TÜRKİYE'DE çok şey sloganla gider! Olayların pek arkasına önüne bakmayı sevmeyiz. Düşünmek bazılarımıza zor geliyor. Anlamadığımız için yanılgı kaçınılmaz oluyor. Hem içeride hem etrafımızda olanlara da yeteri kadar uzaktan, her oyuncuyu her karakteri içine alacak şekilde bakamıyoruz. Oyunu anlamayan düşer! Bu altın kuraldır. Önce ne olup bittiğinin anlaşılması gerekir.
Ardından yapılacaklar teker teker hayata geçer zaten...
Şimdi gündem BARZANİ, Kuzey Irak ve yapılan referandum.
Günler öncesinden belliydi! Hatta aylar... Ortada bir sürpriz yoktu. Barzani'nin Amerika ile ilişkilerini iyi takip edenler için her şey net ortada...
İçeride de durum aynı aslında...
Mesela Devlet Bahçeli Bey'in "En az beş bin ülkücü gönüllü, başta Kerkük olmak üzere, Türkmenler'in yaşadığı Türk kentlerindeki varlık, birlik ve dirlik mücadelesine katılmak üzere hazır beklemektedir. Türkmenler sahipsiz ve yalnız değildir. Acı verici etnik soykırıma, vatansızlığa da asla terk edilmeyeceklerdir.
Kararımız kesin, duruşumuz net, sözümüz senettir" sözleri, duruma nasıl baktığını gösteren önemli detay... Katılmasam da sorunun böyle çözüleceğine inanmasam da önemli. Bir de aynı kitleye aynı ülküye inananlara seslenen ve oy oranı her geçen gün artan Meral Hanım var! Barzani konusunda, referandum konusunda, Kuzey Irak konusunda, Kürtler'in kuracağı DEVLET konusunda ne düşündüğünü bilmiyorum. Belki kaçırmış olabilirim ama gür bir sesle düşüncelerini duymadım!
NEDEN? Konu MİLLİYETÇİLİK ise iki sesin de aynı hizada olması gerekmez mi?
Ama Meral Hanım'ın ne dediğini duymuyoruz. Acaba Barzani'ye yakın bir tutum içinde olabilir mi? O çizgiye gönülden destek vermese de siyaseten yakın duruyor olabilir mi? Bilmiyorum. Ama konuşursa öğreneceğiz... Meral Hanım'ın konuşmaması Washington'u karşısına almak istememesinden olabilir mi? Masum gazeteci soruları bunlar. Demek istediğim aynı kaynaktan farklı sesler çıkabilir. Çıkmıştır da.
Yakında farklı örnekler de göreceğiz!
Devam...
Biraz geriye gidelim. Bilmediklerimize...
Atladıklarımıza...
CIA'nın başında Obama'nın çok güvendiği Trump'ın ise nefret ettiği BRENNAN vardı.
Bu dönem pek çok şey için önemliydi.
Barzani için de... ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA'ın eski şefi John Brennan döneminde Kuzey Irak'a özel bir birim gönderildi. Bu ekip, Barzani'ye referandumun nasıl yapılacağını anlattı.
Tek tek haftalarca... Barzani'nin CIA'deki karşılığı Body Shift'tir. Yani 'Sürekli kılık değiştiren bir karaktere sahip, güvenilmez biri'... Brennan bunu çok kullanırdı. Barzani de bunu duymazdan gelirdi! Duysa da yapacak çok şeyi yoktu! Zaten bu lakabı Barzani'ye takan da CIA şefi Brennan'dı!
Neyse...
Bölgedeki iki büyük oyuncuya dikkat kesildim! Referandum öncesi ve sonrasında!
Hem İngiltere hem Amerika sürekli olarak "BİRLEŞİK IRAK" diyordu. Çok garipti!
Barzani referanduma gidiyor büyük güçler BİRLEŞİK olmaktan söz ediyordu! İngiltere BİRLEŞİK IRAK istiyordu. Amerika da aynısını... Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı referandumdan önce hepsi aynı şeyleri söyledi! Referanduma karşı olduğunu söyleyen bir başka güç daha vardı! Pentagon! Sözcüleri Robert Manning, "Birleşik Irak'tan yanayız. Referanduma karşıyız. Ancak referandumdan sonra Peşmerge ile işbirliğini daha da güçlendireceğiz" dedi. Karşı olduğun şeyle ilişkilerini güçlendirmek çok garip değil mi!
Hem de ABD ya da Pentagon olarak...
Birleşik Irak terimine artık alışmamız gerekiyor. Birleşik Irak, İngiltere'nin planıyken David Cameron bu konuda çok önemli adımlar attı. Barzani aslında İngiltere'den uzaklaşırken, bunu sağlayan kişi Cameron'du. 2014 yılında Barzani ile görüşen Cameron, "Referandum kararı alırsan bedel ödersin" dedi. Aynı Cameron, Kraliçe II. Elizabeth'e, "Irak'tan ayrılan bir Kuzey Irak'ın Britanya için büyük şans olduğunu" anlattı. Cameron ilginç bir şekilde çift taraflı oynuyordu! İki tarafın da aklını karıştırıyordu. Garip olan bir şey daha vardı CAMERON telefonla Barzani ile görüşüyor ve oyununu oynuyordu! Demek ki içeriden DİNLENMEME GARANTİSİ alıyordu...
Tabii Kraliçe II. Elizabeth bu duruma uzun süre katlanmak niyetinde değildi.
Düğmeye basıverdi! Çifte davranışlarının karşılığı olarak PANAMA LEAKS devreye girdi. Cameron pek çok ilişkinin merkezindeydi. Belgeler ortalığa saçılınca makamını geleceğini bırakmak zorunda kaldı. Eşyalarını toplayıp gitti...
Britanya, aslında Kuzey Irak'ı Cameron döneminde kaybetti.
Yeni dönemde nasıl adım atacaklarını Britanya da bilmiyor. ABD'yi yöneten Obama ile yakın ilişki içindeydiler. Bu büyük rahatlık sağlıyordu. Hatta Obama, Britanya'nın yönettiği dünyadaki ABD'yi de kabul etmişti.
Obama'nın devamı olarak düşünülen Hillary Clinton da Britanya'yı büyütecekti.
Ancak 8 Kasım, Britanya'nın kabusu oldu. "Kraliçe'ye hayranım" diyen Trump'ın seçilmesi, Britanya'nın Ortadoğu'da kaybedeceğinin de ilk mesajıydı. Çünkü Trump neden getirildiğini ve görevini iyi anlamıştı. En büyük rakipleriyle savaşacaklardı. İçeride dışarıda...
Bunun için önünün açıldığını biliyor ve gereğini yapacağına söz veriyordu...
Bugün Kuzey Irak'a baktığımız zaman Britanya'nın kaybettiğini görüyoruz.
Ancak İngilizler çok akıllı bir devlettir.
Barzani'nin içinden çıkaracakları yeni bir oluşumla, bir anda ABD'yi oyun dışına itebilirler. "Eğer masada İngiltere ile oturuyorsanız ve bir fazla değilseniz, her zaman kaybedersiniz." Bu Beyaz Saray'ın girişinde gizli şekilde yazan bir detaydır.
Masa varsa İngiliz de varsa kaybetmek mağlubiyet değildir!
Bunu hemen hemen bütün devletler bilir!
Bunu bugüne kadar hiçbir devlet değiştiremedi. Hiçbir ABD Başkanı da...
Ancak son dönemde Pentagon çok ama çok öne çıktı! Tarihlerinde belki de ilk kez Britanya'yı geçecek pozisyonu yakaladı. Bunu hayata geçirebilecek önemli adımlardan biri de Kuzey Irak referandumuydu. Başardılar. MI6'in "HAYIR OYLARI ÖNDE!" raporuna rağmen ABD askerleri sahaya indi ve bölgeyi değiştirecek olan referandumu yaptırdı! Barzani bir isimden ibaretti.
Arkadaki güç PENTAGON'du!
Şimdi oyunun ikinci perdesi başlayacak.
Britanya'nın geri adım atacağını sananlar da büyük yanılgı içinde. Ancak Britanya ilk kez bu kadar tedirgin davranıyor. Çünkü karşılarındaki güç, hiç bu kadar etkin değildi.
Wikileaks'le ABD'ye büyük darbe vuran Britanya geri adım atmaya başladı.
Wikileaks belgelerinin sızdırılacağını öğrenen ilk kişi Obama'ydı. Başkan Obama Wikileaks'a karşı gibi göründü ama değildi.
Wikileaks'ın kurucusu Assange, Londra'da bir elçilikte gizleniyordu. Yani İngiltere'nin kontrolündeydi. Bu operasyonları yapan, yapabilen Britanya şimdi bu frekansta gitmenin bir anlamı olmadığını gördü.
Pentagon'u ve Beyaz Saray'ı sızıntılarla yenemeyeceğini anladı. Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Barzani'nin İSRAİL'e uzatacağı petrol ve gaz... Ardından da İPEK YOLU!
Oyun çok büyük. Şimdilik PENTAGON farklı bir şekilde öne geçmiş durumda.
Akıllı adamlar BUCKINGHAM'ın hareketini bekliyor. Geçen zamanda PENTAGON hızla yol alıyor. Bir de Pentagon ve CIA İngiliz istihbaratında önemli isimleri kullanıyor! İngilizler'in bunu yaptığını yapabileceğini biliyoruz ama tersi de oluyor!
Galiba İngilizler'in asıl sorunu bu!
İki DEV arasındaki mücadele tüm hızıyla her cephede sürüyor. Bunun içeride de sürmesi kaçınılmazdır. Siyaseten de yansımalarını göreceğiz... Çünkü böylesine büyük savaşın her yerde TARAFLARI olur.
Barzani ile birlikte yeni oyun yeni dönem başladı.
Pentagon'un hamleleri sürüyor. Karşı hamlenin ne olacağını yakında görürüz.
Ama Pentagon aklı Barzani'ye 60 ülkeye mektup göndertti!
Barzani mektupta "İZİN VERİN GELİP NELER YAPACAĞIMIZI ANLATALIM" diyor! 52 ülke "Tamam gelin anlatın dinleyeceğiz..." cevabını verdi. Katar da bunlardan biri...
Kuzey Irak, KÜRESEL SAVAŞIN ÖNEMLİ CEPHELERİNDEN biri...
Türkiye çevrilerek kuşatma altına alınmak isteniyor! Bu adamlar ERDOĞAN'sız Türkiye düşlüyor. Adımlarının pek çok sonuçları olsa da varmak istedikleri asıl nokta bu! Akıllı olmak oyunu anlamak zorundayız!
Yarın KATAR'dan başlayan rüzgarın nasıl yönetildiğini anlatırız...
İNŞAALLAH...
Takvim
28 Eylül 2017
Ardından yapılacaklar teker teker hayata geçer zaten...
Şimdi gündem BARZANİ, Kuzey Irak ve yapılan referandum.
Günler öncesinden belliydi! Hatta aylar... Ortada bir sürpriz yoktu. Barzani'nin Amerika ile ilişkilerini iyi takip edenler için her şey net ortada...
İçeride de durum aynı aslında...
Mesela Devlet Bahçeli Bey'in "En az beş bin ülkücü gönüllü, başta Kerkük olmak üzere, Türkmenler'in yaşadığı Türk kentlerindeki varlık, birlik ve dirlik mücadelesine katılmak üzere hazır beklemektedir. Türkmenler sahipsiz ve yalnız değildir. Acı verici etnik soykırıma, vatansızlığa da asla terk edilmeyeceklerdir.
Kararımız kesin, duruşumuz net, sözümüz senettir" sözleri, duruma nasıl baktığını gösteren önemli detay... Katılmasam da sorunun böyle çözüleceğine inanmasam da önemli. Bir de aynı kitleye aynı ülküye inananlara seslenen ve oy oranı her geçen gün artan Meral Hanım var! Barzani konusunda, referandum konusunda, Kuzey Irak konusunda, Kürtler'in kuracağı DEVLET konusunda ne düşündüğünü bilmiyorum. Belki kaçırmış olabilirim ama gür bir sesle düşüncelerini duymadım!
NEDEN? Konu MİLLİYETÇİLİK ise iki sesin de aynı hizada olması gerekmez mi?
Ama Meral Hanım'ın ne dediğini duymuyoruz. Acaba Barzani'ye yakın bir tutum içinde olabilir mi? O çizgiye gönülden destek vermese de siyaseten yakın duruyor olabilir mi? Bilmiyorum. Ama konuşursa öğreneceğiz... Meral Hanım'ın konuşmaması Washington'u karşısına almak istememesinden olabilir mi? Masum gazeteci soruları bunlar. Demek istediğim aynı kaynaktan farklı sesler çıkabilir. Çıkmıştır da.
Yakında farklı örnekler de göreceğiz!
Devam...
Biraz geriye gidelim. Bilmediklerimize...
Atladıklarımıza...
CIA'nın başında Obama'nın çok güvendiği Trump'ın ise nefret ettiği BRENNAN vardı.
Bu dönem pek çok şey için önemliydi.
Barzani için de... ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA'ın eski şefi John Brennan döneminde Kuzey Irak'a özel bir birim gönderildi. Bu ekip, Barzani'ye referandumun nasıl yapılacağını anlattı.
Tek tek haftalarca... Barzani'nin CIA'deki karşılığı Body Shift'tir. Yani 'Sürekli kılık değiştiren bir karaktere sahip, güvenilmez biri'... Brennan bunu çok kullanırdı. Barzani de bunu duymazdan gelirdi! Duysa da yapacak çok şeyi yoktu! Zaten bu lakabı Barzani'ye takan da CIA şefi Brennan'dı!
Neyse...
Bölgedeki iki büyük oyuncuya dikkat kesildim! Referandum öncesi ve sonrasında!
Hem İngiltere hem Amerika sürekli olarak "BİRLEŞİK IRAK" diyordu. Çok garipti!
Barzani referanduma gidiyor büyük güçler BİRLEŞİK olmaktan söz ediyordu! İngiltere BİRLEŞİK IRAK istiyordu. Amerika da aynısını... Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı referandumdan önce hepsi aynı şeyleri söyledi! Referanduma karşı olduğunu söyleyen bir başka güç daha vardı! Pentagon! Sözcüleri Robert Manning, "Birleşik Irak'tan yanayız. Referanduma karşıyız. Ancak referandumdan sonra Peşmerge ile işbirliğini daha da güçlendireceğiz" dedi. Karşı olduğun şeyle ilişkilerini güçlendirmek çok garip değil mi!
Hem de ABD ya da Pentagon olarak...
Birleşik Irak terimine artık alışmamız gerekiyor. Birleşik Irak, İngiltere'nin planıyken David Cameron bu konuda çok önemli adımlar attı. Barzani aslında İngiltere'den uzaklaşırken, bunu sağlayan kişi Cameron'du. 2014 yılında Barzani ile görüşen Cameron, "Referandum kararı alırsan bedel ödersin" dedi. Aynı Cameron, Kraliçe II. Elizabeth'e, "Irak'tan ayrılan bir Kuzey Irak'ın Britanya için büyük şans olduğunu" anlattı. Cameron ilginç bir şekilde çift taraflı oynuyordu! İki tarafın da aklını karıştırıyordu. Garip olan bir şey daha vardı CAMERON telefonla Barzani ile görüşüyor ve oyununu oynuyordu! Demek ki içeriden DİNLENMEME GARANTİSİ alıyordu...
Tabii Kraliçe II. Elizabeth bu duruma uzun süre katlanmak niyetinde değildi.
Düğmeye basıverdi! Çifte davranışlarının karşılığı olarak PANAMA LEAKS devreye girdi. Cameron pek çok ilişkinin merkezindeydi. Belgeler ortalığa saçılınca makamını geleceğini bırakmak zorunda kaldı. Eşyalarını toplayıp gitti...
Britanya, aslında Kuzey Irak'ı Cameron döneminde kaybetti.
Yeni dönemde nasıl adım atacaklarını Britanya da bilmiyor. ABD'yi yöneten Obama ile yakın ilişki içindeydiler. Bu büyük rahatlık sağlıyordu. Hatta Obama, Britanya'nın yönettiği dünyadaki ABD'yi de kabul etmişti.
Obama'nın devamı olarak düşünülen Hillary Clinton da Britanya'yı büyütecekti.
Ancak 8 Kasım, Britanya'nın kabusu oldu. "Kraliçe'ye hayranım" diyen Trump'ın seçilmesi, Britanya'nın Ortadoğu'da kaybedeceğinin de ilk mesajıydı. Çünkü Trump neden getirildiğini ve görevini iyi anlamıştı. En büyük rakipleriyle savaşacaklardı. İçeride dışarıda...
Bunun için önünün açıldığını biliyor ve gereğini yapacağına söz veriyordu...
Bugün Kuzey Irak'a baktığımız zaman Britanya'nın kaybettiğini görüyoruz.
Ancak İngilizler çok akıllı bir devlettir.
Barzani'nin içinden çıkaracakları yeni bir oluşumla, bir anda ABD'yi oyun dışına itebilirler. "Eğer masada İngiltere ile oturuyorsanız ve bir fazla değilseniz, her zaman kaybedersiniz." Bu Beyaz Saray'ın girişinde gizli şekilde yazan bir detaydır.
Masa varsa İngiliz de varsa kaybetmek mağlubiyet değildir!
Bunu hemen hemen bütün devletler bilir!
Bunu bugüne kadar hiçbir devlet değiştiremedi. Hiçbir ABD Başkanı da...
Ancak son dönemde Pentagon çok ama çok öne çıktı! Tarihlerinde belki de ilk kez Britanya'yı geçecek pozisyonu yakaladı. Bunu hayata geçirebilecek önemli adımlardan biri de Kuzey Irak referandumuydu. Başardılar. MI6'in "HAYIR OYLARI ÖNDE!" raporuna rağmen ABD askerleri sahaya indi ve bölgeyi değiştirecek olan referandumu yaptırdı! Barzani bir isimden ibaretti.
Arkadaki güç PENTAGON'du!
Şimdi oyunun ikinci perdesi başlayacak.
Britanya'nın geri adım atacağını sananlar da büyük yanılgı içinde. Ancak Britanya ilk kez bu kadar tedirgin davranıyor. Çünkü karşılarındaki güç, hiç bu kadar etkin değildi.
Wikileaks'le ABD'ye büyük darbe vuran Britanya geri adım atmaya başladı.
Wikileaks belgelerinin sızdırılacağını öğrenen ilk kişi Obama'ydı. Başkan Obama Wikileaks'a karşı gibi göründü ama değildi.
Wikileaks'ın kurucusu Assange, Londra'da bir elçilikte gizleniyordu. Yani İngiltere'nin kontrolündeydi. Bu operasyonları yapan, yapabilen Britanya şimdi bu frekansta gitmenin bir anlamı olmadığını gördü.
Pentagon'u ve Beyaz Saray'ı sızıntılarla yenemeyeceğini anladı. Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Barzani'nin İSRAİL'e uzatacağı petrol ve gaz... Ardından da İPEK YOLU!
Oyun çok büyük. Şimdilik PENTAGON farklı bir şekilde öne geçmiş durumda.
Akıllı adamlar BUCKINGHAM'ın hareketini bekliyor. Geçen zamanda PENTAGON hızla yol alıyor. Bir de Pentagon ve CIA İngiliz istihbaratında önemli isimleri kullanıyor! İngilizler'in bunu yaptığını yapabileceğini biliyoruz ama tersi de oluyor!
Galiba İngilizler'in asıl sorunu bu!
İki DEV arasındaki mücadele tüm hızıyla her cephede sürüyor. Bunun içeride de sürmesi kaçınılmazdır. Siyaseten de yansımalarını göreceğiz... Çünkü böylesine büyük savaşın her yerde TARAFLARI olur.
Barzani ile birlikte yeni oyun yeni dönem başladı.
Pentagon'un hamleleri sürüyor. Karşı hamlenin ne olacağını yakında görürüz.
Ama Pentagon aklı Barzani'ye 60 ülkeye mektup göndertti!
Barzani mektupta "İZİN VERİN GELİP NELER YAPACAĞIMIZI ANLATALIM" diyor! 52 ülke "Tamam gelin anlatın dinleyeceğiz..." cevabını verdi. Katar da bunlardan biri...
Kuzey Irak, KÜRESEL SAVAŞIN ÖNEMLİ CEPHELERİNDEN biri...
Türkiye çevrilerek kuşatma altına alınmak isteniyor! Bu adamlar ERDOĞAN'sız Türkiye düşlüyor. Adımlarının pek çok sonuçları olsa da varmak istedikleri asıl nokta bu! Akıllı olmak oyunu anlamak zorundayız!
Yarın KATAR'dan başlayan rüzgarın nasıl yönetildiğini anlatırız...
İNŞAALLAH...
Takvim
28 Eylül 2017
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.