SİYASET

İsmail Kılıçarslan : Vermeyeceğiz

Tarih
27 Mart 2016
İzlenme
5379 Kişi

Artık saklanamıyorsunuz. Bomba İstiklal'de patlayınca 'Türkiye teslim', Brüksel'de patlayınca 'acılar ortak' manşeti atmanızdan tanıyoruz sizi. Her bomba patladığında besmele dahi çekmeye mahal bırakmadan 'Erdoğan istifa' çığlıkları atışınızdan tanıyoruz sizi. 'Erdoğan uyardıktan 3 gün sonra Avrupa'nın kalbinde bombalar patlıyor, bu da mı tesadüf?' deyişinizden tanıyoruz. 'Erdoğan'ı gönderecekler diye hepimizi öldürecekler' yazışınızdan.

Artık saklanamıyorsunuz. Sizi iyi, hem de pekiyi tanıyoruz. Türkiye'nin lehine olabilecek her şeyin tam karşısında, aleyhine olabilecek her şeyin tam yanı başında oluşunuza alıştık artık.

Derdinizin sadece Recep Tayyip Erdoğan ile olduğuna inandırmaya çalışıyorsunuz bizi. Tutkulusunuz. Hedefinizden milim sapmadan durmaksızın kalenin kapısını zorluyorsunuz elinizdeki koçbaşlarıyla. Yalan yok. Belirli sayıda taraftar da buluyorsunuz. Sanki Recep Tayyip Erdoğan giderse bütün gerginlik dinecek, bütün kutuplaşma bitecek, bütün sinirler yatışacakmış gibi yapmayı çok iyi başarıyorsunuz.

Bir şeyi atlıyorsunuz ancak. Siz nasıl çocuklarınıza, gençlerinize kendi mutlu, mesut günlerinizi anlatıyorsanız, biz de çocuklarımıza, gençlerimize kendi berbat, kötü, huzursuz günlerimizi anlatıyoruz. Sözgelimi mesele sadece Necmettin Erbakan imiş gibi yaptığınız günler aklımızda. Bankalardan güle oynaya, çatır çatır çaldığınız milyar dolarlar aklımızda. Sinsi bir elin yol verdiği, birdenbire pıtrak gibi büyüyen, büyütülen ihanet şebekeleri aklımızda. Memlekete başbakan yapmak için bütün gücünüzle destek verdiğiniz işadamı kılıklı tipler de aklımızda, memleketin başbakanını pijamayla karşıladığınız günler de…

Şunu artık bence o kalından kalın kafanıza sokun beyim. Derdinizin sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın gitmesi olduğuna gerçekten itimat etsek belki de veririz size onu. Ama derdinizin ne olduğunu çok ama çok iyi biliyoruz.

Şöyle deneyeyim anlatmayı. 2002'de 'alt tabaka, ayak takımı' dediğiniz halk bir devrim yapıp 'sistemin içine' girmeyi başardı. Hayır. 'O şahane ayrıcalıklarınız elinizden alındı' diyemem, o denli hayalperest değilim. Ama nasıl derler, 'sistemin içine dahil olmayı kabul eden' 10 milyon, 15 milyon, 20 milyon insan rahatınızı kaçırdı. Konforunuzu bozdu. Yavaş yavaş 'oralar bizim doğal hakkımız' dediğiniz nerelerse oralara sirayet etmeye başladılar. Bir baktınız Bodrum'dalar, bir baktınız Konak Meydanı'ndalar, bir baktınız İtalya'dalar falan. Bürokraside temsil ediliyorlar, STK'lar kuruyorlar, medyada söz sahibi oluyorlar, Birleşmiş Milletlerin bilmem hangi komisyonunun toplantısına başörtüleriyle girip Türkiye'yi temsil eden kızlardan falan söz edebiliyoruz hatta.

Şimdi sen, meselenin Recep Tayyip Erdoğan olduğuna bizi inandırarak alayımıza diyorsun ki 'sistemin içinden çık. Periferide iyiydin. Sen taşradayken, kenardayken hepimiz çok mutluyduk. Hadi tekrar o eski mesut günler geri gelsin.'

Ok bir kere yaydan çıkarsa geri dönmesi zor olur beyim.

Sen bizden Recep Tayyip Erdoğan'ı istemiyorsun ki... Sen bizden kendi sidikli iktidarını tekrar ele geçirmeyi talep ediyorsun. Ve gözümüzün içine baka baka o yalanı çoğaltıyor, çoğaltıyor, çoğaltıyorsun: 'Vallaha bizim bütün derdimiz Recep Tayyip Erdoğan'la.'

Dur bir nefes al beyim. Bunu birkaç kez daha söylemiştim, yine söyleyeceğim. Ben hatasız, günahsız, pürüzsüz birine bağlanmayı makul bulsaydım Gülen'e bağlanırdım, ne diye Erdoğan'a bağlanayım. Dolayısıyla öyle zannettiğin gibi 'Recep Tayyip Erdoğan'dan hata sadır olmaz' demiyorum. Zaten böyle söylenmesini Erdoğan'ın kendisi de istemiyordur emin ol.

Biz Recep Tayyip Erdoğan'a bağlanıyorsak, onun hatasız, günahsız, pürüzsüz oluşundan değil; var oluşumuza, var kalışımıza bağlanmayı önemsediğimizdendir beyim. Sizin karşısında durduğunuz her durumun, her kişinin hemen yanında durmak bizim için şeref nişanesidir, onur madalyasıdır da ondan beyim.

Size Recep Tayyip Erdoğan'ı vermeyeceğiz beyim. Size kendimizi teslim etmeyeceğiz.

Karşınızda duran direniş cephesinin reflekslerini doğru anla diye yazıyorum bunları beyim. Hani o çok güvendiğiniz, 'Recep Tayyip Erdoğan sonrası alternatifler' olarak konumlandırdığınız birileri var ya. Hah. Onlara bir şekilde sıra gelirse bu halk her haine yaptığını onlara da yapmaktan geri kalmayacaktır emin olun. Birazcık sindirebilirsiniz belki bizi. Ancak ağır, fakat istikamet üzere yürüyen bir gövdemiz vardır. Bir fırsatını bulup yürümeye devam ederiz beyim.

Ne diyordu Cioran: 'Hacılar. Bunu bize bir Erdoğan meselesi olarak yutturmaya çalışmayın artık Allah aşkına. Meselenin bir ölüm-kalım meselesi olduğunu çoktan fark etmiş durumdayız zira.'

Yenişafak
27 Mart 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER