GÜNCEL

Ergün Diler : 17'ye devam!

Tarih
02 Mart 2016
İzlenme
5625 Kişi

MİT TIR'larının durdurulması ile gelişen süreci birlikte izledik. Bir güç, Ankara'nın hamlelerini içeriden kesmeye çalıştı.
TIR'lar durduruldu, MİT görevlileri tartaklandı, çekilen görüntüler, fotoğraflar gizemli kuytulara gönderildi.
Devletin içindeki çatışma, orada tavan yaptı.
İki gazeteci bu kavganın içinde önemli yer tutmasa da hapse konuldukları için tartışma onların üzerinden yürüdü.
Gündem oldu.
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karardan önce de 17 ŞUBAT'ta Ankara'nın göbeğinde canlı bomba patlatıldı ve bize "Devletinizi başınıza yıkarız!" mesajı verildi. 17 gerçekten ama gerçekten ilginçti! Hayatımızı etkileyen çok ama çok önemli olaylar 17. günde oluyordu. Adnan Menderes'in ölümü, uçağının düşmesi Turgut Özal'ın ölümü-öldürülmesi, hep ayın 17'sine denk geliyordu. O kadar çok 17'ye kilitlenen hadise vardı ki; insan şaşırıp kalıyordu. Eğer 17 gerçekten özel bir SEMBOL ise kim ne anlatmak istiyordu? Verdikleri mesaj ne olabilirdi? Devletimizi ilgilendiren, geleceğimize etki eden gelişmeler, pek görmesek de niçin ayın 17'sinde gerçekleşiyordu! 17'nin altında ne vardı? Ve yine bizi bekleyen bir 17 daha var mıydı?
Dostlarımdan biri 17 ile ilgili hatırlamadığım bir not iletti. AK PARTİ'Yİ KAPATMA DAVASINDA toplanan belgeler, bilgiler, deliler her ne ise TAM 17 KLASÖR'dü...
Şaşırdım. "Yok artık!" dedim. Ama 17'nin çekiciliği hiç gitmiyordu. Ne oluyordu anlamıyordum. Bir yere sürüklendiğimi düşünüyordum.
Kim ne yapmak istiyordu?
Nereden nasıl ve hangi tarihte geleceklerdi? Hillary Rodham Clinton ne sebeple "hrod17@ clinton" şeklinde bir mail adresini kullanıyordu? Buradaki 17'nin bizim başımızdakilerle bir ilgisi var mıydı?
Bunlara cevap ararken bir dostuma ulaştım. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Dostum beni daha da şaşırttı. Öyle şeylerin altını çizdi ki işin içinden çıkamadım. Hiç bakmadığım bir yere adeta zihnimi mıhladı!
Belki de ben abartıyorum.
Bilemiyorum. Ama bu kadar 17 üst üste gelince insan DENGESİNİ kaybediyordu. Dostum ne mi anlattı? Tamam daha fazla uzatmadan oraya gelelim...
Konu bu zaten... MİT TIR'larına dönelim. Olay buradan başlıyor.
Sonra işin içine gazeteciler ve basın giriyor... 17 ile ilgili değerlendirmelerimi OLUMLU bulan dostum "Ama asıl hedefi kaçırmayalım!" teklifinde bulundu! Belli ki benim dikkatimi bir yere çekmek istiyordu. Biraz kurcalayınca altından hiç de düşünmediğim bir şey çıktı!
İsimleri saydı... Tek tek... ZÜHTÜ ASLAN... Başkan. İlginçtir görevi 17 Nisan 2024'te bitiyor... Üstelik Anayasa Mahkemesi'ndeki görevine atanma tarihi de 17 Nisan 2012!
Üyeler ise şöyle... Burhan Üstün, Engin Yıldırım, Serdar Özgüldür, Osman Paksüt, Serruh Kaleli, Recep Kömürcü, Alparslan Altan, Nuri Necipoğlu, Hicabi Dursun, Celal Mümtaz Akıncı, Erdal Tercan, Muammer Topal, Mehmet Emin Kuz, Hasan Tahsin Gökcan, Kadir Özkaya ve Rıdvan Güleç...
Benim için bir şey ifade etmediği için sustum. Cevap veremedim. Bunu anlamış olmalı ki devam etti... Bağı kurabildin mi diye sormadığı sorunun cevabını beklerken sıkılmış olacak ki devam etti! -SAYIYI GÖRDÜN MÜ? Görmemiştim. Ortada bir sayı yoktu ki.
Nasıl davranacağımı şaşırmıştım.
Kısa kesti! -Anayasa Mahkemesi de tam 17 üyeden oluşur... Donup kaldım.
Şaşırmıştım.
Saydım tek tek hem de!
Evet, mahkeme 17 kişiden oluşuyordu! Diyecek sözüm yoktu!
Neden 17 olduğu konusunda bir şey bulabilmiş değildim.
Başkan Zühtü Aslan, Siyasal'dan sonra yani Kamu Yönetimini bitirip HUKUK okumak için LEICESTER ÜNİVERSİTESİ'ne gidiyordu.
Geldikten sonra da POLİS AKADEMİSİ'ne BAŞKAN oluyordu! Polis denilince akla hemen o MALUM YAPI geliyordu. Ama benim SAYIN BAŞKAN hakkında böyle bir duyumum yoktu. Asla ve kat'a "aralarında bir ilişki var" diyemem! Demem! Ama polislere BAŞKANLIK ettiğine göre bilgi, görgü ve becerisiyle ilerliyordu. Herkes onlardan olacak değildi ya...
Sayın başkan bir dönem de TESEV ile çalışma yapmıştı.
Çok uzun sürmese de SOROS'un kurduğu vakıfla yan yana gelmişti.
Neyse... 17'nin sihrini bulamıyordum. Tekrar dostum imdadıma yetişti... "Biz ÇANAKKALE ZAFERİNİ 18 MART'ta kutluyoruz ya! Aslında bu bizim için önemli tarih. Ama İngilizler kaybettiklerini, daha önce kesin olarak anladılar... Bu da bir gün önce yani 17 MART'tı...
Bunu İngilizler hiç unutmadı.
Kolay kolay yenilmez sanılanlar Çanakkale'de mıhlanıp kaldı.
Denizin dibini boyladı. Ancak o tarihi hiç ama hiç unutmadılar.
Bizim kayıtlarımızda olmasa da onlar 17 MART'ta kaybettiklerini gördüler..." dedi.
Sarsılmıştım! Hiç düşünemediğim cevaplarla baş başaydım. Türkiye MİLLİ BİR ÇİZGİDE gitmek istedikçe YABANCILAR gelip saldırıyordu. Gelenler yani dışarısının adına iş tutanlar TÜRK görünümlü ECNEBİ'ydi! Yanılgımız buradan kaynaklanıyordu.
Bizden görünüp yabancı aşkıyla vuruyorlardı!
Gelmeye devam edeceklerdi. 17 ile ilgili kesinlikle bir şeyler bulacaktım. Nasıl gelecekleri aşağı yukarı belli. Çalışıyorum...
Kimin kiminle oturup kalktığını NOT ediyorum. Hedefleri Tayyip Bey...
Çanakkale'den geçemeyenler en kolay yoldan iz bırakmadan içeriden geleceklerdi! MAHKEMELERLE DOSYALARLA!
17 ARALIK'tan
yaklaşık bir ya da bir buçuk yıl önce yazmıştım! "Bazı gruplar, bazı gruplara DEVLET GÖREVİ YAPANLARI takip görevi vermişti" diye... Şimdi de benzer durumlar var. Bazıları mercek altında. Yakından ve çevresinden hem de... Herkesin attığı adımı bin kez düşüneceği bir dönemdeyiz. İçeriden yıkmak için ZAAF arayan çok!
Aman dikkat!
Benden söylemesi! Sonra geç olur! Sakın ha!

Takvim
2 Mart 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER