Binlerce insanın şehit olduğu, binlerce binanın enkaza dönüştüğü yerde hiçbir şey mükemmel değildir!

13,5 milyon kişinin ve 10 şehrimizin etkilendiği yüzyılın felaketini beraber atlatacağız; zor olacak, acı olacak, izi kalacak…

Şehit olan tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Dile kolay; ama evladını kaybetmek, aileni kaybetmek… Rabbim sabırlar versin… Bunu kelimeler anlatamaz.

Önce insan, önce kardeşlerimiz...!

Bu öyle bir felaket ki “Sakin olun” dediğinizde bile yanlış anlaşılma ihtimali büyük…

Türkiye yasta, hemen hemen herkes psikolojik olarak çökmüş vaziyette!

İstediğiniz kadar yardım edin, her yeri düzeltin, bunca “canın acısı” tüm ülkeyi üzüyor. Buna mukabil yardımlar devam edecek, en son mağdura kadar ulaşılacaktır.

Deprem eğer bir şehirde olsaydı şimdiye tüm enkazlar kaldırılmış olabilirdi.

Birbirine komşu 10 şehir, yüzlerce yerleşim bölgesi, ilçeler, köyler çöktü.

Ölüleri bile soyanların olduğu bu dünyada depremden de fırsatçılık umanlar olacaktır.

Fransa’da yayınlanan Charlie Hebdo dergisi büyük bir alçaklığa imza atarak “Tank göndermemize gerek kalmadı” diye karikatür yayınladı. Karikatürde bizim yıkılan evlerimiz vardı. Batı’nın barbarlığını not ettik!

“Depremin sebebi siyasal İslam” diyen alçakları da gördük.

“Türk Silahlı Kuvvetleri sahada yok” diyerek askere dil uzatanı da gördük.

“Sahada daha fazla olmalı, şu eksikler giderilmeli, daha fazla koordinasyon şu yollarla sağlanmalı” diyebilirsiniz.

Ancak “Devlet yapmıyor, bakın biz daha çok yapıyoruz” şovmenleri acıların üzerine basıyor.

17 Bakan’dan oluşan Bakanlar Kurulu’ndan iki Bakan AFAD’da, 15 Bakan ise ilk günden itibaren yıkılan şehirlerde görev yapıyor. Yeter mi? Baştaki cümleyi tekrar yazıyorum: Binlerce insanın şehit olduğu, binlerce binanın enkaza dönüştüğü yerde hiçbir şey mükemmel değildir!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hiçbir hamasete varmadan süreci sükûnet ve sühuletle sürdürüyor.

Muhalefet içinden en doğru tavrı Meral Akşener; “Bugün devletin sesini duyma günü, bugün hepimizin susma günü” diyerek sergiledi.

Buna mukabil Kemal Kılıçdaroğlu maalesef kendine yakışan tavrı sergileyemedi.

Kışkırtıcı mesajlar atan Kılıçdaroğlu çok büyük bir yanlışın içine düştü. Böyle bir günde bu mevzuyu uzatmak bile istemiyorum, olmadı Kemal Bey olmadı!

Muharrem İnce ve Ümit Özdağ da “öfke artırıcı mesajlar” vererek yanlış yaptılar.

“Suriyeliler yağma yapıyor” diye yalan söyleyenleri ve milyonlarca insana bu yalanı ulaştıranları da gördük!

Mesajları milyonlarca görüntüleme alan bir sosyal medya şovmeninin “İnsanlara mikrofon uzatırsam…” gibi tehditvari söylemlerde bulunduğunu da gördük!

İnsanlara mikrofon uzatırsan öyle mi?

Herkes öfkeli!

Çocuğunu kaybetmiş anneye mikrofon uzatırsan ciğerimiz yanar!

Ailesini kaybetmiş babaya mikrofon uzatırsan yüreğimiz yer ile yeksan olur!

Deprem üzerinden reklam kasanları da gördük.

“Cumhurbaşkanı çalışmıyor, ama bak onlar çalışıyor” diyerek sosyal medyayı zehirlediler.

Binlerce yıkım arasında şov peşine düştüler.

Birileri de 1999 depremi karşılaştırması yapıp “O zaman çok iyiydi” diyerek milletin hafızasıyla dalga geçti.

Oysa şimdi kavga, tartışma zamanı değil; enkazları kaldırma, cenazelerimizi defnetme, insanları ayağa kaldırma zamanı!

yazının devamı