8 Eylül 2015

Pazar günü yine yüreklerimize ateş salan bir saldırı haberi aldık…

Bu satırları yazarken, henüz kaç şehit verdiğimiz bilgisine sahip değiliz.

Yalnız, hayli komplike bir operasyon olduğunu biliyoruz.

Saldırı çok yönlü.

Bir direnci kırmayı amaçladığı o kadar açık ki, artık zeka özürlülerin bile anlama düzeyine indi.

7 Haziran seçimi istenilen sonucu vermeyince önceden planlanan kaos stratejisi devreye sokuldu anlaşılan.

HDP/PKK saldıracak, “Vay şerefsiz” medyası ve Paralel ihanet medyası algı operasyonları düzenleyip diğer görsel ve yazılı basın organlarının da katkısıyla, ‘düşman’ öcüleştirilecek ve ‘Gezi’ bileşenleri de sahneye sürülerek sokak hareketleri kızıştırılacak…

Ardından Tayyip Erdoğan mecburen gidecek, Türkiye, ‘oyun kurucu’  ve mazlum halkların umudu konumunu yitirerek eski sünepe haline dönecek!..

Plan başından beri bu!

O yüzden 80 milletvekili kazanmış olmasına rağmen HDP/PKK Çözüm Süreci’ni sabote etti.

Emir öyleydi zira.

Yeni bir seçim, bütün dengeleri altüst etme potansiyeline sahip ve şer konvansiyonu, işi kesinlikle şansa bırakmak niyetinde değil…

Yani asıl amaç seçimi yaptırmamak!

Her şeyde olduğu gibi bunun sorumluluğunu da Reis’in sırtına yüklemek.

Bu nedenle, sadece Türkiye içerisindeki terör odaklarınca değil, uluslararası militer güçlerin de müdahil olabileceği Dağlıca gibi zorlu bir yer, özenle seçildi.

Bu saldırı ile Türkiye’ye “her şeyi” yapabilecekleri mesajı verdiler.

Buna mukabil ülke genelinde saldırının uyandıracağı infiali en aza indirebilmek için emre amade bekleyen medya güçlerine işaret çakıldı ve baş aktör Hürriyet devreye girdi.

Onu, din düşmanı Paralel Çete medyası takip etti.

Ardından diğer kazurat takımıyla ana muhalefet sahne aldı.

Hedefe koydukları adamın bir sözünü, bağlamından kopararak haysiyet cellatlığına başlandı ve bir anda herkes bu konuya odaklandı.

Öyle ki, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu başta olmak üzere tüm zavallı CHP’liler, bu yalan ve manipülatif haberden hareketle ve rezil olmak pahasına saldırıya geçtiler.

Haber yalandı ve bu anında tespit edildi ama maksat hasıl olmuştu.

Normal şartlarda bir yayım organı, ‘yanlış’ (!) yaptığı haberi özür dileyerek düzeltir ama Hürriyet, maksada ulaşmanın sağladığı tatminle ve hiçbir şey olmamış gibi sildi haberini.

Diğerleri tezvirata devam etti.

Dağlıca’da her ne olduysa, etkisinin, Türkiye’ye verilen mesajla sınırlı kalması yönünde her şey yapılmış ve önemli ölçüde de amaca ulaşılmıştı ne yazık ki.

Özetle: Ateşten günlerden geçiyoruz.

Kelimenin tam manasıyla bir ‘kurtuluş savaşı’ söz konusu.

HDP/PKK’nın Dağlıca’dan, başını Hürriyet’in çektiği din ve vatan düşmanı medyanın İstanbul’dan saldırdığı bir hadiseye tanıklık ettik, Pazar akşamı…

Gören gözlerin kör, işiten kulakların sağır olduğu acımasız ve vicdansız bir süreç…

Allah, akıl, i’zan ve basiret versin demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Ya Sebur!..

Diriliş Postası