19 Mayıs 2015

Burası Türkiye, trafik çok hızlı akıyor! Gelin bugün birlikte gözüme takılanlara bakalım! Birlikte düşünelim! Çıkan sonuçları da beraberce değerlendirelim!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Bey, Ankara'da malum yapının gazetesinin konuğu oldu! Olabilir bunda hiçbir sorun yok! Ancak Kemal Bey, iktidarı sansürle, diktatörlükle, örtülü sıkıyönetimle ve muhalif basını susturmakla suçladı!
Bunlarda da sorun yok! Sonuçta bir muhalif lider ve bir şeyler söylemeli! Karşısına çıkılır ve gerekli cevap verilir! Ama konu bu değil!
Kahvaltılı toplantıda Kemal Bey sanırım uykusuzluktan olsa gerek, şimdiki dönemi 1930'lardaki TEK PARTİ YÖNETİMİNE benzetti! Yani Atatürk'ün yaşadığı döneme! CHP'liler ne düşünür, ne söyler bilemem! Ama Kemal Bey ne dediğinin farkında değil!
Durumu düzeltmek adına bir açıklama yapması şart! Belki işe "Önüme gelen çay değildi! Ne içtiğimi bilmiyorum!
Şaşkınım!" sözleriyle başlayabilir!
Ne dersiniz?
Malum yapıdan söz etmişken devam edelim...
Gazete haberleri bazen her şeydir!
Başka bir detay aramanıza gerek bırakmaz! İhraç edilen Cumhuriyet savcısı, malum yapının yavru gazetesine konuştu! Her şeyi bildiği kadarıyla anlattı! Tek tek okudum!
Altını çizerek dikkatlice not aldım!
Ortaya garip bir durum çıktı! Her şeyin, teröre finansman sağladığı iddia edilen Yasin El Kadı'nın izlenmesiyle başladığını belirten savcı, ilerleyen yerlerde benim çok ama çok garibime giden notlar paylaşıyordu!
Okuyalım: "Bilal Erdoğan ve Başbakan'ı dinlemedik. Bahse konu kişiler hakkında ne bir talep ne de bir karar aldırmadım. Bu görüşme ile ilgili olarak net bir teknik inceleme de ortaya konulmadı! Ancak bir tahmin yürütebilirim!
Emniyetin kriptolu telefon dinleme kabiliyeti yok!
Bunun için özel cihazlar gerekiyor! Kriptolu telefonlarda her saniye şifreleme değişiyor.
Sanıyorum bu dinlemeler istihbarat örgütleri tarafından yapıldı!
Onların bu yeteneği mevcut! Sonraki dönemde ortaya çıktı ki Alman, Amerikan ve İngiliz istihbaratı bizi dinlemiş! Çok gizli bilgilerin dinlendiği bilgisi yalanlanmadı..."
Hiç yorum yapmak istemiyorum!
Kimin kimi dinlediğini bizler bilemeyiz! Ama savcı bey yabancı istihbaratların dinlediğini söylüyor!
Dönelim o günlere! Çarşaf çarşaf tapeler! Herkes işine geleni yayınladı!
Savcı Bey "Biz dinlemedik!" diye resmen itiraf ediyor! Yani "operasyonunun BEYNİ dışarısı" itirafı yapıyor!
Biz ne demiştik!
Tabii bir de not almamız gereken bir yer daha var! Savcı Bey elinde "25 ARALIK FEZLEKE 1" klasörüyle poz vermiş! Yani kendisi ihraç edilse de DOSYA elinde! Ortada garip bir durum var! Emekliye ayrılan Erman Toroğlu'nun dışarıdan düdük çalıp maça müdahil olması gibi ilginç bir durum! Sanırım bir gazeteci arkadaşın bunu da sorması şart!
Tabii bence!
Devam...
Bursa'da otomotiv işçilerinin direnişi giderek büyüyor! Ama gazete ve televizyonlarda "ÇIT" yok! Sanki koca bir şehir ayakta değilmiş gibi davranıyorlar! Neden TOFAŞ ve RENAULT'la ilgili haber yapamıyor bizimkiler! Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Genelkurmay Başkanı'na saldırırken hiç düşünmeyenler iki firma söz konusu olunca nasıl da sus pus oluyorlar! Kim yönetiyor bunu? HABER olarak vermeyenlerin vekilleri ise orada davul çalıp işçilerle birlikte yürüyor!
Neyin peşindeler? Samimi olsalar "haber" verirler! Vermeyip de vekilleri niçin oraya sevk ediyorlar!
Neyi kaşımaya çalışıyorlar! Bursa gibi hassasiyeti fazla olan bir yerde ne planlanıyor?
Fikri olan var mı?
Dün gazetelerde ilginç bir detay daha vardı! "AK Parti anketlerde düşük bir oy oranına sahip olduğu için SEÇİMDE HİLE YAPACAK!"
Muhalif gazeteler böyle yazıyordu! Maltepe mitinginden sonraki gün de bunun yapılması, matematikle izah edilecek bir şey değildi! Ardından BBC'nin de bu koroya katılması durumu iyice anlaşılmaz kıldı! Acaba CHP'nin anketçisi BENENSON STRATEJİK GRUP gizli bir çalışma yaptırdı da MUHALEFETİN yerlerde olduğunu mu tespit etti! Adamların arazide olduğunu bilmeyen yok! Acaba birileri de bu anketleri açıklar mı? Hem daha gerçekçi, hem daha ayrıntılı!
Kim bilir?
Bölgeye inelim...
Ortalık karışık! ABD Ordusu'na bağlı özel birlikler, Başkan Obama'nın talimatıyla geçtiğimiz Cumartesi günü Suriye'de bir operasyon düzenledi.
Operasyonda IŞİD'in ikinci ismi ve petrolden sorumlu lideri Ebu Seyyaf öldürüldü. Karısı da GÜVENLİ bir bölgeye götürüldü! Operasyonda 19 IŞİD militanının öldürüldüğü söyleniyor! IŞİD, yani Irak Şam İslam Devleti olabilmeniz için PARANIZIN olması da şarttı! Öldürülen Seyyaf bu işe bakıyordu! Bölgedeki petrolü çıkarıp pazarlıyordu! Ama Amerikalılar gelip öldürdü! Şimdi IŞİD üzerinden bölge daha da karışacak! İstihbarat örgütlerinin eli tetikte! Yakında daha da ilginç haberler alacağız!
Bekleyin!
İçeri geçelim tekrar...
Bir akşam geç saatlerde eve geldim!
Belki tekrarıydı bilemiyorum ama üst düzey bir asker konuşuyordu! Bilinen kanalın birinde! Dikkatimi dağıtmadan hatta üzerimi bile çıkarmadan dinledim!
Önemli şeyler söylüyordu! Çok önemliydi! Ekran başındaki pek çok kişinin aklını çelebilecek düzeyde! Ama pek çoğu yanlıştı! Değerlendirmeleri eksikti! O isim Vatan Partisi'nin önemli isimlerinden İsmail Hakkı Pekin'di!
Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı...
Emekli KORGENERAL! Bir asker olarak siyasete girişinden olsa gerek söylediği her şeyi iyi okuyorum! Dün de malum yapının gazetesindeydi! Tam sayfa!
Kendisi tutuklandı! Arkadaşları acı çekti! Hayatını kaybedenler oldu!
Çocuklarını yitirenler oldu! Hastalanıp sağlığından olanlar oldu! Kötü bir dönem yaşandı! Operasyonun göbeğinde asker vardı! Ergenekon, Balyoz, Casusluk davası gibi... Sayın Pekin VATAN PARTİSİ'nin önemli isimlerindendi! Malum yapı ile Vatan Partisi'nin lideri Perinçek birbirlerini hiç sevmezdi! Aydınlık'ın attığı manşetler ortadaydı! Kavga tarihseldi!
Anlamadığım şu! Dün "DOKUNAN YANAR" diyorlardı, şimdi kol kola geziyorlardı! Amaç ne?
Galiba Erdoğan'a ve AK Parti'ye karşı içeride büyük ittifak kurmak ve askeri de işin içine çekmek! Ya da bilmediğimiz başka bir şey! Belki istihbaratçı Paşa, bunu da açıklar!
Çünkü SAVAŞTIKLARI İSİMLERLE YAN YANA OLMALARININ izaha muhtaç bir yönü var!
Ya da bu ülkede herkesin hafızası bir günlük! Herkes her şeyi unutuyor!
Bilemedim!
Siz ne dersiniz?

Takvim