CHP'nin yıllar sonra yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkması, sandıkta rakibi Ak Parti'yi ilk kez 2 puan geride bırakması muhalefet cephesinde umut yarattı.
CHP'li belediye başkanlarının dualarla makama oturmaları, kavgacı bir üslüp yerine uzlaşı arayacaklarını söylemeleri, Özgür Özel'in sağ duyulu açıklamaları da CHP'nin daha rasyonel bir siyaset izleyeceği yorumlarını besliyor.
Başarırsa ne ala.

Ancak seçmenin bu stratejiye inanması, samimi bulması, CHP'li aktörleri tehdit olarak görmekten vazgeçmesi bugünden yarına olacak iş değil. Bu uzun soluklu bir süreç. Bakacak, görecek, izleyecek. Aksi olsa, partiler arası seçmen geçirgenliği bu kadar hızlı olsa, Beyoğlu'nu CHP değil AK Parti kazanırdı mesela. Sandık sonuçları bize seçmenin Ak Partili adayın Atatürk'ün evinin bahçesindeki restorasyon çalışmalarını vs. sahici bulmadığını ve aslı varken suretine gitmediğini gösteriyor.
Kaldı ki CHP'nin seçimlerde ittifak yaptığı DEM adeta bir saatli bomba.
Daha sandıklar kaldırılmadan hukuki bir tartışma bahanesiyle Van'da sergiledikleri Hendek provası akıbetleri hakkında epeyce fikir veriyor.
Meral Danış Beştaş'ın seçim gecesi "Ekrem İmamoğlu bu oylar benimdir demesin sakın, aldığı oylar onun değil. Bizim seçmenlerimiz oraya oy verdi" diyerek işaret ettiği İBB Meclisindeki DEM'liler de artık daha güçlü. CHP listelerinde yer alan 43 DEM'liden 17'si artık İBB Meclis üyesi.
İmamoğlu'nun ifadesiyle söylersek bu dönem "Çapa yapıp ot yolmakla" yetinmeyecekleri ortada.
Özetle CHP kazanmayı öğreniyor mu göreceğiz. Ama kazanmak için iktidarın tabanından alması gereken CHP'nin sırtındaki DEM yüküyle bu işi başarmayacağı ortada.

***

İYİ'LİK DE BİR YERE KADAR

YRP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Fatih Uğurlu, bayram ziyareti için gelen STK ile İlişkiler Başkan Yardımcısı Seçim Aydın, Kadın Kolları'ndan Kevser Vural Yıldız ve Ayşegül Kapukaya'dan oluşan İyi Parti heyetini ağırlıyor.
Diyalog tüm sıkıcılığıyla rutininde akarken YRP'li başkan birden İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener yüklenmeye başlıyor. Misafirlerini ezdikçe eziyor. "Meral Hanımı Bahçeli yönetmiyor mu" bile diyor

Misafirlerse hiç oralı değil. Genel Başkanları için ağızlarını açıp tek bir laf bile edemiyorlar.
Kavga etsinler, onlar da daha misafir ağırlama adabından bihaber ev sahibine uyup nezaketsizlik yapsınlar demiyorum elbette. Ama "Partilerin içi işlerine karışmama taraftarıyız" türünden gevelemeler dışında onlar da bir pekala siyasi bir espiri yapabilirlerdi. Malzememi yok?
Bu kadar eziklik İyilikle açıklanabilir mi?

***

BAYRAM CIVIL CIVIL GEÇTİ

Tatil beldeleri arife günü başlayan kavimler göçü nedeniyle doldu taştı.
Çeşme'nin nüfusu 1 milyonu aştı.
Amasra'da günlük araç girişi 20 bine çıkınca giriş çıkışlar durduruldu.
Bizler de İstanbul Bayram'da sakin olur diye düşünüyorduk ama yanıldık.

Bayramın üçüncü günü İstanbul'da trafik her zamankinden berbat. Gece yarısı köprülerde trafik kaput. Karaköy'de, 'Tarihi Yarımada'da trafik polisleri yayaları yönlendiriyor. Üsküdar sahillerini dolduran vatandaşlar izdihamdan denize düşme tehlikesi atlatıyor. Yanlış anlaşılmasın, "halk sahilleri doldurdu vatandaş denize giremiyor" diye yakınmak için söylemiyorum bunları.
Deli miyim ki tatilde, bayramda sokakta gezen, eğlenen insan görünce rahatsız olayım?
Ayrıca kalabalığı sevmiyorsan oturursun evinde ya da daha tenha yerleri tercih edersin. Sokağa çık diye kafana silah dayayan mı var?

***