GÜNCEL

Hacı Yakışıklı : Deprem vergileri, Haluk Levent, Kızılay, çadır meselesi

Tarih
02 Mart 2023
İzlenme
839 Kişi

Bugünkü yazım biraz uzun olacak, ancak konuları ayrı başlıklar halinde yazdım. İsterseniz hepsini, isterseniz merak ettiğiniz başlığı okuyun; sabrınız için şimdiden teşekkürler..!

Yazmasam olmaz... Açık ve net yazacağım!

“DEPREM VERGİLERİ NEREDE?”

1999 depreminden sonra Ecevit Hükümeti tarafından “özel iletişim vergisi” çıkarıldı. O günkü şartlar altında mecburdular.

2000-2022 yıllarını kapsayan 23 senede toplam 87 milyar 998 milyon lira “özel iletişim vergisi” toplandı. Açık kaynaklarda da yazıyor, kontrol edebilirsiniz.

Bazıları “Enflasyon farkı ne olacak” diyebilir?

Yok öyle rakamlarla oynamak değil mi?

Uzmanlar hesaplamış ve vergilerin bugünkü değerinin 36 milyar dolara tekabül ettiğini söylemiş! Doları 19 liradan hesaplarsak bu rakam 684 milyar liraya tekabül eder.

Biz de bu rakamı referans alalım!

Ama önce şunu bilelim; “deprem vergisi” diye bir vergi yok! Bunun adı özel iletişim vergisidir ve her vergi gibi hazinede toplanır. Yani bu parayı kenara koyup, “deprem gelince sadece bu parayı kullanalım” demezsiniz! Bunu ben değil, uzmanlar söylüyor.

Şimdi bazı arkadaşlar; “Anladık kardeşim de sonuçta 1999’dan sonra çıkmış bir vergi var. Şu ana dek toplanan 684 milyar lira haydi hazineye gitti diyelim. Tamam da depremler için ne harcanmış, onu bir söyleyin hele” diyebilir.

Gazeteci olarak “bilgi” verme görevimiz var, yoksa ben hesap tutma makamı değilim elbette!

İşte bilgiler:

2003 Bingöl, 2011 Kütahya Simav, 2011 Van, 2020 Elâzığ, 2020 İzmir depremleri...!

Bu depremlerden sonra yapılan konutlar, doğrudan ve dolaylı deprem yatırımlarının değeri 1,2 trilyon lira; yani bu güne dek toplanan özel iletişim vergilerinin hemen hemen iki katı!

Şu anda 11 ilde yaşanan deprem için Hazine’den ilk etapta ayrılan kaynak 100 Milyar lira!

Sivil toplum kuruluşlarının yaptığı yardımlar bunun içinde değil!

Peki, “kentsel dönüşüm” de bir deprem önlemi değil midir?

Evet, dönüştürülen her konut eğer sağlam yapılırsa depreme karşı önlemdir.

TOKİ son 20 yılda 1 milyon 180 bin konut yapmış. Büyük afetin yaşandığı 11 ilde yaptığı konutların 1’i bile yıkılmamış, hasar görmemiş, kullanılıyor.

CHP Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol da; “TOKİ o konutları yapmasaydı çok can kaybımız olurdu” diyerek hakikati dile getirdi.

“Bunları yazdın Hacı kardeşim ama birileri yine deprem vergileri nerede diye propaganda yapacak” dediğinizi duyuyorum.

Ne diyelim, siz gerçeği bilin yeter!

“KIZILAY”

Kızılay bir dernek ve bizim bir derneği savunmak/karalamak diye bir tutumumuz olamaz.

Başkan Kerem Kınık’la da hiç çay içmişliğim, konuşmuşluğum yoktur. Göreviyle ilgili takdir hakkı benim vazifem değil, onu kendi yönetimleri konuşsun!

Şimdi olanı, olduğu gibi anlatalım!

İlke şudur: Kızılay Derneği elindeki tüm çadırları kendisi göndermeliydi!

Bu noktada şüphe yok! Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde idim. Orada görüştüğüm çoğu kimse de bunu ifade ediyor.

Peki; algı ne, doğru ne? Yamulmadan, her zamanki gibi dümdüz konuşalım!

ALGI: “Çadırlar depremzede vatandaşa parayla satıldı” şeklinde yürüyor.

Bu algı tamamen yanlış!

DOĞRU NE?: Kızılay Derneği’nin iştiraki olan Tekstil ve Çadır Şirketi başka bir dernek olan Ahbap Derneği’ne “çadırlar deprem bölgesine götürülecek” konuşmasının ardından 2 bin 50 çadırı fatura etmiş!

İlkeyi tekrar ediyorum: Kızılay’ın iştiraki bir şirket de olsa elindeki tüm çadırları Kızılay Derneği vasıtasıyla göndermeliydi!

“Tekstil ve Çadır Şirketi” çadır yapılacak hammaddeyi alıyor, işliyor ve Kızılay’a satıyor. Yani Kızılay da bu şirketten para ile çadır alıyor. Bu paralar hepimizin! Başka dernekler ve kurumlar da buradan parasını verip çadır alıyor. Bu paralar da hepimizin! Daha doğrusu bağışçıların!

PEKİ;

Şu ana kadar herhangi bir depremzede; “Bana çadır verdiler, ama para istediler” dedi mi?

Şu ana kadar tek bir depremzedeye “para ile çadır” satıldı mı?

Hayır, tamamı “depremzedelere ücretsiz” verildi.

Zaten öyle olmak zorunda! Bu olağanüstü bir durum değil!

“Nasıl da ücretsiz dağıttık ama” diye hava atan da yok, bunun havası da olmaz!

Bu kurumlar, dernekler zaten en çok da bu günler için var!

Kızılay’ın iştiraki olan “Çadır ve Tekstil Şirketi” hem Kızılay Derneği’ne hem de başka kurumlara çadır satıyor.

Şunu diyebilirsiniz: “Kızılay şirket kurmasın, çadırı direkt kendisi için üretsin, hiçbir kuruma da satmasın.”

Bu bir yöntemdir, olabilir, konuşulur. Hangi sistem iyiyse öyle devam edilir.

Kızılay Derneği de şirketten para verip almış, Ahbap Derneği de para verip almış! Ne yapılacak? Önüne gelen derneğe bedava verecekse o derneklerin işi ne? Kızılay’dan çadır alıp dağıtmak marifet mi olacak?

O zaman “Ahbap Derneği” neden para topluyor?

O parayla çadır, yiyecek, giysi almayacaksa ne yapacak?

Hem bir şirketten çadır alıp hem de “Bana parayla çadır sattılar” diye niye bağırılır?

Hiçbir depremzedeye “Ver parayı, al çadırı” denmemiş; denemez de zaten!

Benim için Kerem Kınık veya Haluk Levent yani şahıslar değil, kamuya mâl olmuş derneklerin korunması önemli!

Hatalı bir sistem varsa düzeltmek elzemdir!

Ama “algılarla iş yapanlara” da dur demek gerekir!

Kızılay afet anında “54 bin” çadırın çoğunu Çadır ve Tekstil Şirketi’nden alarak deprem bölgesine göndermiş. Bu şirket elindeki 2 bin çadırı da Ahbap Derneği’ne vermiş.

Olması gereken ise çadırların tamamının “tek elden organizasyonla” Kızılay Derneği tarafından satın alınıp gönderilmesiydi.

Bu çadırları Ahbap Derneği’ne fatura edenler belli ki; “Nasılsa bunlar da deprem bölgesine gidecek” diyerek vermişler. Kızılay dururken Ahbap’a veya başka derneğe bu ortamda vermenin âlemi yoktu!

Peki Ahbap Derneği ne yapmış?

Çadırları götürüp dağıtmıştır herhalde değil mi?

O vakit bu bağırtı niye?

Kızılay’dan vatandaş zaten bedava çadır alıyor.

Ahbap Derneği gidip de Kızılay Derneği’nin iştirakinden çadır almak yerine başka yerlerden alamaz mıydı? Levent; “Durum acildi, insanlar donuyordu” diyor. İyi de orada 2 bin çadır varsa ve öylece bekliyorsa yetkililere haber vermeniz daha doğru değil mi? “Hemen dağıtmalılar” diye gerekirse kamuoyuna duyurun!

Ahbap Derneği olarak şimdi niye sanki bir vatandaş gibi ücretsiz çadır almak istiyorsunuz? Milletten yardımları neden topladınız, bedava ürünler almak için mi?

Hülâsa; hedefimiz şahısları veya dernekleri savunmak/karalamak değil, kamuya mâl olmuş kurumlarla ilgili gerçekleri açıklamak! Takdir sizlerindir!

“KAN SATILMAZ”

Türkiye’de kan dağıtımının yüzde 85-90’ını Kızılay organize ediyor.

Böyle bir kuruma “Kanı parayla satıyor” demek tüm Türkiye’nin canını hiçe saymaktır.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER