vakıflarla işbirliği de yapabilecek. Eğitim kurumlarıyla veya resmi kurumlarla, protokollerle, eğitim faaliyetlerini yürütebilecek.

Türk okullarının daha önce, Fetö’ye ait okulların almış olduğu, ruhsatlar iptal edilecek, özellikle Orta Asya ve Afrika ülkelerinde, Türk büyükelçilikleri aracılığıyla ruhsat aldıkları göz önünde bulundurularak, Maarif Vakfı’na devredilmeyen veya satılmayan okulların, lisansları iptal edilebilecek, okulların devredilmediği yerlerde, vakıf aracılığıyla kaliteli eğitim ve burs imkanları, son olarak yeni okulların cazibesi artırılacak ve alternatif Maarif Vakfı’nın kolejleri açılacak.

ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde, çartır okul formülü işletilecek, hazır binalar ve okullar satın alınacak veya kiralanacak, ilk etapta Somali, Gambiya ve Tacikistan, okullarını kapatmak veya Maarif Vakfı’na devretmek istediğini bildirdi. Çat ve Pakistan da buna ilave edildi.

 ŞİMDİ BENİM BİR TEKLİFİM VAR

Türkiye’deki her şehrin, yurtdışında kardeş şehir olarak, Fetö’ye ait okullar ve üniversiteler açtığı apaçık bilinmektedir. Türkiye’de zengin işadamlarının ortaklıkları ile  kurulmuş şirketler vasıtası ile bu yurtdışı okullar ve üniversiteler yönetilmekte ve finansı sağlanmaktadır.

1993 yılında, benim de hissedarı olduğum, genel koordinatör ve genel müdür olarak Balkanlar’da ve Orta Asya ülkelerinde açmış olduğum, üniversiteler ve okullarla ilgili hisselerim ve okullardaki, üniversitelerdeki protokollerde imzalarım var. (9 ülke) Ben bu hisselerimi Maarif Vakfı’na hiçbir ücret talep etmeden devretmek istiyorum.

BU PROTOKOLLERİN ORİJİNAL METİNLERİ VE AÇILIŞ GÖRÜNTÜLERİ VİDEO VE BELGE OLARAK ELİMDE MEVCUTTUR.

Maarif Vakfı benimle irtibata geçerek bu şirketlerin, Türkiye›deki kurucularından, bu hisseleri el koyarak geriye almalı ve bu şirketleri kurmuş olanları, Fetö’ye mensubiyetten derhal sorgulamalıdır.

Özellikle Fetö’nün talimatı ile yurtdışında okul açmış işadamlarını ve şirketlerin ortaklarını ve hisselerini, ellerinden almalı ve onları sorgulamalıdır.

Buradan da ilgililere sesleniyorum; işe nereden başlayacaklarını bulmaları/bilmeleri için, en azından bu yurtdışı üniversite ve okulların şirketlerinin, isimleri ve listelerini benden alabilirler ve bunların hisselerini, isteseler de, istemeseler de, onların ellerinden alıp, bunun hesabını sorabilirler.

Bu kadar önemli işler, bir an evvel yapılmalı ve devlete devredilmelidir. Bu örgütün Türkiye’deki temsilcileri, öğretim elemanları, müdürleri, rektörleri ve dekanları, bundan önceki yıllarda orada görev yapanlar ve o güne kadar o okullardan mezun olanlar, ciddiyetle o ülkelerde hangi mevkiye ve makamlara geldiği, tespit edilmeli ve o ülke yetkililerine, bu okul mezunlarının, Fetö mensubu olabileceğinin hatırlatılması ile bu ülke ilişkilerinde bu uyarıların öne çıkarılması ve araştırılması teklif edilmelidir.

Çünkü Türkiye›deki gibi, o ülkelerde de, Fetö mensubu üst düzey yöneticiler, bu ülkede aynı yöntemlerle siyasi istikrarı bozabilir, siyasi yönetimi ele geçirebilecek darbelere kalkışabilirler ve devleti Fetö’nün istediği şekilde, siyaseten ve ekonomik yönden, ele geçirebilirler.

Bu ihtimaller de, teker teker araştırılmalı ve o ülke yetkilileri ile bir masa başı çalışması yapılmalıdır ve onlar da bu hususta uyarılmalıdır.

YeniAkit
23 Kasım 2016