GÜNCEL

İsmail Kılıçarslan : Okmeydanı versus Çarşamba

Tarih
21 Mart 2015
İzlenme
2415 Kişi

21 Mart 2015

Muhammed Burak Sezer. Geniş pantolonlu, kısa ve temiz sakallı, sarıklı bir adam. 30’unda var yok. O gün, sırtına çantasını alıp İstanbul’u dolaşmaya çıkmış. Okmeydanı Fatma Girik Parkı’nın önüne geldiğinde bir grubun saldırısına uğramış. Grup, Muhammed Burak Sezer’i IŞİD militanı olduğu bahanesiyle dakikalarca dövmüş. Bir esnaf 155’i aramasa belki de o parkın önünden Burak’ın cansız bedeni alınacaktı. 
‘Ben abi, iş arıyorum ya. İş bulursanız çalışırım Allah’ın izniyle. Camiye gidecektim abi. Camiyi sordum. Ben hayatımda ilk defa buraya geldim. Çantam vardı o da gitti, Kur’an-ı Kerim vardı o da gitti. Ama bilmiyorlar. Bilseler yapmazlar abi. (Ellerini kenetleyerek havaya kaldırıyor) biz böyle olsak var ya olay bitecek de… Biz dayak yedik tamam da, vuran ellerden de Allah razı olsun, vurmayan ellerden de Allah razı olsun. Bir yeter ki böyle olalım (ellerini yeniden kenetliyor.) Benim ayaklarımdan başka ulaşım aracım yok abi. Ayakta durabildiğin kadar hayattasın.’ 

Bunlar, Burak’ın kameralara yaptığı konuşmadan cümleler. 

Olay tastamam şöyle görünüyor benim baktığım yerden. İşsiz, sınıfsal olarak kendisini dövenlerden neredeyse hiçbir farkı olmayan bir adamı sadece sarık takıyor, sadece sakalı var diye öldüresiye dövmüş birileri. Muhtemelen devrimci falanlar. Ve muhtemelen sosyal medyadan ‘mahallemize giren bir IŞİD ajanını devrimci kolluk güçlerimiz bertaraf etti. Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın örgütlü sınıf mücadelemiz’ cümleleriyle duyuracaklar olayı. 
Merak edenler için söyleyeyim. Burak’ın dövülme görüntüleri yok. Burak sakallı ve sarıklı olduğu için beyanını esas da kabul edemeyiz. Olayı gören esnafın ifadesine de hiçbir şekilde müracaat edemeyiz. Çünkü zaten bütün esnaflar AKP’li. Bir AKP’linin doğruyu söyleme ihtimali konu dışı. 
O halde ne yapalım? Bence şöyle izah edelim olayı: ‘Aslında Burak, kafasını gözünü taşlara, demirlere vurup ‘beni IŞİD militanı diyerek dövdüler’ diye kameralara açıklama yapan bir provokatör olabilir. Hem zaten Okmeydanı Fatma Girik Parkı’na sarıkla, sakalla, geniş pantolonla gidip ‘cami nerde’ diye sormak provokasyonun ta kendisidir. Okmeydanı öyle her önüne gelenin girip istediği kıyafetle dolaşabileceği, hele caminin yerini sorabileceği bir yer değildir. Zaten bu AKP’lilerin hepsi böyle şekerim. İşleri güçleri provokasyon. Yoksa bizim aşırı özgürlükçü, sınıf bilinci acayip gelişmiş yiğit çocuklarımız ‘ayaklarından başka ulaşım aracı olmayan’ işsiz bir garibanı üstelik bir tek kişiye karşı it sürüsüne benzer bir kalabalıkla niçin dövsünler? Bizim çocuklar öyle şey yapmaz.’    
Hadi gelin kanalı değiştirelim. Size, ODTÜ’de bu günlerde dağıtılan bir bildiriden birkaç cümle aktarayım: ‘ODTÜ’nün tarihinde ne faşizme ne de dinci gericiliğe yer vardır. Bizler bu mirası sürdüreceğimizi, ülkemizde bilimin kalesi olan ODTÜ’de kadın düşmanlığına, bilim karşıtlığına izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz! Dinci gericiliğe karşı aklı, bilimi, eşitliği, özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz. Bu çetelere sımarıkça saldırma, ardından da mağdur edebiyatı yapma özgürlüğü tanımayacağız!’ 
Bu bildirinin dağıtıldığı, özgür bilimin kalesi ODTÜ’de geçen hafta dört öğrenci ‘İBDA-C militanısınız’ diyerek darp edildi. Yine geçen hafta ODTÜ kantininde kitap okuyan başörtülü öğrenciler darp edilerek masalarından kaldırılmaya çalışıldı.  

Bu işleri yapanlarla yukarıda okuduğunuz cümleleri yazanlar aynı. Kadın düşmanlığına geçit vermeyen anlı şanlı gençlerimiz başörtülü öğrenci darp etmeye, özgürlüğün yılmaz savunucusu yiğit delikanlılarımız bir aidiyetleri var diye adam dövmeye meraklılar. 
Şimdi burada bir duralım. Hem Okmeydanı’nda hem ODTÜ’de hem de Türkiye’nin pek çok yerinde asıl şımarıklığı asıl küstahlığı kimlerin yaptığına dair bir şüphem yok. Okmeydanı - Çarşamba gerginliğinde kazananın kim olacağına dair de… 
‘Millet ve memleket zarar görmesin; sabredelim’ sloganıyla büyütülmüş insanların nezaketini yanlış anlamanın ve sabırlarını zorlamanın gerçekten âlemi yok. 
Ne diyordu Faulkner: ‘Nezaketi de, sabrı da, diş sıkmayı da yanlış anlamamak lazım. Müslümanlar korkmaz abiler. Erteliyorlarsa, mutlaka vardır bir bildikleri…’ 

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

  • YORUMLAR
  • celil sami

    21 Mart 2015
    3 0
    "Nezaketi de, sabrı da, diş sıkmayı da yanlış anlamamak lazım. Müslümanlar korkmaz abiler. Erteliyorlarsa, mutlaka vardır bir bildikleri…"
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER