GÜNCEL

Ergün Diler : Seçim masası

Tarih
06 Nisan 2015
İzlenme
7357 Kişi

6 Nisan 2015

B
AZI şeyleri anlamakta zorlanıyoruz!
Aslında zaman zaman çok önemli isimler çok önemli şeyler söyler! Tabii farklı zamanlarda ifade edilen bu sözleri bir çatı altında toplamayı pek sevmeyiz! Durum böyle olunca da SİSTEMİ çözmemiz imkansız hale gelir!
Türkiye maalesef böyle bir yerdir! Ve MERKEZ MEDYA denilen alan hiç ama hiç incelenmemiş ve oradaki ilişkiler sorgulanmamıştır! Ne sermaye birikimi, ne patronluk yapısı, ne ÖZEL ilişkileri ne de YAYIN İLKELERİ...
Bakın; yıllar önce HÜRRİYET'in eski sahibi Erol Simavi Bey'in "Şekerim şimdi basın doğruyu yazdığı sürece ona karşı tepki ve nefret vardır. 'Ben basını çok seviyorum!' diyen insanların yüzde 99'u sahtekardır. Halbuki hepimiz onlar gibi insanız. Dünyada BASIN için 'BEŞİNCİ KUVVETTİR' derler. Ama bu Türkiye için geçerli değildir! Elbette hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir! Başka...
Türkiye'de BİRİNCİ KUVVET ordu mu? Hayır! BASINDIR! Birincisi BASIN ikincisi ORDU'dur! Çünkü ORDUYU İHTİLALE BASIN HAZIRLAR!" dediği söylenmişti...
Hiç unutmam bir gün SABAH'ın eski patronu Dinç Bilgin Bey de bu sözlerle ilgili bir soruya "Nasıl Sovyetler Birliği'nde troyka, yani rejimin üç ayağını Kızılordu, KGB ve parti oluşturuyorsa, Türkiye'de de işte asker, yargı var, üçüncü ayak olmaya da basın heveslendi..." demişti...
Mesela Erol Simavi, 22 Şubat 1962'de patlayan Talat Aydemir isyanında gün boyu ortadan kaybolmuştu! O dönem HÜRRİYET'i yöneten Necati Zincirkıran darbeye karışanlardan birinin kulağına, "Erol Bey de bu işin içinde." dediğini anılarında yazıyordu! HÜRRİYET için "Patron da istese LOGOYU değiştirmeye gücü yetmez!" gibi ifadeler kullanılmıştı! Zaten Erol Bey gazeteyi satıp giderken çok yüklü bir miktarda ORDU'ya bağış yapmıştı!
NEDEN?
İleride ortaya çıkar inşallah!
Bakın; ANKARA'ya destek verenleri aralıksız eleştirenler kendi gazetelerinde neler yapıyorlar neler... Bazı KODLAR vardır!
Hiç ama hiç şaşmaz! Çağlayan Adliyesi'ndeki baskın ve Savcı Kiraz'ın şehit edilmesi olayından sonra OKMEYDANI'na operasyon yapıldı! BND AJANI OLDUĞU SAPTANAN biri yakalandı! Polonya asıllı Alman olan ve İngiliz pasaportu taşıyan bu şahsın AJAN olduğu gerçeği HÜRRİYET'te yer alamazdı! Olamazdı!
Yazamazlardı! Ama kendi halindeki üç Türk Berlin'de çevrilse ve gözaltına alınsa hemen Almanlar'ın isteği üzerine "AJAN!" damgasını vururlardı!
Tutuklanan şahsın ismi Stephan Shak Kacynski'ydi! HÜRRİYET bu haberi veriyor ancak adamın ALMAN olduğunu ve BND'ye çalıştığını söyleyemiyordu! Bir de yazılan hiçbir iddiayı görmeyip ALMAN AJANIN "Ben casus değilim!" sözlerine yer veriyordu! Durum buydu! Kim ne kadar bu topraklara aitti! Bilemiyorum!
Kendi devletine saydırırken bu kadar rahat olanlar neden ALMANLAR'a karşı ağızlarını açamıyordu! İnanın ben bilmiyorum!
Siz karar verin!
Çağlayan Adliyesi basıldığında ve şehit savcı rehin alındığında teröristler arabulucu olarak CHP'li bir vekili de çağırmışlar! Ancak o vekil ne hikmetse davete icabet edemediği gibi telefonundan uzaklaşıp saatlerce iletişime sırtını dönmüş! Ve iddialardan biri de Kemal Bey'in "Sakın oraya gitme!" dediği şeklinde! Eğer doğruysa ki inşallah değildir Kemal Bey ve vekili, tıpkı HÜRRİYET gibi davranmış! Bu bizi şaşırtır mı peki? Asla! Zaten çok iyi dostlar! Almanya ise ortak aşkları!
Yanlış mı?
YAZ-BOZ'da Osmanlı'yı yıkan İngiliz Churchill ve Arabistanlı Lawrence'den sözettik! İngiliz Başbakanı TÜRK İSTİHBARATÇILAR tarafından 1931'de New York'ta otel çıkışında komaya sokuldu! TAKSİCİ kılığıyla gelen Türk istihbaratçı, Churhill'i yoğun bakıma gönderdi! 3 ay hastaneden çıkamadı! Şans eseri yaşadı!
Biz bunu biliyor muyduk! Hayır!
Peki Arapları kışkırtıp Ortadoğu'dan bizi atan Lawrence'nin TÜRK İSTİHBARATI tarafından öldürüldüğünü biliyor muyduk?
Elbette HAYIR!
Çünkü TARİH, MEDYA, SİNEMA gibi alanlarda MİLLİ olmayı hiç istemiyorduk! Gerçeklerden kaçıyorduk!
Böylesine önemli iki olay yaşanırken TÜRKİYE bunları bilmiyordu! Peki ben nasıl öğrendim! DOSTUM sayesinde...
Arkadaşım haklı olarak "Sakın kırılma ama sizde TÜRKİYE için çalışan tarihçi yok galiba!" dedi. "Neden?" diye sorduğumda cevabı yapıştırdı: Alınganlık yapma lütfen!
Churchill anılarında 'Türkler, beni bir kaza ile öldürmeye kalktı. Şans eseri kurtuldum. Ancak dostum Lawrence, benim kadar şanslı değildi. Türkler için çok önemli bir tarih olan 19 Mayıs'ta öldü! Motosiklet kazasından sonra...
Ben de bunun kaza olmasını diledim.
Ancak Lawrence, Türkler'in suikastı ile öldü diyor...' Yani adamların bildiğini sizler bilmiyorsunuz! Tarihçi ne iş yapar ki!
Böyle bir gerçek neden milletten gizlenir!
Dostum haklıydı! Ama söyleyecek çok sözüm yoktu! Çünkü TÜRKİYE gizli tarihiyle yaşayan bir ülkeydi! Daha neler bilmiyorduk neler... Herkesin bağlı olduğu bir GÜÇ vardı! Çok az kişi gücünü kendi milleti ve devletinden alıyordu! Durum böyle olunca elin oğlu bize acıyordu! MERKEZ MEDYA İngiltere, İsrail ve Almanya ile ilgili asla ve kat'a olumsuz haber yapamazdı! Bu durumda kim çıkıp "İngilizler'in efsane ajanını TÜRKLER öldürdü, Churchill'den de intikam aldı" diyebilirdi!
Haksız mı?
Bizde de MERKEZ BANKASI işi çok konuşuldu tartışıldı! Herkes kendi modeliyle konuştu! Gelin sizi RUSYA'ya götüreyim! Orada ne olup bittiğine bakalım. Yevgeny Fyodorov... Önemli bir isim... Ülkesi için kafa yoran biri! Öyle şeyler söylüyor ki sanki ANKARA'da yaşıyor! "Rusya Merkez Bankası asla ve kat'a ulusal ekonomiyi desteklemez!
Destekleyemez! Rusya ANAYASASI'nda bu konuyla ilgili tek satır yoktur! Merkez Bankası bağımsızdır! Paranın ne olacağına dışarısı karar verir! Zaten dünyada iki tür ülke vardır! Gelişmiş ve gelişmekte olan!
Gelişmekte olanlar dünyadaki ülkelerin yüzde 90'ına denk gelir! Rusya'da bunlardan biridir! Bu ülkelerin temel ortak özeliği FAİZLERİN YÜKSEK OLUŞUDUR! Aksi olamaz! 1990 anayasasıyla biz MERKEZ BANKAMIZI IMF'ye teslim ettik! Almaya çalıştık ama başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz!
Kolay olmuyor! Hatta Rusya Merkez Bankası'nın YABANCI BANKALARIN BİR KOLU gibi görüldüğü de bir gerçek! Putin gibi bir isim Merkez Bankası'nın Başkanını görevden alamadı! Aldırmadılar! Yani hepimiz bir KOLONİNİN ÜYESİYİZ!" diyor.
İlginç değil mi?
Büyük güçlerin, eğer sen güç değilsen SANDIKTAN çıkan sonuçları etkilediğini hatta sonucu tayin ettiğini çok gördüm!
Hem Türkiye'de hem dışarıda! Öyle şeyler yaşanır ki el üstünde tutulan siyasi hareketler bir anda çakılır! Rahmetli Ecevit bunun en güzel örneği... Öcalan geldi (Kim verdiyse!) iktidar oldu, diğer seçimde yok olup gitti! Şimdi Türkiye'ye böyle oyunlar yapamıyorlar! Bunun üzerine bazıları olmadık işlere kalkışıyor!
Bir dostum anlattı: İstanbul'un ünlü lokantalarından biri olan PaperMoon'da işadamları masayı doldurmuş!
Hepsi bilinen isim... Konu seçimler...
Masadakilerin tamamına yakını CHP'ye yakın! Yemekler yenirken hep birlikte "Oyumuz HDP'ye" diye haykırmışlar...
Biri bu savrulmayı açıklasa çok iyi olur!
Ha masadakilerin hepsi bu dönemde en az 4-5 kat zenginleşti! Nasıl bir iş bu!

NOT: Yarın belki Amerikalı dostumun söylediği çok önemli detayları sizlerle paylaşacağım... Bu kez resmen bombaladı! Bir kısmını yazma hatta bir başkasına anlatma ihtimalim bile yok!
Türkiye ve çevresiyle ilgili inanılmaz şeyler konuşuluyor! Hangisinin ne kadar doğru olabileceğini ve ne zaman gerçekleşebileceğini kestiremedim!
Biraz beklemek şart! Ama dostum yakında çok ciddi bir şekilde geleceklerini söyledi! Kaynak mı?
Yarın! Belki!

Takvim

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER