SİYASET

Hasan Öztürk : Kamunun medya konusunda cevaplaması gereken soru

Tarih
02 Eylül 2016
İzlenme
2512 Kişi

“RTÜK'ün frekans ihalesi bitmiş olsaydı...” başlıklı bir yazı yazmıştım geçtiğimiz hafta.

Yazının gerekçesi çok basitti. 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ve sonrasında milletin o şanlı direnişine ayak uyduran kurumların başında televizyonlar da vardı. Ve ben o televizyonların 2013 yılında nasıl bir “frekans tahsis ihalesi” ile kıskaca alınmak istendiğini hatırlatmıştım.

Konuyu tekrarlamayacağım ama dönemin RTÜK Başkanı Davut Dursun'un hangi motivasyon ile o ihaleye asıldığını hiç anlayamamıştım.

Dahası aynı dönemde Bakanlar Kurulu'nda konunun tartışıldığı, bazı köklü kanalların frekans tahsis ihalesindeki rakamların yüksekliği nedeniyle zorlanabileceği konusunda görüş beyan edildiği ve dönemin RTÜK'ten sorumlu bakanının, “Ne gerek var falanca, filanca kanallara. Bakın artık birçok farklı kanal var. Rekabet edemeyeceklerse çekilsinler” dediğini yazmıştım.

O ihale sürecinde ihale şartnamesine uymayan örneğin FETÖ'nün çocuk kanalı Yumurcak Tv'nin nasıl ihaleye dahil edildiğini, daha sonra Tv Net gibi bazı televizyonların mahkeme yoluyla frekans ihalesini bir noktada durdurduğunu tekraren anlatacak değilim.

Lakin bugün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin önlenmesinde milletin olağanüstü çabasına ayak uyduran bir medya varsa bunun nedeninin 2013 yılındaki frekans ihalesinin o haliyle yapılamamış olmasındandır.

Zira, Murdoch gibi neye hizmet ettiği bilinen uluslararası aktörlerin Türkiye'de çok daha güçlü olmasının yolu o ihale ile açılıyordu.

Dahası, usulsüzce ihaleye giren (mahkeme kararı var) Yumurcak Tv gibi FETÖ kanalları gözetilirken, ekonomik gücü yeterli olmayan köklü kanallar negatif ayrımcılığa tabi tutulmuştu.

***

Geçtiğimiz pazartesi günü televizyon ve gazetelerin yöneticileri, RTÜK'ten sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile birlikteydik.

Numan Bey konuşmasına 15 Temmuz gecesi ve sonrasında medyanın milli duruşuna teşekkür ile başlayınca, kendimde bir cesaret buldum ve söz aldım.

Ve şu cümleyi kurdum:

Darbe gecesi ve sonrasındaki medyanın tutumuyla ilgili devletin en tepesinden başlayarak teşekkür edildi. Milli bir duruş sergilenmesi nedeniyle medyamız takdir edildi. Ama ben size 2013 yılında RTÜK'ün hangi motivasyon ile bu kadar ısrar ettiğini bilemediğimiz frekans ihalesi meselesini hatırlatmak istiyorum. Eğer o gün o frekans ihalesi yapılmış ve yürürlüğe girmiş olsaydı, burada bazı köklü kanallar olamayacaktı. Acaba o zaman şimdiki gibi medyaya teşekkür edebilecek miydiniz?

Bu cümlelerim ve sorum sonrasında Numan Bey, hiçbir şey söylemedi. RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya'nın yüzünde cümlelerimi olumlayan bir ifade vardı.

Açıkçası iddiamı sürdürmeye kararlıyım.

Şayet mahkeme kararları neticesinde durdurulan frekans tahsis ihalesinde ısrar edilmiş olunsaydı bugün darbe teşebbüsünün ilk saatlerinden başlayarak günlerce yayın yapan ve bir adım geri çekilmeyen “milli medya”nın bir kısmının yerinde Fox News gibi, BBC gibi, Türkiye aleyhtarı televizyonlar olacaktı.

Öyle bir medya ortamının memleketi nasıl bir ortama sürükleyeceğini bir tasavvur edin hele…

“Parayı basıp frekans almış” televizyonlar mı, yoksa kendi yağıyla kavrulan milli medya mı?

Kamunun bugün için medya dünyası açısından cevaplaması gereken soru budur?

Sizce de öyle değil mi?

Yenişafak
2 Eylül 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER